Haberin Devamı


EKONOMİK rasyonellikten uzak bir "sosyal devlet" anlayışıyla, özelleştirmeye karşı çıkılıyor, devletin işletmecilik yapması, bir yerine üç kişiye maaş vermesi savunuluyor.
Hatta "devletçiliği" Lozan'ın dayanağı sanan ideologlarımız bile var!
Batı'da, özellikle Fransa'da da böyle devletçi fikirler çok savunulmuştu. Şimdi Batı kafası, "revizyonist tarihçilik" akımıyla tarihe yeniden bakıyor, klişeleri sorguluyor.
Fransız Devrimi ve ona bağlı olarak "devletçilik" de sorgulanıyor. Bugün T. C. W. Blanning'in bu yöndeki kitabından bahsedeceğim: The French Revolution, Aristocrats versus Bourgeois?, Mac Millan Press 1997, ISBN 0 - 333 - 36304 - 3)
Fransız Devrimi'nin aristokrasi - burjuvazi çatışması olduğu şeklindeki Marksist klişeyi eleştiriyor. "Devrim Efsanesi"ni de sorguluyor
* * *
YAZARA göre, Fransız Devrimi "politik"tir, ekonomik ve sosyal nitelikli değildir:
"Fransa'nın ekonomik yapısında Devrim'in yarattığı değişim, şaşırtıcı ölçüde küçüktür! Eski rejimde tarım geçim için çalışan küçük tarımcılardan oluşuyordu, devrim - sonrası Fransa'da da aynen böyleydi. Eski rejimde sanayi genelde yerel pazar için çalışan küçük imalatçılardan oluşuyordu, devrim - sonrası Fransa'da da böyleydi. Gerçekte, Devrim'in koyduğu değişimler ilerletici olmaktan ziyade geriletici olmuştur... Napolyon'un ilk on yılındaki 'genişleme', bir ilerleme değil, bir iyileşme dönemini temsil eder." (Sf. 6)
Ama bugün Fransa gelişmiş bir ülkedir?
"Evet, Fransa'nın, birçok yönden 'burjuva' denilen bir modernleşme süreci yaşadığı kesindir: Ulusal pazarın oluşumu, kentleşme, sanayileşme, kitlesel okuryazarlık gibi... Fakat bunlar Devrim'in mirası sayesinde değil, ona rağmen başarıldı. Eski rejimi asıl yok eden, Devrim değil, Devrim'den çeyrek yüzyılı aşkın bir zaman sonra kurulan demiryolu şebekesidir... Fransa'da kırsal kesimin asıl değişimi 19. yüzyılın sonlarında olmuştur." (Sf. 7)
* * *
TARİHTE fikirlerin ve kurumların işlevini anlamanın doğru yolu "mukayeseli tarih"tir. Yoksa sırf kendimize bakarak objektif bir sonuca varamayız.
Balanning de devletçi Fransa ile liberal İngiltere'yi mukayese ediyor:
"1780'lerde Fransa çok geri bir ülke değildi. İngiltere'nin birkaç yıl gerisinden gelerek de olsa, Sanayi Devrimi Fransa'da da ortaya çıkabilirdi. Fakat Fransız Devrimi'nin ve yirmiyıl savaşlarının yarattığı 'milli felaket' Fransız ekonomisinin geriliğini artırdı ve arayı kapatmayı hayli zorlaştırdı." (Sf. 59)
Elbette hızla gelişen İngiltere, ABD ve Almanya'nın zengin doğal kaynaklara sahip olması önemli bir faktördür. Bunu belirten Blanning, Fransa'nın aleyhine işleyen iki faktöre daha dikkat çekiyor: Biri, Devrimci cumhuriyetin aşırı müdahaleci ve himayeci (devletçi) ekonomik politikaları... Öteki, Devrim'in Fransız politik hayatında yarattığı uzlaşmaz kutuplaşmalar... (Sf. 49 - 56)
Fransa bugün elbette en ileri ülkelerden biri... Avrupa Entegrasyonu sürecinde Fransa'nın liberalleştiğini unutmamak gerekir.
Bizde ise, resmi ideoloji okullarımızda hala "devletçilik" ezberletiliyor!




Yazara E-Posta: t.akyol@milliyet.com.tr