‘AÇILIM’ önergesi konusundaki görüşmelerde hem iktidar, hem muhalefet maalesef çirkin, hatta çok çirkin davranışlar ortaya koydu.
Türkiye’nin en kritik meselesine, böyle öfke patlamalarıyla mı çözüm üreteceğiz?
CHP’lilerin, parlamentoyu miting meydanına çeviren “pankart açma” eylemi için, Başbakan Erdoğan “Çok çirkin buldum, bunu yaşamak istemezdim” demiş.
Çok doğru. Hatta muhalefetin sergilediği çirkinlikler bundan ibaret değil. Fakat Başbakan’ın kendi partisinin davranışları “güzel” miydi?!
Hele de muhalefetin iddia ettiği doğruysa, Başbakan’ın, Meclis Başkanı’nı “azarlaması”, azarlamadıysa bile talimat vermesi hangi nezakete, hangi parlamenter teamüle uyar?
Hele de Ak Parti sözcüsü Suat Kılıç’ın lise münazarası üslubuyla yaptığı kışkırtıcı konuşma! Güya 2000 yılındaki iktidar, Meclis’teki bir gizli oturumda Türkiye’nin milli çıkarlarını “kimlere, kaç paraya” satmış!
Mesnetsiz, çirkin bir suçlama!
Bugün de muhalefet Ak Parti’yi aynı mesnetsiz ve çirkin laflarla suçlamıyor mu?!
Meclis’i asıl ateşleyip, ‘arena’ya çeviren de Kılıç’ın bu sözleri olmadı mı?
Halbuki iktidarlar germekten sakınmalı, teskin etmelidir.
Onur Öymen, vahim
Muhalefete gelince... Pankart açmak başlı başına “vitrinlere oynama”nın pek basit bir örneğidir ve bunu parlamentoda yapmak gerçekten çirkindir.
Dahası, Onur Öymen’in korkunç sözleridir:
“Çanakkale Savaşı’nda 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp ‘bu savaşı bitirelim’ demedi. Kurtuluş Savaşı’nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı? Kimse ‘analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım’ dedi mi?!..”
Şeyh Sait ve Dersim isyanları sürerken, o zamanki CHP şimdiki CHP gibi “Kürtçe önündeki engellerin kaldırılması, Kürt Enstitüleri kurulması, Koruculuğun kaldırılması, Kürtçe TV” gibi öneriler içeren raporlar mı hazırlamıştı?!
Hayır, Kürt kelimesini bile yasaklamış, 13 ilde kendi parti teşkilatını dahi kapatmıştı!
İki CHP arasındaki fark bile çağın nasıl değiştiğini, nasıl yeni metotlar gerektiğini göstermiyor mu?!
Yoksa bir de Takrir-i Sükûn mu ilan edelim?!
Şeyh Sait ve Dersim isyanları, geride çok ıstıraplı izler bırakarak birkaç ayda bastırıldığı halde bugünkü terör niye çeyrek asırda bitirilemedi?! Bunu bir düşünmek bile ‘daha çok ölüm’ün sorunu çözmediğini, aksine, Kürtçü milliyetçiliği beslediğini anlamak için yetmez mi?
Öymen, dış düşmana karşı verilen cephe savaşıyla, içimizden 2 milyon oy alan silahlı ayrılıkçı harekete karşı verilen mücadeleyi de karıştırıyor!
Bu kafa çok vahim!
Baykal açıklamalı, Öymen gibi mi düşünüyor?
Başbakan’a çağrı
Meclis’teki çirkin çatışmalar, kışkırtıcı konuşmalar ülkedeki Türk-Kürt ayrışmasını kışkırtıyor, kutuplaşmaya dönüştürüyor.
Böyle durumlarda birinci derece sorumlu olan, başbakanlardır. Çünkü gerginlikler ülkeyi yönetmeyi çok zorlaştırır. Eli taşın altında olan da başbakanlardır, muhalefet liderleri değil.
Başbakanlar çatışma çıkarmaz, uzlaşma arar.
Başbakan yarın Meclis’te konuşurken duygulara değil, hepimizin düşünme melekelerimize seslenen, sakin, olgun bir konuşma yapmalı...
CHP’nin “Kürt raporları”ndan maddeler okumalı, “Beraber yapalım” demelidir.
Bilinen öfkesini kontrol edebilmeli, Türkiye’nin bu en tehlikeli sorunu konusunda “devlet adamı” olgunluğuyla konuşmalıdır.