Uğur İşven

Uğur İşven

ugur.isven@dogangazetecilik.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’de her seçim farklı bir atmosferde yapılıyor; farklı dinamikler sonuçlar üzerinde etkili oluyor.
Bu durum yine değişmedi.
AK Parti’nin İzmir’de uyguladığı seçim stratejisi başarılı olmuştur.
İki bakanı, iki bölgenin başına koymakla temellendirilen strateji, propaganda döneminde tuğla üstüne tuğla koyarak yükseltildi. Bu başarıda iki bakanın kişisel ağırlıklarının büyük rolü oldu.
AK Parti’nin lokomotifi Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay oldu. Seçimi adeta sırtlayıp götürdüler.
Bunun yanı sıra, seçimde en kritik illerde görevlendirilen Fatih Belediyesi Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Turunç ve ekibinin de rolünün büyük olduğunu söylemek lazım.
Bundan önceki seçimlerde bürokratik ve hantal bir yapıda seçim çalışması yapan, seçmene dokunmayı ancak hanım partililer aracılığıyla yapabilen AK Parti, seçmene “dokunmayı” başardı.
Turunç, “CHP’li seçmenin ayağına da gittik. Önceden bizi yanlarına yaklaştırmayan, broşürümüzü bile almayanlar bize çay, yemek ısmarladı, ‘sizi yanlış tanımışız’ dedi” sözleriyle İzmir’de gerçekleştirdikleri değişimi anlattı.
Kısacası, AK Parti seçim sürecinde büyük bir emek harcadı ve karşılığını aldı.
Laf olsun, zaman dolsun
CHP ise tam tersi bir tavırdaydı.
Partinin bütün dinamikleri, sahaya sürülemedi.
Seçim çalışmaları çok dar bir ekiple yürütüldü.
Listede kendini garanti gören adayların büyük bölümünün bende bıraktığı izlenim “laf olsun diye çalışıyoruz işte” havasıydı. Bu durumda; elde edilen sonuca şaşmamak gerek.
CHP 5-6 puanlık oy artışı elde ettiyse, kimse bunu sahiplenmeye, başarı hanesine de yazmaya kalkmasın.
Bu artış, ortalıkta kalmış, nereye gideceğini bilemeyen oyların bir bölümüdür.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu oyları çekmede payı olmuştur ama yerelde yapılan çalışmların en ufak katkısı olduğunu düşünmüyorum.
Bağımsızlara gelince...
İkinci Bölge’de Doğu Perinçek‘in seçilmesinin iyi olacağının düşünmüştüm.
AK Parti’nin bu kadar güçlendiği ortamda Meclis’te bir denge unsuru olacaktı.
Ancak şansı yok gibi bir şeydi. 20-25 bin oy alacağını tahmin etmiştim; o kadar dahi alamadı; 15 binlerde kaldı.
Seçim bu kadar AK Parti-CHP gerginliği ortamında geçmese, özellikle Karşıyakalı seçmenden çok daha fazla oy alabilirdi diye düşünüyorum.
Birinci Bölge’de BDP destekli ithal aday Mehmet Tanhan için çok iddialı konuşanlar vardı. Nusaybin Belediye Başkanlığı’ndan İzmir adaylığına transfer edilen Tanhan’ın seçileceği garanti gibi söyleniyordu.
75-80 bin oydan bahsedenler için sonuç tam bir fiyaskodur.
Bir önceki seçimlerde 35 bin civarında oy almış olan BDP destekli aday bulunuyordu. Bu kez 44 bin oy alabildi.
Özellikle CHP içinde Önder Sav yanlılarının bir iddiası vardı.
Mardinli Abdurrezzak Erten‘in aday yapılmaması yüzünden, bir önceki seçimde CHP’ye giden çok miktarda Mardinli oyu bu kez bağımsız adaya gidecekti. Böylece bağımsız aday seçilecekti.
Bu gerçekleşmedi.
Bu iddiada bulunanlar da sınıfta kaldı.
Bu demektir ki, Abdürrezzak Erten’in parti örgütü içinde yemekli toplantılar yapan dar bir ekip dışında etkisi yok.
CHP için çalıştı, oyların bağımsıza gitmesini engellediyse; ben böyle bir şey ne gördüm ne duydum.
Gören varsa beri gelsin.
Projeler yapılırsa
Sonuçları üzerinde kimsenin itiraz edemeyeceği bir seçim geride kaldı.
İstediği sonucu elde edemeyenler kabahatı orada burada aramadan önce kendilerine bakmalı; çeki düzen vermeli.
Seçimlerden İzmir’in kazançlı çıktığını düşünüyorum.
Alacak hanesinde kabarık bir “projeler” listesi var çünkü.
Şimdi hep birlikte bakacağız. AK Parti bu vaatleri yerine getiriyor mu, getirmiyor mu?
Yerine getirirse, hem İzmir kazanır hem AK Parti...
Tüp geçitler, diğer projeler birer birer yapılmaya başlanırsa, İzmir seçmeni gelecek seçimde belki de bi AK Partiliyi belediye başkanı seçer.
Yani bundan sonrası AK Parti’nin elinde...