Haberin Devamı


OSMANLICA bir deyim... "Kaht" kıtlık demek, "rical" de yüksek mevki sahibi yöneticiler, devlet adamları demek...
Gerileme devrinde işleri düzeltecek devlet adamları bulunamadığı için bu "kaht - ı rical" deyimi çok kullanılmıştır.
Yanılmıyorsam, bu deyim ilk defa 1602 yılında Sultan II. Osman'a sunulan "Kitab - ı Müstetab" adlı ıslahat layihasında yazıya geçer.
Prof. Yaşar Yücel, "Osmanlı Devlet Teşkilatına Dair Kaynaklar" adlı eserinde, "Kitab - ı Müstetab"la birlikte iki önemli layihayı daha yayımlamıştır. (Türk Tarih Kurumu Yay. Ankara 1988)
"Kitab - ı Müstetab"ın isimsiz reformcu yazarına göre, yükselme devrinde, "ol asırlarda kaht - ı rical değil idi."
Halbuki gerileme devrinde:
"İmdi zamanımızda sadrazamlığa gelenler 'bu günü hoş görelim, ertenin ıssı vardır' deyüp iş yapmazlar... Bu yüzden nizam bozulmuş... yaramazlıklar ve kanuna aykırılıklar artmıştır..." (Sf. 29)
Aslında Osmanlı kurumları artık "devlet adamı" yetiştiremiyor, bazen Köprülü'ler gibi sadrazamlar bulunsa bile, yeni sorunlar eski anlayışla çözülemiyordu.
* * *
CUMHURBAŞKANI Demirel Meclis'i açış nutkunda tarihimizdeki "kaht - ı rical" kavramını hatırlatarak, kaliteli bürokratlara kıyılmamasını istedi.
Ama maalesef Dışişleri'nde kaliteli üç bürokratımız "merkeze alınarak" kızağa çekilmek üzere...
Londra Büyükelçimiz Özdem Sanberg: Dışişleri Müsteşarı olarak Sovyetler'in çöküşü, Körfez Savaşı gibi büyük olaylarda Dışişlerimizi başarıyla yönetti, diplomasinin ekonomik vizyon kazanmasında büyük katkıları oldu.
BM Daimi Temsilcimiz Volkan Vural: Başarılı eski Tahran Büyükelçimiz, Sovyetler'in çöküşü döneminde başarılı Moskova Büyükelçimiz, Türk - Rus ekonomik ilişkilerinin diplomasisindeki öncüsü...
AGİT Temsilcimiz Yalım Eralp: Başbakanların vazgeçilmez dış politika danışmanı... En kritik diplomatik metinlerin yazarı... Türkiye'nin yüzünü ağartan AGİT İstanbul zirvesinin gerçek mimarı...
Elbette görev değişikliği olur ama 'kızağa çekmek' yanlıştır... "Kaht - ı rical" uyarısı yapan Demirel ve "Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi"ni yazan İsmail Cem buna izin vermemeli...
* * *
YÖK'Ü 28 Şubat sürecinde "Yüksek Öğretim Komiserliği" gibi yöneten dostum Kemal Gürüz'ün yeniden atanması, tersine bir örnek...
YÖK, aşırı merkeziyetçi ve tepedenci yapısıyla "üniversite" kavramına zaten uymuyordu.
Gürüz'ün yönetimde ise bilim adamları bilimsel liyakate değil, ideolojik tercihlere göre ödüllendirildi ya da kıyıma uğratıldı. Totaliter rejimlerde olduğu gibi, resmi ideoloji konusunda "gevşeklik" 'bozuk sicil' sebebi sayıldı, kıyımlar yapıldı.
Alemdaroğlu İÜ'de hür düşünceli Atatürkçü hocaları tasfiye ederken gücünü YÖK'ten almaktadır.
Sınav skandalları, yolsuzluk iddiaları, kamuoyunun ve parlamentonun tepkisi...
Bütün bunlara rağmen yine Gürüz!
Demirel'in bu atamayı yaparken gözetmek zorunda olduğu "devlet içi dengeler", zaten Türkiye'nin Batılı standartlara ulaşmasının önündeki engellerden biridir.
Bilgi çağı, "bilgi"yi üstün tutmayı gerektiyor. Biz ise ideolojiye ve siyasi tercihe göre "rical" kıyımı yapmakla Türkiye'nin çağı yakalamasını frenliyoruz.



Yazara E-Posta: t.akyol@milliyet.com.tr