Haberin Devamı

CHP'Lİ Ercan Karakaş diyor ki:
- Demokratik ve geniş katılımlı bir önseçim yapılmadan adaylar belirlenirse, ben ve 10 kadar arkadaşımız aday olmayabiliriz.
'Keyifleri bilir' diyebilir miyiz?
Çünkü partilerin temsil gücü işte böyle zayıflar, partiler böyle küçülür...
Ve işte, lider sultası arttıkça partiler küçülüyor... Partiler küçüldükçe liderlerin sulta kurmaları kolaylaşıyor.
Yüzde 54 oy alan Adnan Menderes partisine, merkez sağın bugünkü yüzde 18 - 19'luk liderleri kadar hükmedemezdi!
İsmet Paşa ve Bülent Ecevit de yüzde 30'ların üstünde oy alan partilerine merkez solun bugünkü yüzde 10 - 15'lik liderleri kadar hükmedemezlerdi!
Lider sultası, partileri fikren ve kurumsal olarak kişiliksizleştiriyor; fikirler programlar önemsizleşiyor, kişisel kavgalar ön plana çıkıyor ve programlar için uzlaşmalar mümkün olmuyor!
* * *
SEÇİM yasasında yapılan yeni değişiklik, lider sultasını daha da artıracaktır. DYP'li hukukçu Ahmet İyimaya haklı olarak diyor ki:
- Partilerin oligarşik yapısı güçlenecektir! Halbuki önümüzde 9 ay var, parti içi demokrasiyi güçlendirecek düzenlemeler yapılmalıydı, ama olmadı maalesef...
Yeni yasayla, genel merkezler (liderler), önseçim yapılacak illerde yüzde 5 oranında (28 tane) "kontenjan" adayı gösterme yetkisini kazandılar!
Parti içi demokrasinin gelenekleştiği demokrasilerde, siyasi tabanı olmayan ama vasıfları sebebiyle 'gerekli' isimlerin parlamentoya girmesi için kontenjan uygulaması gereklidir.
Fakat bizde kontenjan, kamuoyu baskısıyla yapılacak önseçimleri de işlevsiz hale getirmek için kullanılacaktır!
"Bir seçim çevresinde sadece bir kontenjan adayı gösterilmesi" şeklindeki sınırlayıcı önerge de reddedildi. Böylece, genel merkezler istedikleri illerde, istedikleri sıralara, istedikleri sayıda tepeden "kontenjan adayı" oturtabilecekler, önseçimler göstermelik hale gelecektir.
* * *
ÖNSEÇİM mecburi hale getirilmeli, kontenjan da il düzeyinde sınırlanmalıydı.
O takdirde partililik kavramı ve parti kurumu güçlenirdi, yeteneğine güvenenler partilere girip yarışa katılabilirlerdi.
Hayır, şimdi Meclis'e girmenin yolu, ya "merkez yoklaması" için, veya "kontenjan" için liderin gözüne girmektir!
Buna tepki olarak "özgür milletvekili" sloganıyla adayları da halkın belirlemesi veya halka "tercih" tanınması gibi lafta parlak öneriler getiriliyor.
Halbuki, milletvekilinin seçiminde parti kurumunun rolünü azaltıp, seçim çevresinin rolünü artıran bu tür uygulamalar parti fikrini öldürür, milletvekilini "bölgesinin işgüderi" haline getirerek Meclis çalışmalarında "kamu yararı" fikrini yok eder! Fransa bunun çok belasını çekmiştir.
Liderin sultasına ve milletvekilinin "işgüderliği"ne karşı, asıl, parti kurumunu güçlerdirmek gerekmektedir. Bunun için de şimdilik yapılabilecek tek şey, yoğun bir kamuoyu baskısıyla, partileri çok yaygın önseçim uygulamasına ve kontenjan adaylığının çok sınırlı tutulmasına zorlamaktır.




Yazara E-Posta: T.Akyol@milliyet.com.tr