Haberin Devamı



     Huni gibi bir şey düşünün. 80 kilo civarında bir insanı bu huninin geniş ağzından itiyorsunuz, öteki taraftan, atıyorum 18 litre petrol, 3 litre benzin, 3 litre mineral ve 50 litre su elde ediyorsunuz.
Changing World Technologies diye bir şey var, neyse işte bu "şey", Philadelphia’da böyle bir alet geliştirmiş. Huniden biraz daha karmaşık elbette ama prensipte aynı. Ve tabii -şimdilik!- insan değil, hindilerin yenmeyen bölümlerini kullanıyorlar petrol elde etmek için. Ama alet sınır tanımıyor. İnsan dışkısından otomobil lastiğine, tıbbi atıktan bilgisayara her şeyi yiyerek karşılığında petrol, su ve mineral çıkarabiliyor.
Evet, bana da şaka gibi geldi. Canınız çekerse "www.changingworldtech.comöda detaylı İngilizce bilgi bulabilir ya da "www.hafif.orgödaki Türkçe özete göz atabilirsiniz.
Haber doğru ya da değil, beni asıl "psycho"nun ahkamları eğlendirdi:
•   Ya abi, komşumuz Cemal amcadan bi benzin çıktı, hem 95 oktan hem kurşunsuz. Asil adamdı zaten be.
•   Bizim hıyar Mahmut benim karbüratörü tıkadı. Pislik herif! Bilseydim gazyağı yaptırırdım şerefsizden.
•   ... ve cenazemden sonra verilmek üzere karıma 3 litre süper benzin, çocuklarıma eşit olarak paylaşmaları şartıyla 2 litre fuel-oil, bakkal Hüseyin’e borcumuzu karşılamak üzere 2 kilo zift bırakıyorum.
•   Ölülerinizi Türk Hava Kurumuna bağışlayın, "Yolu olmayan köylere asfalt yapalım" kampanyasına katkıda bulunun.
•   Abi benzin bitiyo galiba... Ne bakıyon ki bana öyle?
•   ... yakalanan sanığın, karısını öldürdükten sonra arabasına doldurarak sürekli tur attığı ve böylece cesedi ortadan kaldırmaya çalıştığı anlaşıldı.
•   ABD Başkanı Bush, Irak’tan sonra Çin’in ve Hindistan’ın da acilen özgürleşmeye ihtiyacı olduğunu açıkladı.

"Tarkan’ın ilk patladığı zamanlar. Telefon bütün gün çalıyor. Tarkan tuvalette. Kızın biri ‘Tarkan’la görüşebilir miyim?’ dedi. Ben de ‘Tarkan bey kakalarını yapıyor’ dedim. ‘O öyle şey yapmaz’ dedi bana." (Tarkan’ın eski sevgilisi olduğu iddia edilen Alpay Aydın) Bu arada fotoğrafı gördünüz, di mi? Nouma pozu...

Ceyda Düvenci, Memet Ali Alabora ile günde iki kez telefonda konuştuklarını ama henüz ilişkilerine bir ad koymadıklarını söyledi.
Bilmem, biliyor musunuz; 13-14 yaşındaki çocuklar anne-babaları kıllanmasın, bir de çok para yazmasın diye telefonla şifreli iletişiyorlar. Bir kez çaldırıp kapatınca "Seni hatırladım", iki kez çaldırıp kapatınca "Senden hoşlanıyorum", üç kez çaldırınca "Seni seviyorum", dört kez çaldırınca "Yetti be, açsana şu mereti artık, bi şey diycez herhalde" demek.
Düvenci-Alabora ilişkisine minik bir katkım olsun diye... Böyle işte.

Bir süredir alışkanlık haline geldi. Şarkıcı, türkücü, oyuncu, manken vesaire diyelim bir talk -show’a katılıyor, sunucu soru soracak ya girizgah yapıyor: "Sen şöyle şöyle demişsin." Daha cümle bitmeden atlıyor ünlü kişi: "Ben öyle demedim."
Magazin basını sütten çıkmış ak kaşık değil ama bu ünlüler de pek öyle "ağzı var dili yok" sayılmazlar. Çoğu uzanan her mikrofona, kayıt cihazına konuşuyor; hele gaza geldiler mi iyice atıp tutuyorlar.
Sonrası kolay nasılsa. "Ay ben böyle bir şey demedim."
Geçenlerde ne oldu peki? "Zaga"da Okan Bayülgen, Rober Hatemo’ya "Sen şöyle demişsin" dedi. Hatemo zıpladı: "Demedim."
Demişsindir, yok abi valla dememişimdir derken Bayülgen açıklamak zorunda kaldı: "Fakat nasıl olur? Biz bu cümleyi senin basın bülteninden aldık."
Budur yani. Adam kendi tanıtım metnini yalanlıyor!