Haberin Devamı


Deneyelim, olmadı yanılırız. Durum budur. Sanki tişört alıyoruz pazardan tanesi 500 bine. Ucuz yani. Bir yıkamada rengi atsa da, orası burası sarksa da bir şey olmaz. Bir paket sigara parası bile değil, sarsmaz bütçeyi. Hevesimizi almış oluruz bari.
Böyle yani. Bir seçime daha böyle gidiyor Türkiye. Ben kendimi bildim bileli böyle gidiliyor seçimlere. Sanki deneyip yanılmanın bir bedeli yokmuş gibi yapılıyor. Bedel her seferinde biraz daha ağırlaşırken üstelik... Daha benim boyum kaç, benim kilom kaç, daha benim yaşım kaç? Ama işte Milliyet TIR’ı ile dolaşırken bir nevi "ben bu filmi görmüştüm" hali hasıl oluyor bende bile. Daha iki seçim önce SHP’yi deneyip yanıldığına kanaat getirenler geçen seçimde de DSP’yi denememişler miydi? Şimdi sol oylar sil baştan yine CHP’yi deneyecek gibi görünüyor. Hafıza kaybı mı desem, tarih tekerrürden ibarettir mi desem; ne desem olur yani, öyle bir durum.
Ya yılların Erbakan’ına denenmemiş diye oy verenler? Şimdi de Tayyip Erdoğan’ı deneyecek büyük bölümü. Kars’ta yılların HADEP’lisi "Tayyip Erdoğan karın ille de başörtüsü taksın derse, mücadele ederim. Başörtüsüyle mücadele etmek açlıkla mücadele etmekten daha kolaydır" dedi. Sanki Tayyip Erdoğan kucağında öbek öbek iş fırsatlarıyla yürüyor iktidara. Ya hem açlıkla hem başörtüsüyle mücadele etmek zorunda kalırsa bu ülke? Böyledir demiyorum ama ya böyleyse? "Bakalım deneyeceğiz. Yanılırsak mücadele edeceğiz" demekle oy verilir mi bir partiye? Yazık değil mi geçip giden senelere? En azından bir sorulmaz mı "Tayyip bey nedir sizin partinizin programı?" diye.
Hem bir HADEP’li nasıl olur da gider AKP’ye oy verir? Niye daha önce HADEP’e oy vermiştir peki? Bu iki partinin tek ortak özelliği ikisinin de parti olması. Bir de Ecevit’in onları "tehlikeli" bulması...
Geçenlerde Melih Aşık yazdı. "Hah budur" dedim ben de. Fıkra şöyle: Nasrettin Hoca karanlıkta kalmış, karısına "Mum nerede?" diye sormuş. "Sağdaki konsolun üstünde" diye
cevap vermiş karısı. Hoca sinirlenmiş: "Bu karanlıkta ben sağımı solumu nasıl bulayım?"
TIR manzaraları da işte böyle.
Öyle bir karanlık basmış ki memleketin üzerine, kimse sağını solunu bulamaz olmuş. Geçen seçimde MHP’ye oy veren, şimdi CHP diyor. AKP ile Yeni Türkiye arasında kararsız kalanlar çıkıyor. Gidecek oy vermeye, o günkü ruh haline göre basacak birine. Hangisine? AKP nere, MHP nere, CHP nere... Sanki işaret parmağını ağzına götürmüş, "Oooo" diyorlar. Sandık başında da sayacaklar: "Portakalı soydum, baş ucuma koydum. Ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum." Kime kısmetse ona gidecek oy belli ki. Oyun gibi...
Türkiye kaç seçimdir eski yüzlerle "yeni yüzler" şarkısı terennüm ediyor. Politikacılar rimel çekip, allık sürüp "Ben en yeniyim. Bir de beni deneyin" diye meydanlara dökülüyor adeta. Böylesi yeni bir şeyler söylemekten daha kolay zira. Oturup düşünmek, yeni fikirler geliştirmek filan gerekmiyor. Olan Türkiye’ye oluyor. İki senede bir yüzü değişiyor, yorgan aynı kalıyor. Ve galiba asıl yorgan kokuyor.