17.06.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yalçın Doğan
Mutlaka top sesleri şart değil!.. Ama, özellikle top sesleri arasında, yani savaşta aşk bambaşka!.. Yoksa, savaş ve aşk üzerine yazılan onca roman, çevrilen onca film neden bu kadar ilgi görsün!..
Savaşları anlatan yüzlerce filmin içinde mutlaka bir aşk öyküsü özel bir yer alıyor. Hatta, bu tür filmlerde zaman zaman savaştan kopuyorsunuz, aşkı izlemek daha çekici. İnsan yönünüz orada kendini yeniden üretiyor. Sadece binlerce kişinin boş yere öldürülmesinden duyulan tiksinti, sadece savaşa inanmadığınız halde savaşmak zorunda kalmak değil, insanın birey olarak kendini en üstün gördüğü yer, duygularının ön plana çıktığı alan, aşk olduğu için.
Ne yeri var, ne yurdu, ne ırkı, ne zamanı, ne yaşı... Ama, bunların içinde en çarpıcı olanı, kuşkusuz savaştaki aşk. Top seslerine karışan duygular. Patlayan bombalar arasında, karşıdaki düşmanı değil de, bir sonraki buluşmada nasıl davranacağınızı düşlediğiniz an. Onun için yaşamaya çok daha fazla asıldığınız, ölüme inat yaşamaya ant içtiğiniz saniyeler.
Bir anda tutulduğunuz sevgili, ama birlikte ölüme atladığınız kişi, ama işgal ettiğiniz topraklardaki bir düşman!.. Hiç farketmiyor. Duygularınız bir kez zincirlerinden boşanmış artık. Sınır tanımıyor, düşman tanımıyor.
Dram da zaten orada başlıyor. Hele de düşmana aşık olmak!.. Bundan daha beter bir durum tasavvur etmek güç. Sizin ırkınızın, sizin ulusunuzun eline geçirse, param parça edeceği bir düşmanı koynuna almak...
Son örnek Kosova'dan... Gerçi, burada düşmanla bir aşk söz konusu değil. Ama, top ve tüfek sesleri arasında yeşeren bir aşk... Dünya şimdi bu aşkı konuşuyor. Herkes bu kadınla erkeğin fotoğraflarına merakla bakıyor. Kosova'daki siyasal gelişmelerden çok daha sürükleyici.
NATO birlikleri, Kosova Kurtuluş Ordusu, uçaklar, tanklar, Birleşmiş Milletler kararları, küfür gibi!..
Kosovalı güzel Alma 24, sevgilisi İngiliz Cobb Smith 42 yaşında. Ne yaş farkı, ne din, ne ulus farkı, ne de onların karşılaşmasına neden olan onca kurum, kavram ve de geriye kalan ne varsa, hiç fark etmiyor. Onlar birbirlerine aşık. Güzel olan, birbirini öldürmeye ant içmiş o kadar askerin, bu çifti gördüğünde, iç çekerek, onları saygı ve hayranlıkla izlemesi. Kendilerini o aşkla özdeş kılması. Aşk bu!..
İnsan, her şeye rağmen, bir yerde insanlığını unutmuyor!.. Öldürürken bile, aşka imrenerek bakıyor. Daha da tutkulu olanı, top sesleri arasında aşkı bulabiliyor. Alma selam sana, selam sana Cobb Smith!..
Yazara E-Posta: ydogan@milliyet.com.tr