Shirley izlenimleri

Garbage grubunun vokalisti Shirley Manson İstanbul'dan gelip geçti. Müziğini derin ve karmaşık bulanlar onu şimdiden özlemeye başladılar bile. Anlatmaya başladı: "Dokuz gün önce 'Garbage' İstanbul'daydı. Duke Erikson, Steve Marker ve Butch Vig gibi üç yetenekli müzisyeni geçiştirmekten vicdan azabı çekiyorum, ancak zaafım ne yazık ki grubun vokalisti Shirley Manson'a yönelik. Tamamıyla saplantısal bir durum. İlk albümlerinin çıktığı 1995'ten beri onu izliyorum. Kabus gibi geçen perşembe gecesi ve cuma sabahının ardından konser saatlerine yaklaştık. Günlerdir insanı boğan nem ve sıcak yerini biraz daha serin ve rüzgarlı bir havaya bıraktı. Taksim meydanının tepesindeki bulutlar hareket halindeydi, hava bir açıp bir kapatıyordu. Saat 13:00 civarı 'The Marmara' otelinde Shirley, Duke, Steve ve Butch ile buluştum. Shirley o gün arsız değil, son derece sakin ve nazikti. Ayrıca her zamanki gibi mütevazıydı. Sanki karşımda tek bir albümü 4 milyon satmış, sayısız ödül almış, milyonlarca hayranı peşinden sürükleyen bir yıldız değil, müzik piyasasına yeni girmiş birisi oturuyordu. Şımarmamıştı. Üstelik konuşurken gözlerimin içine bakıyordu. (Bana göre buluşmanın en can alıcı noktası buydu!) İki gün önceki Atina konseri ve Türk - Yunan anlaşmazlıkları üzerine biraz şakalaştık. O arada önceden ısmarladıkları sandviçler geldi. Butch, 'Hem konuşup hem yiyebiliriz,' dedi. Shirley nezaket kaygısıyla sözü tamamlayıp 'Senin için sakıncası yoksa,' dedi. (Benim için sakıncası olan tek şey Duke, Butch ve Steve'in orada bulunmasıydı!) 32 yaşındaki Shirley 'gençken' en çok şu anda yaptığı 'progressive rock' müziğinden nefret ettiğini, daha çok 'punk' müzik dinlediğini söylüyor. (Butch espriyle karışık araya girerek 'Herhalde bu müzikten hala nefret ediyordur,' diyor.) Ünlü olmaktan hoşlanıp hoşlanmadığı konusunda, 'Aslında başarıya ulaştıktan sonra daha az dikkat çekici, daha bilinmez oldum. Ancak bu yanıtın nedenini açıklayamayacağım çünkü bunun için derin psikolojik analiz gerekir,' diyor. Evliliğiyle ilgili konuşmak istemiyor, ancak, 'Senin gibi çılgın ya da böyle bir imaja sahip birisi nasıl evlendi,' sorusuna karşılık, 'Ben imajımın ne olduğunu ve kim olduğumu bilmiyorum,' diyor ve ardından ekliyor: 'Evli olmayanlar evli olanlardan daha çılgındır diye bir şey yok ki.' Kendi evliliğimi (daha doğrusu eski evliliğimi) örnek göstererek bu görüşe kesinlikle katıldığımı söylüyorum. Akşam, müthiş bir konserden sonra yağmur bastırıyor. Arkadaşım Selim ('Beavis') ve ben 'backstage'da Duke ile sohbet ediyoruz. Shirley önce telefonla konuşuyor, sonra soyunma odasına giriyor, ardından elindeki çiçeklerle çıkıyor... Ortaokul müsameresinden sonra kendisine verilen çiçeklerle velilerin arasında gezen küçük kız çocuğu gibi. Bir süre sonra grup üyeleri okul servisini andıran minibüsle olay yerinden ayrılıyorlar. Bir ara, karanlık ve ıslak camların ardında, minibüsün koltuklarında tek başına bir köşede sessizce oturan Shirley'e gözüm takılıyor. Shirley'nin derin ve karmaşık olduğuna onunla karşılaşmadan önce de inanmıştım. Şimdi sezgilerimin doğrulanmış olmasının mutluluğunu, onu özlemenin hüznünü yaşıyorum." Anlatmayı bitirdi. Kadın ve futbol Son zamanlarda tartışılan kadınların futbol oynaması konusuna kısaca değinmekte yarar var. Tabii ki erkeğin yaptığı sporu kadın yapamaz diye bir şey yok. Ancak kadınları futbolcu yaparak, bu sporun ruhunu ve estetiğini öldürüp hem futbolu hem de kadınları antipatik duruma getirmek niye, onu da anlamak mümkün değil. Eğer kadınlar futbol oynayacaksa erkekler de bundan sonra manikür pedikür yaptırsınlar, mini etek giysinler, jartiyer taksınlar, topuklu ayakkabı giysinler. Camus alıntısı - 2 - "İsteyerek ölmeli mi, yoksa ne olursa olsun umut mu etmeli?... Gerçekten de kim hakkında, ne hakkında, 'Bunu biliyorum!' diyebilirim? İçimdeki bu yüreği duyabiliyorum, var olduğu yargısına varıyorum. Bu dünyaya dokunabiliyorum, onun da var old