Tolga Şardan

Tolga Şardan

tsardan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

2008-2013 arasında ülke genelindeki yasadışı telefon dinlemelerine yönelik birbiri ardına soruşturma başlatan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, geçen hafta yeni bir iddianameyi tamamladı.
Cumhuriyet Savcısı Tekin Küçük’ün imzasını taşıyan yeni iddianamede, iddiaların yanısıra çok önemli bir analiz raporu yer aldı.
Savcılığın talebi doğrultusunda, şimdiye kadar tespit edilen yasadışı telefon dinleme olaylarının analizini yapan Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi (KOM) ciddi tespitlerde bulundu.
KOM Dairesi’nin raporunu özetleyerek ve yorumsuz olarak aktarıyorum:
- Mağdur veya müştekilerin genel itibariyle toplumda ekonomik, sosyal, bürokratik veya siyasal yönden önem arz eden konuma sahip oldukları ön plana çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle, usulsüz dinleme mağduru kişilerin önemli kısmının devlet ve toplum yapısı içerisinde, doğrudan veya dolaylı olarak karar alma yetkisine haiz, fikir ve düşünceleri ile toplumu yönlendirebilme kapasitesine sahip oldukları görülmektedir.
- Usulsüz dinlemelerin toplumu yönlendirmek ve ülke yönetimini ele geçirmek amacıyla yapıldığı değerlendirilmektedir. Nitekim toplumda önemli rollere haiz bu kişilerin özel hayatlarına ilişkin bir kısım verilerin de o kişiler üzerinde tehdit unsuru olarak kullanılması suretiyle, o kişilerin sahip oldukları yetkilerin örgüt lehine kullanılmasının amaçlandığı görülmektedir.
Arşivlenen ses kayıtları
- FETÖ/PDY’ye finansal destek sağlamayan (himmet) iş çevrelerinin, usulsüz dinlemelerle elde edilen bilgilerle tehdit edilerek örgüte finansal destek sağlamak zorunda bırakıldı. Soruşturmalar analiz edildiğinde, örgütün usulsüz dinlemelerden elde edilen veriler ile iş hayatında veya bürokratik yapı içerisindeki karar verme mekanizmalarında yer alan şahısların tehdit edilerek örgüte finansal destek sağlandığı, kamu kurumlarına sızıldığı, devletin kurumları ile birlikte ele geçirilmeye çalışıldığı görülmektedir.
- Hukuka aykırı dinlemeler esnasında suçla ilgisi bulunmayan, kişilerin özel yaşantılarına dair (cinsel tercih, evlilik dışı ilişki, finansal konular vs.) seslerinde kayıt altına alınıp arşivlenmiştir.
- Yurtdışındaki faaliyetlerine destek sağlamak amacıyla yabancı istihbarat servislerinin ilgisini çekecek bilgilere ulaşmayı amaçladığı belirtilmektedir.
- Bilimsel ve teknolojik hizmet veren TÜBİTAK, Aselsan gibi kuruluşların yönetici ve çalışanlarının dinlenmesi sayesinde gelişmekte olan savunma sanayisine ilişkin yüksek maliyetli ihalelerin örgütle bağlantılı şirketlere kazandırılması ve uluslararası çıkar çevrelerinin beklentilerinin karşılanması amaçlandı.
- EPDK ve BDDK gibi ekonomik özerk kurumlara yönelik yapılan dinlemelerin hükümetin ekonomik politikaları üzerinde söz sahibi olmak, rant elde etmek gerektiğinde elde edilen bilgileri siyasi iktidarı yıpratmak gayesi ile gerçekleştirildi.
Yasadışı dinlemenin merkezi İDB
- Özellikle merkez medyada örgüt menfaatleri ile çakışan yayınların engellenmesi ve meşruiyet sorunu yaratacak algının önüne geçilebilmesi için medya patronları, gazete yöneticileri, köşe yazarları ve medya şirketlerinin santrallerine yönelik dinleme faaliyeti yürütüldü.
- Şüphelilerin sistematik olarak, müştekilerin özel hayatlarının ve haberleşmelerinin gizliliğini ihlal ettikleri, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydederek, müştekilerin herkes tarafından bilinmeyen gizli ve özel bilgilerine ulaşarak örgüt çıkarları doğrultusunda kullandıkları görüldü.
- Örgütün hedefi, sadece hükümet değil devletin bütünü oldu. Kimi zaman MİT Müsteşarı’nı dinleyerek devletin gizli sırlarına vakıf olundu, kimi zaman da yüksek yargı mensupları dinlenerek yargısal alandaki devletin faaliyetler takip edildi. Askerlere operasyon yapılarak askeri terfi sistemine müdahale edildi. Siyasi parti santralleri dinlenerek partilerin sırlarına vakıf olundu.
- İstihbarat Daire Başkanlığı’nin, suç örgütünün genel merkezi olduğu yapılan denetlemelerin sonucunda ortaya çıktı. İstihbarat Dairesi Başkanlığı tarafından, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün, yasadışı faaliyetleri görmezden gelindi. “Her şeyin usulüne uygun yürüdüğü” konusunda rapor tanzim edildi.
Kökü derinlerdeki yapı
- Örgütün kökünün çok daha derinlerde olduğu, bu konu ile ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 1990-2000’li yıllarda raporlar tanzim edildiği, yapılanmanın devletin ilgili birimlerince zamanında tespit edildiği, bu tespitlerden sonra örgüt hakkında herhangi bir rapor, bilgi, belge tanzimi bulunmadığı, bu dönemin günümüze kadar karanlıkta kaldığı görüldü.
- Örgütün İstanbul ayağının özellikle 2007’de amaçlanan suçları işlemek için şekillendiği, şüpheli Ali Fuat Yılmazer, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne Şube Müdürü olarak atanmasından sonra üst düzey istihbarat görevlilerini İstihbarata Karşı Koyma (İKK) kapsamında gerçeğe aykırı raporlarla İstihbarat Şube Müdürlüğü emrinden çıkarıp kendine uygun kadrolaşma tesis etti.
Özel kurulan birim: İKK
- İstihbarat Şubesi içinde kendi görev alanının dışında telefon dinleme faaliyetlerinde bulunan İstihbarata Karşı Koyma (İKK) Bürosu yöneticilerce ‘özel olarak’ oluşturuldu. Yapılan kanunsuzluklara itiraz edenler, hemen Şube/Büro’dan uzaklaştırıldı.
- İKK faaliyetleri adı altında birçok önleme dinlemesinin gerçekleştirildiği, aslında dinleme nedenlerinin İKK kapsamında dinlemeyi gerektirecek katalog suçlarından olmadığı, bu yüzden suç örgütleri hakkındaki isnatlara katılarak, sahtecilik yöntemleriyle kararların alındığı, böylece mağdur profillerinin açıklandığı bölümde ayrıntılı olarak sayıldığı üzere muhtelif rütbedeki Emniyet görevlileri, gazeteciler, siyasiler, bürokratlar, akademisyenler ve diğer görevlilerin dinlendiği anlaşıldı.
- Özellikle “Türk İntikam Birliği Teşkilatı (TİBT)” örgütüne bağlı olarak şahısların telefonlarının dinlenmesine dayanak teşkil eden raporların, toplu halde tüm telefonları dinlenenler bakımından incelendiğinde her raporun gerekçelerinin aynı ve soyut olduğu görüldü.