26.02.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
Umur Talu
CUMHURBAŞKANI'NIN "1 dakika karanlık" eylemini, "Muz yer gibi, muz niyetine yapıyorlar bu işi" diyerek "Herkes bir ufunetini dağıtıyor" şeklinde tanımlamasına dikkat ettiniz mi?
Bir gariplik var sanki.
Dil uzmanı değilim. Hele, "eski" denilen kelimeleri, (artık daha bir yerli yerine oturduğundan mı, daha haşmetli göründüğünden mi, yoksa biraz daha az anlaşılır kılmak için mi) sık kullanan Demirel'le aşık atamam herhalde.
Diyor ki, "Herkes bir ufunetini dağıtıyor"... (Tabii tam böyle demişse ya da gazete tastamam aktarmışsa)
Bildiğim kadarıyla "ufunet" biraz "pis bir şey"di. Biraz demek de az gelir üstelik.
Açtım sözlüğü, "U"yu buldum, sonra da "ufuk"la "ufunetlenmek" arasında "ufunet" göz kırptı.
Ufunet: Pis koku; irin, cerahat.
Bir başka sözlükte "ufukötesi"nden hemen sonra yine o vardı.
Ufunet: Çürüme, kokuşmadan doğan kötü koku. İltihap, irin. Yaranın iltihaplanıp kötü koku yayması.
Şimdi başa saralım:
"Herkes bir ufunetini dağıtıyor."
Saygısızlık etmeyeyim ama, vallahi sözlüklere göre, hoppala!
Bu eyleme katılanlar engin hoşgörüyle, aşırı alınganlık göstermeyip "muz niyetine" lafıyla elbette "maymun"un filan kastedilmediğinden emin olsalar bile, şu "ufunet" hiç uymamış!
Siz söyleyin lütfen:
"Herkes bir pis kokusunu dağıtıyor" ya da "Herkes bir çürümesini dağıtıyor" veya "Herkes bir irinini dağıtıyor" desek, uyar mı?
"1 dakikalık halk"ın derdi, memleketi saran "ufunet"in dağıtılması.
Devletin zirvesinden bu eyleme anlayışla bakan cümlenin tercümesi ise, "herkesin ufuneti kendine" gibi bir şey.
Tabii ki bu "neye niyet, neye kısmet" didiklemesinden amacım, Cumhurbaşkanı'nın, eğer varsa, bir ifade yanlışını yakalayıp üstünde tepinmek değil.
"Ufunet"i ne maksatla kullanmış olursa olsun, Cumhurbaşkanı'nın, anlayışla karşılanmasını tavsiye ettiği bu eylemi, bir "deşarj" vasıtası görmesinden şüpheleniyorum.
İlle "pislik deşarjı" olması şart değil. Öfkenin, gerilimin deşarjı belki.
Hani bir zamanlar futbol seyircileri, "hasta taraftarlar" için çokça yapılan, onları anlayışla karşılarken aslında biraz da küçümseyen "deşarj oluyorlar işte" teşhisi gibi.
Benim anladığım doğruysa, bu eylemin amacı, tam tersine, "şarj olmak"! O 1 dakikalık akım sayesinde duyarlı toplum olabilmek, toplumsal bir talep oluşturabilmek.
"Deşarj" edilmesi istenen bir şeyler varsa, onlar da, Cumhurbaşkanı'nın ister istemez en yüksek temsilcisi olduğu bu devletteki, bu düzendeki "pislikler."
Cumhurbaşkanı, eyleme hoşgörüsünü "Buna kimsenin bir şey dediği yok" ifadesiyle de güçlendirmiş.
Mesele de zaten o. Buna birileri bir şeyler demeli. (Tabii Erbakan'ın, Kazan'ın dediği, Gölhan'ın sonradan yalanladığı türden değil!) Kimi utanmalı, kimi sorumluluğunu bilmeli, kimi de yargılanmalı, tasfiye edilmeli.
"1 dakika"nın sorunu "eyi muz" değil ki. "Eyi demokrasi, eyi hukuk devleti, eyi insan hakları."
"Pis koku" diyerek sözde iğrençlik atfettiğimiz, aslında "ufunet" olarak adlandırmanın pek hafif kaldığı şeylere bakın: Suikastlar, cinayetler, sistemli işkence, soygunlar, uyuşturucu... Binlerce "faili meçhul".
Bu kadar "ufunet" üç, beş kişilik çeteye sığar mı hiç?
"Ufunet"in kaynağı da yatağı da çok daha "böyük" olmalı ama "devlet böyükleri"nden biraz olsun alınan bile kimse yok.
. . .
Sözlükte "ufunet"i örnek bir cümleyle de göstermişlerdi... Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan bir alıntıyla:
"Kokladığım bu havada devrin ufunetini hissediyorum."
Kaç devir Yakup Kadri, bir bilsen kaç devir!
Sizin "ufunet" bizim "ufunet"e hafif gelir!
Bugün buralarda olabilseydin... Bir de bunu koklayabilseydin.