Haberin Devamı

İnalcık Hoca, Batının Osmanlıyı parçalamak için "Şark Meselesi" adı altında yürüttüğü "azınlıkları koruma" siyasetinin yeni şekiller altında hala devam ettiğini söylüyor.Böyle bir ortamda maalesef "ağır bir kültür kimliği sorunu" yaşadığımızı belirtiyor:"Değer hükümleri, yaşama tarzı, konuşma ve yazı dili, yayınları ve okurları taban tabana zıt iki ayrı grup var. Bu uzlaşmaz ikiliğin, radikal yıkıcı hareketlere cesaret verdiği de inkar olunamaz..."Peki ne yapmalı? Görüldüğü yerde ezmeli mi?***İNALCIK Hoca diyor ki:"Türkiyemiz uzlaşmaya, birliğe muhtaçtır. Sağda veya solda, dini olsun siyasi olsun dogma, niteliği icabı, taassuba götürür. Uzlaşmayı olanaksız kılar..."Dini dogmatizmi anlıyoruz. Peki, Hocanın "siyasi dogmatizm" dediği öbür taassup nedir?Ben, Raymond Aronun "laik dinler" dediği siyasi ideolojileri anlıyorum. Dogmalarından "ödün vermeyen", toplumu devlet zoruyla hizaya getirmeye itikat eden ideolojiler.İnalcık Hocamız devam ediyor:"Osmanlı bile devlet idaresinde dogmatik değildi. Örneğin şeri baş vergisi cizyeyi Hıristiyan kitlelerin geleneğine uygun olarak, şahsi değil, hane vergisi olarak almayı yeğ görmüştü. Osmanlı, devlet idaresinde akla ve geleneğe uygun bir örfi kanunlar sistemini egemen kıldı. İdaresindeki halklarla uzlaşma aradığı içindir ki devamlı oldu."Prof. İnalcık Türkiyeye sesleniyor:"Birbirini anlamayan, anlamak istemeyen kültür bağnazlığına her iki taraf son vermek, bir ortak görüşte uzlaşmak zorundadır. Semboller üzerinde anlamsız bir kavgayı körüklüyoruz. Esas olan ahenk ve uzlaşma içinde yaşama yollarını aramaktır."***BATI, Osmanlıya yaptığı gibi, şimdi de "Türkiyenin sorunlarını inatla gündemde tutuyor". Bunda, tarihten gelen önyargıların rolünün büyük olduğuna dikkat çeken Prof. İnalcık, Batıda tarihimize karşı hasmane hurafelerin bulunduğunu belirterek diyor ki:"Bu savaşın silahı objektif ilimdir. Milli coşkuyu buna katmaktan kaçınmalıyız. Karşımızdakilere gerçeği ancak bu şekilde kabul ettirebiliriz. Hurafelere karşı hurafe ile gitmemeliyiz."İnalcık Osmanlı kültürü, devlet yapısı ve ekonomisi hakkındaki bir eserinin Yunanca ve Arapça dahil birçok dillere çevrildiğini, Osmanlıya bakışın artık objektifleşmeye başladığını anlatıyor; çeşitli dillerde yayımlanacak "Osmanlı Uygarlığı" adlı yeni eseri hakkında bilgi veriyor:"Osmanlının sadece evrensel siyasi bir kudret olmakla kalmadığı, yüksek bir medeniyet sentezi yaratmış olduğu gözler önüne serilmiş olacaktır."Halil Hoca, "Türk dili korkunç bir yozlaşma sürecindedir" diye feryat ederek uyarıyor:"Dil yozlaşması kültür yozlaşmasıdır. Bu bilinçsizlik Türkçemize, öz kültürümüze, kendimize saygının kaybolması demektir..."O zaman dünyada kimden saygı bekleyeceksin? t.akyol@milliyet.com.tr DÜNYA çapında en büyük Osmanlı tarihçisi Halil İnalcıka 4 Mart 2003te "Büyük Ödül" verildi. Bu münasebetle yaptığı konuşma, Türkiye Bilimler Akademisinin "Günce" adlı bülteninde yayımlandı. (www.tuba.gov.tr)