Amerika, Türkiyeden yılda 32 milyon adet pantolon alıyor. Bu piyasaya en fazla mal satan APSnin sahibi Osman Benzeş geçenlerde ayaklandı ve dedi ki:Birlik, kotaların yüzde 50sini, fiyatı 5 dolardan aşağı olan ürünlere dağıtıyor. Benim gibi 10 - 15 dolardan mal satanlara kota yetmiyor. Türkiyenin geliri, katma değeri yüksek ürün satarak artar. Bugünlerde İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) tam orta yerinden ikiye bölünmüş durumda. Bir kanatta ucuz mal üretip, ihracat yapanlar, öbür tarafta pahalı mal yapıp moda satanlar. Neredeyse küs bir yönetim kurulu, toplanamıyor bile... Seçim kavgası Biraz daha soruşturuyorum, bakıyorum ki, sorun geçtiğimiz yıl yapılan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) seçimlerine kadar uzanıyor. O dönem yeniden TİM Başkanlığına aday olan Okan Oğuz ile onu desteklemeyen grup çarpışmış, İHKİB Başkanlığına seçilen Nuri Artok, Okanın ekibiyle yürümüş. Oğuza karşı TİM Başkanı seçilen Oğuz Satıcıyı destekleyen Süleyman Orakçığoğlu, Ayaydının içinde olduğu İHKİB ekibi ise; 5e 4, azınlıkta kaldıkları için işler tıkanmış!..Dün Denizlide "Farklılaştırma, Yaratıcılık" semineri düzenleyen TİM Başkanı Oğuz Satıcı ile görüşüyorum, "Türkiyenin 10 yıllık stratejisi belirlenmemiş, üretimin alt yapısı geleceğe göre şekillendirilmemiş. Bugün eleştiri oklarını fırlatanlar, geçmişte birliklerine yeteri kadar çıkmadılar" diyor. Bir başka konfeksiyoncu İpekyolun sahibi ve İHKİB Yönetim Kurulu Üyesi Yalçın Ayaydın ile konuşuyorum, o da Benzeş ile aynı görüşleri dile getiriyor. Ucuz olan gitsin! Benzeş bir de örnek veriyor."Bundan 5 yıl önce ABD bizden 60 bin dolarlık mal alıyordu, şimdi 18 milyon dolara çıktı. Son iki yıldır Türkiyenin kaliteli mal yaptığını gördüler, diğer tekstil ürünlerine de girdiler. Kotamız olsa, 50 milyon adet pantolon satabiliriz. Kotalar yetmediği için Mavi, Mithat gibi marka satanlar yurt dışından satış yapmanın yollarını arıyor."Şimdi soralım bakalım, üretimi kim destekleyecek?Gelişen ekonomik şartlara göre üretimini planlamak zorunda olanların sorumluluğu yok mu? Böyle bir sorumlulukları olmasa kamusal destekli birlikler kurulup, milyonlarca dolarlık fonlara sahip olamazlardı. Benzeşe göre; Hong - Kongda sadece pantolon kotasının fiyatı 3.5 dolar olurken, Türkiyede düzinesi 48 dolardan pantolon satılıyor. Ucuz pantolona en fazla 10 milyon adet kota tanınsın, bu süreçte de ucuz üretim Türkiye dışına kaysın. ABD, 2004 sonunda zaten pantolon kotasını kaldıracak. Yunanistanda kadınlar çarpışıyor Yunanistana yıllardır gemi boyaları satan bir şirketin ortağı Selva Aksu ile tanıştım."Olimpiyat pastasından, Türkiye pay alıyor mu?" diye soruyorum Aksuya...Çok proje anlatıyor. 42.5 milyon dolarlık trafik sinyalizasyonu, 10.2 milyon dolarlık Atina Sergi Merkezi, 96.5 milyon dolarlık Olimpiyat Stadı, 73.3 milyon dolarlık Yelken Merkezi, 54 milyon dolarlık Olimpiyat Basın Merkezi gibi...Aksu daha yeni 58 milyon dolarlık demiryolu ray sistemleri ihalesinde Belçikadan bir grupla işbirliği yaptıklarını söylüyor.Büyük müteahhitlik firmalarımız da Aksu ile temsilcilik, danışmanlık sözleşmeleri imzalamışlar; "Bizim yerimize ön anlaşmaları yapabilirsiniz" demişler. Ancak, henüz iş bağlayan kimse yok.Anlamakta zorluk çekiyorum, "Yunanistan bize iş vermek istemiyor mu?"Aksu, "Hayır, onlar teklif bekliyor ama bizimkiler sanki işi almak istemiyorlarmış gibi yüksek fiyat veriyorlar" diyor.DEİK Turizm Komitesi Başkanı Leyla Üstel Çağatay da Yunanistan olimpiyatları için çalışıyor. O da ne DEİKte, ne de Türk iş dünyasında bir adım yol alabildi.Çağatay, "Yunanistan yeniden inşa ediliyor. Yapılan yatırımlar 2005 yılına kadar sürecek. Bu hamleden hem istihdam, hem de yatırım olanakları açısından yararlanabiliriz. Havlu satarız, seramik döşeriz, liman yaparız" sıralıyor...Yunanistanda kadınların sesini duyuyorum ama erkekler neredeler bilemiyorum. syilmaz@milliyet.com.tr Öyle Afganistan falan değil, burnumuzun dibinde Yunanistan yeniden inşa ediliyor. Buna rağmen 2004 Olimpiyatlarına hazırlanan Yunanistanda iş yapan bir firmamız yok.