Türkiyeye verilen son 48 saatin içine girilmiş durumda. Bu zamanın sonunda Türkiye ile iplerin kopacağı yorumları yapılıyor. Kredi limitleri ve ekonomik işbirlikleri de sallantıda. Müteahhitlere verilen bilgiye göre, savaştan sonra Iraktaki yeniden yapılanma ihalelerinde Türkiyeye ambargo uygulanacak. Bu arada, Tüpraşın kesinleşmiş kredisinin de ertelendiği söylendi. Geçtiğimiz akşam Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlunun ATC katılımcılarına verdiği davette ortak kanı, "Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkiler, Kıbrıs çıkarmasının yapıldığı 1970lere dönüyor. Oysa 11 Eylül sonrasında Türkiye, ABDye neredeyse İsrail kadar yakındı, bugün Türkiyeye yok gibi davranılıyor" sözlerinde kilitleniyor.Tezkerenin bu kadar belirsiz bir sürece girmesi, Amerikanın beklediği adımların atılmaması ve hükümetin üslubu bırakın B planını, Türkiye ile ilgili belki de alfebenin Z harfine kadar uzayacak yeni planları düşündürüyor. Amerikan Kongresine yakın kaynaklar, çok endişeli. Amerikanın Türkiye ile pazarlık masasından kalktığı varsayımı veya gerçeği (ki hangisinin şu an geçerli olduğunu söylemek gerçekten güç) yeni tavırlar ve stratejiler gerektiriyor. Amerikada yankılanan yorum: "Sessizlik en kötü durum", Türkiye neyi nasıl yapacağını anlatmalı. Artık Amerikadan ne alırım pazarlığını bir kenara bırakıp, neler yapabileceğini göstermeli. Tek olumlu kartımız birbirimizi iyi tanıyor olmamız ve iyi bir geçmişimizin olması." Türk-Amerikan İş Konseyinin (ATC) Washingtondaki 22. Yıllık Konferansının iklimi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtunanın açacağı sergilerle İstanbulu markalaştırma çabasını öyle bir gölgede bıraktı ki, ne yazık ki buradan kimseye bir aferin çıkmaz!.. Tanımsız bir panik havası hakim... ABD Başkanı Bushun her an savaş için saat vermesi bekleniyor; Türkiye - ABD ilişkileri ise tarihinin en gergin noktasında. Yahudilere uyarı Washington, pazarlıklar diyarı elbette. Kim ne kadar adım attı, ölçülüyor. Örneğin "Baba Bushun" Iraka girmeden önce son iki ayda, Turgut Özal ile 55 - 60 telefon görüşmesi yapmasına karşılık, George Bushun henüz üç kez telefon etmesi ve dünyaya "savaşın gerekliliğini" anlatamaması eleştiriliyor. ABD Kongresinden Türkiye lehine karar çıkartmak için etkin olan Yahudi lobisine "Sizinle ilgili almamızı istediğiniz kararın peşine sakın Türkiye talebini eklemeyin; ikisi de çıkmaz" talimatları gitmiş durumda. Washingtonda iş takip eden ticaret erbabı ve müteahhitlerde büyük bir hayal kırıklığı hakim. Biri aynen şu cümleleri söyledi; "Biz nasıl bir gaflete düştük de, bu hükümetin başarılı olacağına inandık." Etrafındakiler de hiç itiraz etmedi. Türk - Amerikan İş Konseyi Başkanı Vural Akışık, "ilişkileri germeden, teması kesmemeyi" öneriyor. syilmaz@milliyet.com.tr Türkiye, Irak ile savaşa bu kadar inanmamışken, hükümetin "yumuşaması" kamuoyunda mucizevi bir etki yaratmaz mı, orasını hiç tartışmıyorlar bile... Tek bildikleri Türkiyenin askeri, siyasi ve ekonomik güvenliğinin Amerika ile barışı gerekli kıldığı yolundaki tecrübeler!