Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Demirel, uçakta Hatay'a yaklaşırken aşağıya bakıp duygulanıyor ve çevresine diyor ki:
- İşte Türkiye'nin gücü!
Vızır vızır işleyen otoyollar, ekili tarlalar, kentler...
Canlı bir ekonomi, dinamik bir toplum olduğu belli...
Demirel'in bu gezisi açıkça Suriye'ye karşı bir "kararlılık gösterisi" olarak düzenlendi. "İşte Türkiye'nin gücü" dedirtecek her şey var gezide... Mustafa Kemal Üniversitesi var, fabrika açılışı var, okul açılışları var... Sınır garnizonu var...
Hepsinden önemlisi, halk var: Suriye sınırındaki Samadağlı Alevi ve Nusayri vatandaşlarımız, o muhteşem mitigle, hepimizi temsilen, Türkiye'nin "kararlılığını" sergiliyorlar.
Cumhurbaşkanı Demirel'in başdanışmanlarından Mehmet Ali Bayar, miting kalabalığındaki insanlarla konuşuyor. Suriye'den yeni gelmiş Arap kökenli Türk vatandaşı bir şoförün Bayar'a söyledikleri:
- Suriye bitkin... Bırakın Antakya'yı, Samandağ'ı, Suriye'den Türkiye'ye girince Reyhanlı bile insana Paris gibi geliyor...
* * *
ORTADOĞU'ya yaptığı bir inceleme gezisinden yeni dönen akademisyen Nilüfer Narlı, artı - Haber dergisinde anlatıyordu:
- Suriye'de mobil telefon taşımak yasak. İnternet olanaklarından da sadece devlet kurumları yararlanabiliyor. Siz bir turist olarak bilgisayarınızı İnternet'e bağlıyamıyorsunuz!
Diktatörlüklerin güvenlik paranoyası!
Ya casus iseniz! İnternet kanalıyla gizli bilgileri dışarıya sızdırmayacağınız ne malum?!
Stalin de "burjuva bilimi" ilan ettiği sibernetiği yasaklamıştı!
Sadece ideolojik bağnazlık değil... Sorun, kapalı rejimlerde çok yaygın olan "güvenlik paranoyası"ndan kaynaklanıyor.
Bir sebebi daha var: İletişim araçlarının halkın gözünü açmasından, dünyayı görmesinden, dünyadaki hakları ve hayatı istemesinden korktukları için teknolojiyi bile yasaklıyorlar...
Bu yüzden, toplum durgun... Ekonomi verimsiz... Zihinler donuk... Tipik bir diktatoryal Üçüncü Dünya ülkesi...
Fakat çanak antene engel olamıyorlar. Nilüfer Narlı söylüyor, Suriye çanak antenlerle Türk TV'lerini izliyormuş.
* * *
TÜRKİYE, eksik de olsa demokrasisiyle, sorunlu da olsa ekonomik performansıyla bölgenin en güçlü ve en cazip ülkesidir...
Türkiye'nin dünya ile yıllık ekonomik ilişkisi 100 milyar dolardır!
İthalat, ihracat, turizm, sermaye hareketleri... Ona göre de bilgi, görgü, organizasyon ve üretim yeteneği...
Liberalleşme ve dışa açılma politikalarımızın ne kadar isabetli olduğu açıktır.
Bir de siyasi sistemimizi daha liberal ve aynı zamanda daha "yönetebilir" hale getirdiğimizi düşünün... Türkiye'nin bugünkü "istikrarsız ülke" görünümünü atıp 1983 - 89 arasındaki "model ülke" imajını tekrar kazandığını ve sistem reformlarıyla bunu sağlam bir yapıya bağladığını düşünün...
Bu coğrafyada Türkiye'nin caydırıcı bir askeri güce sahip olması şarttır... Fakat bir de Türkiye'nin yeniden "model ülke" haline gelmesinin bölgede yaratacağı cazibeyi, bunun çevremizde yaratacağı etkileri düşünün.




Yazara E-Posta: T.Akyol@milliyet.com.tr