Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ak Parti’nin Kızılcahamam Kampı’nda, Başbakan Erdoğan’a yaptığı “Ya başörtülü aday gösterin ya da ben bağımsız aday olacağım” çıkışı ile gündeme Fatma Bostan Ünsal, bir kere fitili ateşlemiş oldu.
Artık bu saatten sonra ne AK Parti, ne de farklı partilerden türbanlı bir kadının Meclis yolundan geri dönmesi zor.
Türbanlı kadınların siyasetteki tutumlarının denendikleri alan, milletvekilliği adaylığındaki ısrarlı tutumları olacak.
Boğaziçi Üniversitesi Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktorasını yapan Ünsal’ın demokratik hak ve özgürlükler alanında partisinden farklı düşündüğü tek konu türban da değil üstelik.
ABD’nin Irak’ı işgaliyle birlikte iki çocuk annesi de olan Ünsal’ı “canlı kalkan” olarak Bağdat’a girişi ile tanıdık. Çocukların ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasının önlenmesi için başlatılan kampanyalara da destek vermişti. Bütün bunları şunun için yazıyorum. Meselesi yalnızca “başörtüsü” olmayan, özgürlükçü ve eşitlikçi tutumunu ayırt edici bulduğum ve de önemsediğim için.

AK Parti’nin zikzakları
Şimdi de Ünsal’dan bugüne AK Parti’deki zikzaklara değineyim.
Başbakan Erdoğan, Ünsal’ın sözlerine “Başörtülü aday gösterebiliriz” diye karşılık vererek, bir umut ışığı yakmıştı.
12 yıl önce Merve Kavakçı’nın türbanı nedeniyle Meclis’ten çıkartılması ve ABD vatandaşı olduğu için de milletvekilliğinin düşürülmesi macerasının “son kullanma tarihi” dolmamış mıydı?
Seçimlere doğru yaklaşırken Erdoğan’ın Lübnan’a yaptığı gezide de bu konu gündeme geldi.
İlk kez uçağına iki kadın yazarı alan Erdoğan, bu tercihini türbanlı yazar Hilal Kaplan ile liberal yazar Sevilay Yükselir’den yana kullandı.
Başbakan, daha sonraki gezilerinde de aynı dengeyi koruduysa da, “başörtülü aday” konusunda henüz son sözü söylemedi!

Lübnan yolundaki fotoğraf
Lübnan gezisinde, Kaplan’ın kendisine yönelttiği “Meclis’te başörtülü vekil olacak mı?” sorusuna, Yükselir’i işaret ederek “Bunu ikiniz halledeceksiniz” yanıtı veren Erdoğan’ın aklından neler geçmişti, öğrenemedik.
Ancak Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı, “Başörtülü vekilin henüz zamanı değil” itirafı, AK Parti’nin tabanındaki kadınlara Meclis yolunu açmakta ayak sürüdüğünün işaret fişeğiydi.
Türbanlı vekil meselesi, Beyaz TV’de birlikte “4 Kadın 1 Erkek” programını yaptığım Kaplan ve Sevilay’ın ittirmesiyle sınırlı kalmadı; Kadın Adayları Destekleme Derneği’nin de (KA-DER) gündemine girdi.
Yazılı ve görsel medyada süren “275 Kadın Milletvekili İstiyoruz” kampanyasını “Gücünüz kadına mı yetiyor?” başlıklı yazımda anlatmıştım.
KA-DER Başkanı Çiğdem Aydın, kampanyanın tanıtım toplantısını Hürriyet Yayıncılık Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, yazarlar Ayşe Kulin, Nihal Bengisu Karaca, programcı Ayşe Özgün ve emekçi Nebahat Alanç ile yapmıştı.
Toplantının bileşeni ‘yazar-iş kadını-engelli-türbanlıydı.”
Toplumun sosyal, ekonomik kesimlerinde en geniş konsensüsü sağlama gayreti gösteriliyordu.
“Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar, Meclis’de aynı oranda temsil edilme haklarını talep ediyorlar...” mesajını veriyorlardı.
Bengisu Karaca o toplantıda kendisi gibi türbanlı olan kadınların sorunlarının sesi oldu ve partilere kadınların seçilme hakkını hatırlattı!

Kampanyaya doymadılar
KA-DER’in kampanyasına destek veren Vuslat Doğan Sabancı, 100 bin üyeyi temsil eden 20 STK’yı içine alan “Haklı Kadın Platformu”na da öncülük etti. Kadınların Meclis’te eşit temsil edilmesi, kadın istihdamının artırılması ve yasaların uygulanabilir hale getirilmesi taleplerinden yola çıkan Platform, parlamentoda kadın oranı konusunda 181 ülke içinde 105’inci sırada olan Türkiye’nin konumuna vurgu yaptı.
Bu kampanyada da yer alan Ünsal Bostan bağımsız aday olursa kullanacağı sloganı söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün vatandaşları hür ve eşittir, başörtülü kadınlar da buna dahildir demeye gerek yok.”
Dün Hilal Kaplan’dan yeni bir kampanyanın haberini aldım: Başörtülü aday yoksa, oy da yok!
Bu çok ciddi bir çıkış; şakası yok. 36 milyon kadının yüzde 60’ının başörtülü olduğunu düşünürsek; hedefteki partiyi sandığa gömme gücünden bahsettiğimiz ortaya çıkar.
Partilerin samimiyet alanını kadınlar ilan etti. Meclis’te kadın milletvekili oranı yüzde 10’un altında olan ülkeler, en gelişmiş ekonomi olma iddiası sürdürenler arasından yer almıyor.
Hele Ak Parti’nin durumu daha vahim, iç ses şunu söylüyor: Siyaset; türbanı Köşk’e çıkartıp yan gelip yatma yeri değil.