KEMALİST Sol'un önde gelen isimlerinden Mümtaz Soysal, CHP'den sonra şimdi DSP'den de istifa etti.
Mümtaz Soysal, DSP'nin işleyişini ve fikirlerini bilerek milletvekilliğini kabul etmişti. DSP'de Ecevit'e karşı girişilen hareketlere de destek vermemişti.
Bugün eleştirdiği Ecevit, yeni değil, 1973 yılından beri "dine saygılı laiklik" kavramını kullanmaktadır. Fethullah Gülen'in laiklikle İslamı demokrasi içinde uzlaştırma çabalarını Ecevit bugün değil, Soysal'ın DSP'den milletvekilliğini kabul ettiği sırada da laiklik için takdirle karşılıyordu.
İktidarda DSP "sağcı" olmak şöyle dursun, yeni vergi yasasına bir liberalin kesinlikle itiraz edeceği 'sol' bir damga vurmuş, sosyal güvenlik konusunda da ANAP'a geri adım attırmıştır...
Ecevit'in hükümette sayısal gücünü aşan bir fikri ve siyasi etkinliğe sahip olduğu muhakkaktır.
* * *
SİYASİ gerekçeleri ne olursa olsun, dürüst kişiliği ve alanındaki birikimiyle saygın bir isim olan Soysal'ın istifasındaki ideolojik gerekçeler, solda çözümlenmemiş sorunları yansıtmaktadır.
Küreselleşme ve özelleştirmeye karşı çıkarken tek gerekçe "ideoloji" midir? Yoksa çağdaş ekonominin temel kavramları olan verimlilik, teknolojik yenilenme, rekabet, gibi açılardan da solun rasyonel gerekçeleri var mı?!
1930'ların mı, çağımızın mı bakış açıları 'çağdaş'tır?!
Aynı şekilde, 1930'ların laiklik anlayışı, "yöneten bürokrat" ve "yönetilen köylü"den ibaret bir toplum için oluşturulmuştu.
Bugünkü Türkiye'de ise kentleşme, eğitim, bireyselleşme, demokratik talep bilinci, dışa açılma ve girişimci orta sınıflar bir hayli gelişmiştir. Rejimin demokrasiye dönüşmesi gibi, laiklik anlayışının liberalleşmesi gerekmiyor mu?
Fakat Soysal'ın Gülen hareketine "tarikat" demesi, dini hareketler sosyolojisini hiç incelemediğini gösteriyor. (Ecevit bu konuları iyi bilir.)
Aslında sorun, bütün "zinde güçler" için geçerlidir: Toplumsal modernleşme dönemlerinin dini###### hareketler sosyolojisini incelemeden din - laiklik konusunda yeni kavramlaştırmalar yapmak zordur; 1930'larda kalmaları da bundandır zaten!
* * *
SOLDA birikimine ve analitik düşüncesine önem verdiğim Aydın Güven Gürkan'la konuştum. Soysal'ın istifasını medyadan öğrenmiş.
Soysal istifa edeceğini kimselere söylememiş. Tipik "bireyci" Mümtaz Soysal!
Sorum üzerine Gürkan dedi ki:
- Evet aramızda önemli görüş farkları var. Ama yeni bir sol oluşum, elbette geniş çerçeveli, kendi içinde demokrat ve çoğulcu bir sol olacaktır. Sayın Soysal da isterse böyle bir oluşuma katılabilir.
Gürkan ve arkadaşları böyle "geniş çerçeveli bir platform" oluşturuyorlar, bir de "çağrı deklarasyonu" yayımlayacaklar.
Bizde sol çok! Sosyal demokrat, demokratik sol, Kemalist sol, evrensel sol, ulusal sol, demokratik sosyalizm, liberal sol...
Bu durumda Gürkan'ın söylediği gibi "geniş çerçeveli bir platform"da farklı eğilimlerin birbiriyle alışverişe girerek yeni ortak değerler üretmesi aklın gereğidir.
Sağ ve sol sağlıklı bir fikri zenginliğe ve kurumsal bütünleşmeye ulaşmadıkça, ülke yönetimindeki çalkalanmalar sürecektir maalesef...
Yazara E-Posta: T.Akyol@milliyet.com.tr