YazarlarTarım ülkesi özelliği yitiriliyor...

Tarım ülkesi özelliği yitiriliyor...

20.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Orhaın Tokatlı

Tarım ülkesi özelliği yitiriliyor...

TÜRKİYE "tarım ülkesi" olma özelliğini her yıl belirgin bir şekilde kaybediyor. Bu gelişme, başta çiftçiler olmak üzere hemen hemen tüm milleti kahrediyor... Yarınlarından endişelenmelerine neden oluyor...
Dünyada kendi kendine yeterli 7 tarım üreticisinden biri olarak namlanan ancak bugün gücünü yitirme noktasına gelen ve ülkenin ekonomisini de olumsuz yönde etkileyen bu çarpıklığın kaynağında hükümetlerin milli bir tarım politikası belirlememelerinin yattığı savunuluyor...
Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal'in "Köylü efendimizdir" buyruğu, ne yazık ki siyasi kadroların hışmına uğramış bulunuyor... Tarımdan uzaklaşıp sanayie yönelmenin de çıkmazı çözmeye yetmediği gözleniyor... Ağır sanayi yerine tüketime dönük sanayiin geliştirilmesi, tarıma dayalı sanayiin ihmal edilmesinin Türk ekonomisini içinden çıkılamaz bir kargaşaya soktuğuna inanılıyor... İktidarlar hala sanayi mi, tarım mı ikilemi içinde bocalayıp duruyorlar... Sanayi dedikleri "montaj sanayii" başta ABD olmak üzere Avrupa ve Japonya pazarlarına bağımlı olarak sürdürülüp gidiyor... Ekonomideki ufak sarsıntılar döviz darboğazı ya da bir ambargo karşısında böbürlenilen sanayi zaman geçmeden durma noktasına geliyor... "Fabrika yapan fabrikalar yapacağız" sloganı ile yönetime talip olanların memleketi bugün ne hale getirdikleri açık ve seçik görülüyor...
* * *
PLANSIZ, programsız gidiş Türkiye'nin geleceğini tehdit ediyor... 1970'lerden bu yana yalnızca Bahri Dağdaş'ın Tarım Bakanlığı döneminde altın çağını yaşayan tarım politikasının ne yazık ki daha sonra gelenler tarafından sürdürülmediği ve terkedildiği gözleniyor...
Anadolu ve Trakya çiftçileri fedyat ediyorlar, sıkıntılarının giderilmesi için avaz avaz bağırıyorlar... Fakat ülkeyi yönetenler çiftçilerin bu haklı taleplerine karşı kulaklarını tıkıyorlar, gözlerini kapıyorlar... Krediler, teşvikler belirli odaklarda yoğunlaşıyor, gerçek çiftçiler sözü edilen kaynaklardan bir türlü nasiplenemiyorlar... Tarım arazilerinin holdinglere, yapı kooperatiflerine satışları işte böyle bir aşama sonrası gerçekleşiyor ve büyük şehirlere göçlerin de nedenleri bunun ardından çığ gibi büyüyor... Ziraat Odaları Birliği denilen bir ucube kuruluş da çiftçilerden aidat toplayarak olan bitenleri seyretmekle yetiniyor... Yunanistan'da çiftçilerin yönetime karşı patlamalarının, Türk yöneticileri uyarıp uyarmayacakları merakla bekleniyor...
* * *
1996 - 1997 zeytin mahsulünün doruğa ulaştığı bir dönem yaşanıyor... Buna karşılık, Yunanistan, İtalya ve İspanya zeytincilikte "YOK" yıllarını sürdürüyorlar... Ege'de zeytinler ağaç dallarını zorluyor... Ama yine de üretici buna sevinemiyor. Türkiye kuraklıktan dolayı ilk kez 10- 15 yıl sonra azami zeytin verimine ulaşmış bulunuyor... Zeytinyağında ABD ve Avrupa pazarlarında sözsahibi olmamız gerektiği bir devrede devletin sahipsizliği zeytin üreticisini yine perişan etme aşamasına getiriyor... Üretici fazla bir şey de istemiyor...
Burhaniyeli Yakup Altan "öncelikle dökme zeytinyağına ihraç olanağı verilmeli ve üretimin önü açılmalıdır... Zira üretici ağacındaki zeytinini değerlendirebildiği taktirde toplamasını yapabilecektir" diyor...
Devletin destekleme alımlarına da girmesini öneren Altan, sonucu şöyle açıklıyor:
"Bu taleplere eğilinmediği taktirde üretici 10 - 15 yılda bir defa yakaladığı imkanı da kartelleşmiş olan 3 - 5 ihracatçı şirkete kaptırmış olacaktır..."

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler