Süleyman Ateş

Süleyman Ateş

suleyman.ates@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Pek muhterem hocam, Alevilik tartışması yazılarınızla ilgili bilgilendirmenize teşekkürler, ulusun tarafsız, doğru ve ayrıştırıcı olmayan bu tür uyarıcı yazılara gerçekten ihtiyacı var. Sağolun. Ancak, bu vesile ile şu bilgiyi de dikkatinize sunmak istedim. Şöyle ki, geçen hafta Afyon Sandıklı kaplıcasına gittim ve rahmetli Hz Yunus ve hocası Tapduk Emre’nin türbelerini ziyaret ettim. Ben Sünni Hanefi olmakla beraber, ulusuma değer katan bu muhteremlere de gönülden saygı duyan bir kişiliğe de sahibim. Gerek Yunus ve gerekse hocasının mezarlarının ve mezarlığın bakımsızlığı yüreğimi sızlattı. Hangi mezhepten ve tarikattan olursa olsunlar, bu tür kültürel mirasımıza belediye ve Turizm Bakanlığı’nın bir katkıda bulunması, ziyaretçilerin dinleneceği kafe yapılması ve buraların bakımlı olmasını sağlayacak bir politika izlenmesi ülkemize daha faydalı olmaz mı? Arz ettim. Sağolun.
Cevap: Mektubunuz için teşekkür ederim ama bir yanılgınıza dikkat çekmek isterim. Yunus Emre ve Taptuk Emre Hazretleri’nin türbelerini ziyaret etmişsiniz. Yazınızdan Yunus’un ve hocası Taptuk’un Alevi veya Bektaşi olduğu anlamı çıkıyor. Öyle değil. Bu ermişler, mezhep taassubu güdmemekle beraber Sünni ekole mensup insanlardır. Hacı Bektaş-i Velî de Sünnî’dir. Onun bugünkü Bektaşilikle hiç ilgisi yoktur. Bugünkü Bektaşilik, Macar kökenli Balum Sultan’ın düzenlemesidir. Yunus, İslâm’ın özüne, emir ve yasaklarına bağlılığını şöyle belirtmiş:
Dünyâ içün gussalanan mescid görücek tutınan
Anda imansuz bulunan Allah’ı bir bilmeyendür
(Dünya için tasalanan, mescidden geri duran, âhirete imansız giden Alah’ın birliğine inanmayandır.)
Gönlünde ikilik tutan ol meta’ı bunda satan
Yarın cehennemde yatan bunda namaz kılmayandur
(Burada namaz kılmayan kimse, âhiret sermayesini burada tüketip cehenneme düşecektir.)
Hurilerle sırdaş olan Muhammed ile eş olan
Ol imânı yoldaş olan bunda yol yanılmayandur
(Burada yolu sapıtmayıp doğru yolda giden kimse âhirette Hz. Muhammed’e arkadaş, hurilerle sırdaş olur.)
Yunus miskîn gözler yolu devşür özün bağı dalı
Bu gülistanın bülbüli kimse gülün dermeyendür
(Yolu gözleyen zavallı Yunus, sen gönül bağının meyvesini topla. Başkasının gülünü dermeyen, başkasının hakkına tecavüz etmeyen kimse, cennet gül bahçesinin bülbülü olur.) (S. A. Mecazdan Hakikate İlâhî Aşk, s. 78-79)
Türbelerin adeta birer
tapınak haline getirilmesi
Bakın Yunus, Hz. Peygamber’in dört büyük sahabîsi (çihâryâr-i güzîn) hakkında derin saygısını nasıl dillendiriyor:
Benem sâhip-kırân devrân benümdür
Benem key pehlevan meydân benümdür
(Pâdişâh benim, zaman benimdir. Pehlivan benim, er meydanı benimdir.)
Harâmîden benüm korkum kayum yok
Bu zor u bu kuvvet Hak’tan benümdür
(Eşkıyadan korkmam, tasalanmam. Bu güç ve kuvvet Hak’tan bana verilmiştir.)
Ebu Bekr-ü Ömer ol dîn ulusu
Aliyy-i Murtaza Osman benümdür
(Din ulusu Ebubekir Ömer, Osman Alî hep benimdir.)
Hasan’dur cismüm içre nzr- i îmân
Hüseyn-i sâhibü’l-irfân benümdür
(Hz. Hasan, bedenim içinde iman ışığıdır. İrfan sahibi Hüseyin benimdir.)
(S. A. Mecazdan Hakikate İlâhî Aşk, s. 109)
Şunu da açıkça belirtmek gerekir ki ben, türbelerin adeta birer tapınak haline getirilmesine karşıyım. Saygımız saygın insanların ruhlarınadır, çürümüş cesetlerine değil. Türbecilik, putperestlikten başka bir şey değildir ama toplumumuza öyle yayılmış ki insanlar Allah’tan çok türbelere koşuyor ve üstündeki yeşil örtülerden başka hiçbir şeyi olmayan mezarlara yalvarıp duruyorlar. Allah doğruya, tevhid çizgisine yöneltsin insanlarımızı.

Haberin Devamı

SORULARINIZI BEKLİYORUM: