ANAYASA hukukçusu Prof. Mustafa Erdoğan, yetkin bir bilim adamı olduğu gibi, liberal bir aydındır da... Kafasını resmi ideojiye endekslemediği için, yerli kültürümüze ve değerlerimize de aşinadır.
Yeni yayımlanan
"İslam ve Liberalizm" adlı denemesi, siyaset bilimi ve İslam konusunda derin bir birikimin ürünüdür. O sayede, paranoyak irtica masallarına itibar etmemiş, meseleyi bilimsel düzeyde ele almıştır.
Küçük hacimli ama fevkalade önemli bir eser... (Liberte Yayınları, GMK Bulvarı 108 / 17, Maltepe / Ankara, Fax: (312) 230 80 03)
Prof. Erdoğan, önce
"İslam" ve
"libaralizm" kavramlarının birlikte alınmasından rahatsız olan iki ucu belirtiyor: Biri
"İslam"ın hiçbir modern kavramla uyuşamayacağına 'itikat' eden keskin laikçi çevreler... Bunlar aynı zamanda liberalizme de düşmandırlar...
İkincisi, Ortadoğu ülkelerinden tercüme edilmiş kitaplardan İslam'ı
"prososyalist ve kollektivist" bir siyasi ideoloji gibi anlayan
"bazı İslamcılar." (Sf. 2 - 3)
* * *
ERDOĞAN, liberal değerlerin
"İslami literatürde yer alan bazı dayanaklarını" araştırıyor. İbn Haldun'dan fıkıh profesörü Muhammed Ebu Zehra'ya kadar uzanan zengin bir kaynakçaya atıflarda bulunuyor.
"İçtihat, şura, ferdi mesuliyet, piyasa ekonomisi" gibi kavramlar İslam'da liberal yorumun dayanaklarıdır. Dahası, İslam
"devlet tipi değil, ahlaki anlamda devlet adamı tipi" getirmiştir:
"İslam, bağlılarına esas itibariyle kozmolojik ve ahlaki bir referans çerçevesi, bir 'dünya görüşü' sunar... İslam'ın aynı zamanda bir 'hukuk' ve özellikle bir 'siyaset' olduğu görüşü ise, nihayet bir 'okuma biçimi'nin sonucudur..."İslam'da
"hilafet" ve
"siyaset" kurumları dinin özünden değil, tarihi - sosyolojik süreçlerden doğmuştur. (Sf. 11 - 91)
"İçtihat içtihadı nakzetmez" kuralı İslam'da (Katolisizmin aksine) çok derin ve zengin bir çoğulculuk yaratmıştır, siyasi ve itikadi tekçilik imkansızdır.
İslam'ı Katolisizme benzeterek Jakoben Laikçiliği savunanlara ithaf olunur!
* * *
LİBERAL olduğu için Erdoğan, temel sorunun
"devlet eliyle toplumsal mühendislik" yani
"devletin toplumu tanzim etme ve tek biçimleştirme" anlayışı olduğunu vurguluyor... Bu din adına olsa da, laiklik adına olsa da liberalizmle bağdaşmaz.
Hürriyet, sivil toplum, hayat tarzlarının serbestliği, devletin tarafsızlığı gibi ilkeler kabul edildikten sonra, İslam, liberalizm ve laiklik birbirleriyle bağdaşır. (Sf. 30 vd.)
Liberal devlet de laiktir ama Jakoben devletten farklı olarak, dinin kamu alanında kendini ifade etmesini hoşgörüyle karşılar. Fakat din devlet eliyle uygulanacak bir
"toplum mühendisliği"ne dönüşmemelidir. (Sf. 35)
Erdoğan, İslami bir dergiden alıntı yapıyor:
"Müslüman laik olamaz ama Müslümanın kurduğu devlet pekala laik olabilir!"Belli ki, Türkiye, çağdaşlaşma sürecinin sivil toplum ve liberalleşme aşamasına gelmiştir. Teokrasi de, 28 Şubat'ta 'ihya' edilmek istenen 1930'lar tipi laiklik de Türkiye'nin yeni toplumsal ihtiyaçlarına uygun değildir.
Yazara E-Posta: t.akyol@milliyet.com.tr