Futbolda tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşıyor Beşiktaş. Kara Kartal, 14. şampiyonluğunu kazanarak taraftarlarını unutamayacakları sevince boğdu.
2009’dan bu yana süren şampiyonluk hasretini bitiren Beşiktaş, belki de en güzel ve anlamlı şampiyonluklarından birine ulaştı.
Aynı zamanda öğretmen olan Şenol Hoca’nın liderliğinde sezona giren Beşiktaşlı futbolcular, büyük emek ve alın teri sonrasında elde ettikleri şampiyonlukla Vodafone Arena’nın açılışını taçlandırdı. Dünyanın en güzel ve görkemli statları arasında yer alan Vodafone Arena, belleklerde 14. şampiyonlukla yer alacak hep.
Elbette, hiçbir başarı çalışmadan, kovalamadan, emek sarf etmeden kazanılmıyor. Doğanın kanunu böyle. Siyah beyazlılar da bir yıl boyunca Ümraniye’de futbolcusuyla, teknik heyetiyle, malzeme-cisiyle, aşçısıyla, tesis personeliyle ve elbette yöneticisiyle büyük emek sarf etti.
Biliç’in gidişiyle birlikte Başkan Fikret Orman’ın teklifini geri çevirmeyip siyah beyaz eşofmanları giyen Şenol Güneş, “O sene, bu sene” deyip kolları sıvadı. 1987’de Beşiktaş’ın kendi jübilesinde gösterdiği vefaya yıllar sonra karşılık verme fırsatını yakalayan Güneş, işte bu yüzdendir ki; şampiyonluğun ertesi günü efsane Başkan Süleyman Seba’nın kabrine giderek teşekkür etti.
‘Bebeler’ rüştünü ispatladı
Güneş, kendisinden önceki dönemlerde çalışan Samet Aybaba ve Slaven Biliç’in yarattığı kadroya “küçük dokunuşlar” yaparak 2016’ın takımını yaratmayı başardı. Bu nedenle, “Süper Mario” Gomez, Güneş’i Almanların efsanesi “Jupp Heynckes”e benzetir.
Futbolda son dört yılda 3 kez kıl payı kaybeden “bebeler”; Atiba, Gomez, Q17, Sosa’nın desteğiyle kendilerinden daha “tecrübeli” olan rakipleri tek tek saf dışı ederek şampiyonluk ipini göğüslediler.
Tabii ki yönetim de desteğini hiç esirgemedi Güneş’ten. Ümraniye’nin anahtarını teslim ettiler hocaya. İstediği transferleri yapan Güneş, rakiplerinin “bebe” diye dudak büktüğü futbolcuları, tecrübelilerle kaynaştırıp, yıldızlarını parlattı. İsim isim saymaya gerek yok, spor camiası parlayan yıldızları biliyor. Geçmişte “bebelere” dudak bükenler, şimdilerde bu futbolcuları kapmak için bekliyorlar.
Orman başta tüm yönetim, bir yandan Beşiktaşlıların mabedi Vodafone Arena’nın inşaatını yetiştirmeye çalışırken, diğer yandan da hem rakiplerin masabaşı oyunlarına karşı taktik geliştirdiler, hem de takımla “gönül birliği” yaptılar.
Vodafone Arena gerçeği
Burada, Vodafone Arena için bir parantez açalım.
Sadece Beşiktaşlıların değil, diğer takımların taraftarlarını da etkileyecek güzellikte bir stadyum oldu. Ben de köşe bucak gezdim. Vodafone Arena’ya gelen misafir takımların işi gerçekten zor. Televizyonlardan hissedilemeyen müthiş bir seyirci baskısı var. Topa vurmak yerine tribünlere bakan oyuncular gördük Arena’da oynanan iki maçta. Misafir futbolcular, baskı nedeniyle korner köşesinde bile zor anlar yaşıyor. Böylesine yoğun baskı var misafirlerin üzerinde.
Ancak, Osmanlıspor maçında görüldü ki; stadın kapasitesinin üzerinde seyirci vardı! Merdivenler, tribün boşlukları tamamen doluydu. Yani, biletsiz / bedavacı seyirciler girmişti. Bu durum kulübün aleyhine oluyor. Dünyanın en iyi teknolojisi olmasına karşın koltuk başına 1.5 insanın var olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu kaçak girişlerin önlenmesi için kulüp yönetimi harekete geçmeli, kapılarda görev yapan resmi ve özel tüm güvenlik görevlilerine dikkat etmelidir.
Aksi halde, ileride baş ağrıtacak sonuçlar yaşanması kaçınılmaz olacak.
Taraftar 10 numara
Gelelim madalyonun diğer yüzüne..
Taraftar bu yıl beklediği şampi-yonluğa mabedinde ulaştı. Göz kamaştıran tribün desteğiyle takımı ateşleyen Beşiktaşlı taraftar, yuvasız kuşlar misali takımla birlikte şehir şehir dolaştı, takımla nefes aldı. Karda, yağmurda, çamurda takımının yanında oldu.
Üç yıl süren evsizlik sonrasında Vodafone Arena’ya kavuşan siyah beyaza gönül verenlerin maceraları satırlara sığmaz.
Sezon boyunca hakemin son düdüğünden bu yana kadar devam eden maçların heyecanını televizyon başında yaşayanların sayısı hiç de azımsanacak kadar değil. Tribünde yaşayamadıkları heyecanları beyaz camın karşısında yaşayanlar, kimi zaman tansiyon hastası oldu, kalp çarpıntıları yükseldi. Kimi zaman nefes alamaz hale geldiler. Ülseri azanlar, karın ağrısı çekenler çokça idi.
Totemler yapıldı. Gözler kapatıldı, dualar edildi. Hepsi, Beşiktaş’ın şampiyonluğu içindi.
Altı yılın sonunda “stadyum” ve “şampiyonlukla” çifte mutluluk yaşıyor Beşiktaş camiası.
Transfer tüyoları
Başkan Orman, yeni sezon için kadroda bazı küçük düzenlemelerin yapılacağından söz ediyor.
Birkaç küçük “tüyo”yu verelim.
Stattan gelecek olan büyük gelirin yanı sıra, kulübün ana sponsorunun, onaylanması halinde şu anda boşa çıkan bir dünya devini getirme sözü verdiğini duyuyoruz. Şenol Hoca’dan görüş istendi. Bu arada yönetici Erdal Torunoğulları, çok ünlü Kuzey Afrika kökenli bir oyuncuyla anlaştı, sözleşme imzalandı. Ancak, Gomez’le devam eden görüşme süreci bekleniyor. Küçük pürüzün çözülmesi halinde bu futbolcu açıklanacak.
Yönetim, bir de basketbol şubesini ele almalı. İyi bir takım kurup iki yıldır devam eden kan kaybını durdurmalı.
Sonuçta, “O sene, bu sene” sloganı, “Bu sene, her sene” diyerek daha ileriye taşınmalı.