Türk dil bilimcileri bu alete önce ne isim vereceklerin şaşırdılar. "Bilgi" kelimesinden hareketle 40 bin ayrı heceden kelimeler türetmeye çalıştılar. Finale kalan iki kelimeyi, Türkiye Bilişim Vakfı (TBV) Başkanı Faruk Eczacıbaşı açıklıyor:"Bilgidüzen" ve "bilgisayar"...Bugün hepimizin benimsediği bilgisayar kelimesine, o tarihlerde yeniliklerden öcü gibi korkan iş dünyası, "fazla Türkçe" muamelesi yapmış. Bilişim sektöründe faaliyet gösterenler de bu kesimle diyaloglarında; C ile değil, K ile belirttikleri "kompütür" veya "elektronik beyin" demeyi uygun görmüşler.Bilişim sektörünün Türkiyede ilk adı aslında ne o, ne bu; IBM... Sana yağı, Selpak gibi marka ile ürün adı birbirine karışmış.Tipleri bile IBMci! Siyah elbise, Samsonite çanta... TBV Başkanı Eczacıbaşı ile birlikte akşam yemeğinde bir araya geldiğimiz Sabancı Topluluğundan Cemil Arıkan, Koçdan Bülent Gönçün anılarından aklımda kalan anılar bunlar...Ancak konumuzun aslı anılar değil, gelecek!.. Bilgi teknolojilerine sahip olarak toplumların aldıkları yollar. Sanayi toplumu sonrasında gelinen bilgi toplumu süreçlerine Türkiyenin yabancı durması... Bu kadar hızlı hayatımıza girmesine bakarak, çok uzun geçmişe sahip olduğu yanılgısına kapılırız zaman zaman, oysa "bilgisayar" kelimesini duymamızın üzerinden yalnızca 30 yıl geçti. Devlet de yapsın Cemil Arıkan örnekler veriyor ve ancak devletlerin AR - GE gibi yüksek maliyetli alanlara yatırım yapmalarının mümkün olduğunu söylüyor.Peki devleti bilgi teknolojilerine yatırım yapmak için ikna etmeye çalışan bilişim sektörünün bu önde gelen temsilcileri, kendi gruplarına da aynı önerileri götürdüler mi?Götürdülerse, Sabancıyı, Koçu, Eczacıbaşını yatırıma ikna edebildiler mi?Yanıtlıyorlar...Bankacılık sektöründe otomasyona yapılan yatırımla Yapı Kredide 5 yıl evvel bin muhasebe elemanı çalışırken, bugün sayı 40 kişiye inmiş. Eczacıbaşında bilişime yatırım sonucu 2002 yılında 10 milyon dolar tasarruf sağlanmış. Koç bu alanda büyük adımlar atmış, 4.5 milyon dolar yatırımla 30 milyon dolar tasarruf sağlamış. Bu rakamlar aslında devletin tasarrufu nereden sağlayacağının en iyi göstergesi. Bilişim dünyası, öncelikle siyasilerin "bilgiye yatırım" yapmaktan kaçınmamaları gerektiği üzerinde duruyor. Naylon kartvizit Mennan Ustada ilgimi çeken hikaye, girişimci ruhuydu ve o sıralar henüz Uzakdoğu modeli ihracat patlamasının sırlarını keşfetmeye çalışıyorduk.Mennan Usta o görüşmemizde bana cebindeki, Tofaş adına bastırdığı resimli (kendi resmi) kartvizitini göstermişti ve Japonyadaki otomobil fabrikalarını bu kartvizit ile dolaştığını anlatmıştı. Oralardan parça modellerini kapıp, Gaziantepteki atölyesinde üretiyor ve Türkiyede otomotiv sektörüne satıyordu. Beni Arıkanın anlattığı bir başka olay etkiledi. 1995 yılıydı sanırım, Gaziantepe gitmiştim... Orada sanayiyi inceliyordum, küçük ve orta ölçekli sanayicilerle görüşüp 1994 krizini nasıl aştıklarını öğrenmeye çalışıyordum. Organize Sanayi Sitesinde karşıma "Mennan Usta" çıktı, sonraki yıllarda TÜSİAD keşfetti ve bir kongresinde kendisi ile yapılmış söyleşiyi yayımladı. Aile mezarlığı ipotek Halkbanka gidip kredi istemiş, karşılığında da 12 kişilik aile mezarlığını ipotek etmeyi teklif etmiş. Ne yapsın, elinde başka büyük gayrimenkul yok!Arıkan, Mennan Ustaya 1997 yılında TÜBİTAKın 2.5 milyon dolar kredi çıkardığını söyledi. Ustanın cirosu, bu yatırımla yıllık 25 milyon dolar kadar çıkmış.Para parayı çeker derler ya, o hesap. Paran olacak ki, yatırım yapıp, para kazanacaksın. Bütçenin içi borç dolu, bakalım devlet kimi destekleyecek?TBVnin bilişime destek almak konusunda umudu AKPde konuya yakın gördükleri iki isim; milletvekili Reha Dönemeç ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen. syilmaz@milliyet.com.tr Ustanın sorunu işini büyütememekti. Nedenini sorduğumda bankalardan kredi almak için müracaat ettiğinde, istenilen teminatların yüksekliğinden şikayet ediyordu. Verdiği örneğe de çok gülmüştüm.