Günal, uzun bir sohbetin ardından kaleme aldığım bu yazıda eksik kalan noktaları telefonda tamamladı. Daha önce de "lider sultasına" karşı yeniden yapılanmayı vurgulayan Günal, bu konuşmamızda, ANAPın Özal ile çizdiği ancak sonrasını getiremediği "global dünyada Türkiyeye ufuk açan değişim programını" hayata geçirecek başka bir parti olmadığından hareket ettiğini de sözlerine ekliyor.Günal ile sohbetimizden ortaya çıkan tablo, aslında tüm iş dünyasının içinde olduğu durumu yansıtıyor. Kendileri gibi yaşayan, düşünen, rekabet eden, yolsuzluk ekonomisinden arınmış, güçlü ancak hizmet eden bir devlet anlayışıyla ülkenin yönetimine talip, merkezde bir siyaset arayışı tüm hızıyla sürüyor. Önceki gün bu sütunlarda Mesut Yılmazın bir zamanlar en yakınında yer alan işadamlarından MNG Holdingin patronu Mehmet Nazif Günalın, ANAPa koyduğu mesafeye yer vermiştim. Gülü bekliyorlar Son bir aydır parti çalışmalarında sergilediği tutumla merkezle köprüleri atan Tayyip Erdoğan, bugün Eresin Otelde fazla diyecek sözü olmayan bir "lider" konumunda. Çünkü, söyleyecekleri için artık geç. Hazırladığı kurucu listeyle takke düştü, kel göründü demek abartılı olmayacak.Peki ne olacak? Ortada bir Kemal Derviş beklentisi var. Siyaset polemiğinden kendini çeken Dervişle ilgili senaryolar devam ediyor. Dervişin yakın dostları biliniyor. Başta TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Bülent Eczacıbaşı, YDHden arkadaşı Boyner Holdingin yöneticisi Cem Boyner, Sabancı Holding yöneticilerinden Güler Sabancı ve akademisyen dostları... Derviş, bu ekibin yaptığı toplantıların ne kadarına katılıyor bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki, onlar Türkiyenin nereye gideceğini, kendi çevrelerini de dahil ederek, ciddi bir biçimde tartışıyorlar. Bu çabaları iş dünyasında Derviş ile yeni bir parti çalışması olarak yankılanıyor. Eczacıbaşı gibi bir ismin de bizzat partide yer alabileceği...Bu model DSPye benziyor. DSP lideri Bülent Ecevite milletvekillerinin, DSP Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevite de parti örgütünün bağlanması modeli. DSPde örgüt milletvekillerine hesap sorabiliyor ama milletvekilleri örgüt üzerinde "baskı" uygulayamıyor. Örnek Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğluna parti örgütünden gelen muhalefet raporu.Ya tutarsa senaryolarında solda bir merkeze kayış gözleniyor. Erdal İnönü ve eski Maliye bakanlarından Zekeriya Temizel hareketi içinde olan ve yine eski bakanlardan Hikmet Çetin, geçmişte Özala yakın duran işadamlarına giderek destek arıyor. Anlaşılan İnönülerin kuracağı partinin adı "sol" olacak ancak siyasi yelpazedeki yeri o boş kalan merkezde konumlanacak. Kamuoyu araştırmalarının ortaya koyduğu sonuçlara göre, oy deposu olarak görülen Recep Tayyip Erdoğan bundan bir yıl öncesine kadar çekinceler olmasına rağmen, "acaba" sorusuyla gündemde kalmayı başarsa da son Anayasa Mahkemesi kararıyla zorlu bir yola girdi. Muhtemel gelişmelerden en kuvvetlisi Erdoğan ve altı arkadaşının istifa edip Abdullah Gülün partinin başına geçmesi. Böyle bir durumda Gülün emanetçi olmayacağını da bilenler çok iyi biliyor. Bir şey yapmalı Bu sayı 40lara çıkınca partiyi ilan edecek. Bürokratların ve akademisyenlerin ağırlıkta olduğu Soysalın parti girişiminde de tüzüğe konulan "devrimci sol" kelimesi tartışma yaratıyor. İçlerinde partinin adına sol tanımı getirilmesinin gereksiz olduğunu, halkın uyguladıkları politikalarla kendilerini konumlandıracağını söyleyen az değil. Sağdaki arayışlara burada girmeyeceğim. Çünkü sözünü ettiğim gelişmelerle yerlerini bulacak gözüküyorlar.Geleceğe umutlu bir pencereden bakabiliriz aslında. Türkiye için "bir şey yapmalı" diyenlerin sesi gelmeye başladı. syilmaz@milliyet.com.tr DSP Ecevit hayranlarının herhangi bir arayışı söz konusu değil. CHP zaten Deniz Baykal ile kaderini çiziyor. Geriye kalan Mümtaz Soysal. Soysal 22 ilde örgütlenmesini tamamladı.