Sahi ya, aynen de polisin dediği gibi oldu.Müşteki gittiğim Üsküdar Çevik Kuvvetten, sanık olarak çıktım.Son 15 gündür, polisiye bir hayat yaşıyorum.Önce evime hırsız girdi. Emniyetin ilgili tüm birimleri olay yerine geldiler. Parmak izi arandı, konu komşudan ifadeler alındı, deliller toplandı.Konu hırsızlık olunca; polise bir dokun, bin ah işit!Son aylarda elinde birikimi olanlar, nereye yatırım yapacaklarını bilemediklerinden, tasarruflarını işyeri veya evlerinde saklamaya başlamışlar. Hırsızlar da bu gelişmeyi değerlendirip, nakit ve mücevher avına çıkmışlar...Gelelim sanık hikayesine...Çevik Kuvvete hırsızlık olayını takiben parmak izi için gitmiştim. Kapıda kimliğimi verdim, işlemler yapıldı, komiserle sohbet ettim, çıkıyorum.... Kapıda "Serpil Hanım hakkınızda gıyabi tutuklama kararı var, bizimle gelin" diyen bir polis!.. "İnsanız, yaşadığımız sürece başımıza her şey gelebilir." Bu sözler, beni Küçükçekmece Adliyesine götüren polis memuruna ait... 5 saatte 5 kimlik Çevik Kuvvette "yakalanmam" ise, burada başlatılan bir uygulamanın ilk gününe denk düşüyor. Arananların kayıtları o gün bilgisayarlarına girmiş. Uygulamanın başladığı ilk 4 saatte, Çevik Kuvvete verilen 5 kimlik "aranıyor" çıktı."Gıyabi tutukluluk" kararının aslını, Küçükçekmece Adliyesine gelince öğreniyorum. 1999 yılında Sabah gazetesinde çalıştığım günlerde çıkan "Çöplük hiç bu kadar kokmadı" yazımla ilgili AKP lideri Tayyip Erdoğan ve İstanbul Belediyesinden ihale alan Prof.Nevzat Kok, hakkımda ceza davası açmışlar. Gazetenin avukatları o tarihte Sabahtan ayrıldığım için bana ulaşamamış ve bu karar çıkmış.Dosyadan yazıyı okuyoruz...Tayyip Erdoğana ne demişim diye bakıyorum.Belediyeye iş yapan Emi Haritacılıkın adı 4.5 trilyon liralık naylon fatura olayına karışmış. Şirket ortaklarından Akın Ekinci ve Mustafa Ergün gözaltına alınmış. Mustafa Ergünün kardeşi Ahmet Ergünü polis "yurtdışına para kaçırdığı" iddiası ile arıyor. Ben de Ahmet Ergünün, Erdoğanın başdanışmanı olduğunu yazmışım. Küçükçekmece Adliyesine gidip, ifade vermem gerekiyormuş. Nasıl olacak? Emniyetin arabasında 10 kilometre gidebilecek kadar benzin var. Benim arabamla gidilebiliyor ancak. Araban olmasa, karakolda yatacaksın, ertesi sabah oradan kalkan polis minibüsündeki diğer sanıklarla yola koyulacaksın, bir vakit Küçükçekmeceye varacaksın... Hocaların şirketi Bunları yazdım diye Erdoğan "müşteki" olarak dava açıyor.Ortada rüşvet, yosuzluk, usulsüzlük belgesi yok. Yalnızca işi verenlerle alanlar birbirlerinin arkadaşı, dostu, öğrencisi vs... Peki kim bu ihalelerden halkın zarar görüp, görmediğini bulacak? Ben bulamadım, Çevik Kuvvet bulabilir mi acaba!?Yol arkadaşım polise, "Hırsızın sokaktakini bulmak güç olmuş; adı, sanı, adresi belli hırsızları yakalayabilir misiniz?" diye soruyorum, "Sistem bu, her gelen aynı çarka takılıyor. Bana yetki verilsin, bak kimleri yakalıyorum" diyor.Hukuk devletinin gerekleri yerine geldiğinde yetki de olacak. syilmaz@milliyet.com.tr Gelelim diğer davacı Prof. Nevzat Kora... Korun şirketi Mimko, belediyenin Kemerburgaz Kompostlama Tesisinin mühendislik ve müşavirlik ihalesini almış. 30 milyon marklık tesis ihalesini alan BİAT firmasının sahipleri ise, Korun bir dönem öğrencileri olmuş. Aynı zamanda Kor, Tayyip Erdoğan döneminden, geçtiğimiz günlere kadar da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği koltuğunda oturan Prof.Adem Baştürkün ve İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğlunun hocası. Baştürkün bir diğer hocası Almanyada yanına gittiği Prof. Oktay Tabasaran. Tabasaranın firması İGAnın da, Mimko ile ortaklık bağı var.