YazarlarSızı...

Sızı...

24.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sızı...

Sızı...

Umur TALU

CUMHURBAŞKANI'nın "akşam uyumayın, konsere gidin" tavsiyesi İbrahim Bey'e de "kayıp yıllar"ı hatırlatmıştı:
"35 yıl çalıştım. Bunun 25'i Ereğli Demir Çelik'te geçti. Başmühendis olarak emekli oldum. 35 yılım, Beyefendi'nin hatalarına katlanmakla, onları düzeltmeye çalışmakla, onların bedelini ödeyerek geçti. Hep onun yanlışlarının bedelini ödedim ve elimde hiçbir şey kalmadı. Son zamlarla 47 milyon lira emekli maaşı. Bu vatanın kurtarıcılarından son kalan 90 kadar İstiklal Gazisi'ne uygun görülen zam ise 2 milyon 700 bin lira. Ve şimdi 'konsere gidin' diyor."
Bir başka emekli, Ergün Bey de "kayıp yıllar"ı hatırlamıştı, Cumhurbaşkanı "güzel güzel" konuştukça içi sızlıyordu.
. . .
Sızı...
Çok acıttınız bu ülkenin canını.
Çok kanattınız.
Şimdi dilinizde varsa yoksa "Avrupa'nın haksızlığı..."
Bir kez bile, siz, benzerleriniz, üniformalı, üniformasız, bu ülkenin insanlarına yaptığınız haksızlıkları, bu ülkenin insanlarını "haksız, hukuksuz" bırakışınızı telaffuz etmediniz.
Her birinizin haksızlığı bir diğerinize kalan miras oldu.
Biriniz gitti, bir diğeriniz sandıktan ya da kışladan geldi, farketmedi.
Bir kez bile, yüreğinizde bir sızı duyup, hadi uluorta da değil, bir yastığa başınızı gömüp bir kapıyı kapatıp bir köşeye çekilip ağladınız mı?
Sizler hep haklı ve güçlü olurken Türkiye'nin haksız ve güçsüz, milyonların haksız ve güçsüz kalışı bir gün olsun içinizi sızlatmadı mı?
Sizler yücelirken Türkiye'nin yerin dibine girmesi bir kez olsun yüreğinizi sızlatmadı mı?
Yüzlerce genç ölü, binlerce yıkık hane, yüz binlerce acı, milyonlarca sefalet, "kayıp yıllar, kayıp kuşaklar" bir an olsun vicdanınızı sızlatmadı mı?
. . .
Çanakkale Cezaevi'nde "işkenceyle mahkum" liseli gençler"Biz cezaevinde büyüdük" diyor...
Evindeki emekli, "Yanlışların bedelini ödeyip durduk" diyor.
Kuşaklar devrilip yenileri gelirken, sizlerin haksızlıkları her kuşağın yakasına, hayatına, geleceğine, geçmişine yapışıyor.
Yerleştirdiğiniz ve koruduğunuz düzenin pisliklerinden durmadan kan fışkırıyor.
Değişmemekte, değiştirmemekte direniyorsunuz.
Sözde birbirinizle didişirken aynı şeyleri yapmakta ve yapmamakta birleşiyorsunuz.
. . .
Ülkeyi kanırttınız ve kanırtıyorsunuz.
Gözleriniz bile dolmuyor.
Bir muhasebe, bir özür, vicdan...
Bir "sızı"nız dahi yok!


Yazara Emailumur.talu@milliyet.com.tr

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler