CHP her kurultay, her seçim sonrası olduğu gibi yine toz duman.
Bir yandan Silivri’deki milletvekillerinin yasa kılıfına uydurularak içeride tutulması yüzünden çıkan gerginliği çözüme kavuşturmaya uğraşan parti yöneticileri, bir yandan da İzmir’le ilgilenmek zorunda kalıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu bir yandan “KCK tutuklularıyla, bizimkilerin hukuki durumu arasındaki fark nedir?” değerlendirmesini, diğer yandan İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır’ın hazırladığı “Kale neden yıkıldı?” raporunu okumaya çalışıyor.
Bir yandan, grup toplantısına koşuyor, diğer yandan AK Parti temsilcilerinin mekik diplomasisine zaman ayırmaya çalışıyor. Bu arada çat kapı İzmir’den çıkıp gelen İzmirli belediye başkanlarının “Yenilginin sorumlusu biz değil, bizi suçlayan İl Başkanı” serzenişlerine vakit ayırıyor.
İşi gerçekten çok zor...
Hızlandırılmış eğitim
Lider olmanın ne demek olduğunu şimdiye kadar anlamamış bile olsa, bu süreçte anlayacağı kesin.
Zaten genel başkanlığa aday olduğu günden bu yana gerçekten de “hızlandırılmış liderlik eğitimi” süreci gibi bir dönemden geçiyor. Önce referandum, sonra olağanüstü kongre, ardından yine seçim...
Dokunulmazlık krizi derken, eski liderlerin 15-20 yılda biriktirebildiği tecrübeyi 2 yılda edinecek gibi görünüyor Kılıçdaroğlu.
Bir de bunların yanında, “parti seçimde başarısız olsa da biz de yeniden çıksak meydanlara” diye fırsat kollayan parti içi muhalefetin olağanüstü kurultay toplama çabaları var. Peki CHP seçimde gerçekten başarısız mı oldu, yoksa zaten hazırda bekleyen eski Baykal-Sav ekibine bu kadarı bile yetti mi?
Daha önce de belirttim. Siyasi analiz uzmanları da benzer şeyler söyledi. Yüzde 28’lerini üzerine çıkamasa da seçimde CHP’nin oyu yüzde 5 civarında artarak yüzde 26’ya dayanmıştır. Burada mesele azalmak veya sabit kalmak yerine AK Parti oylarının da aşağı yukarı aynı oranda artmasıdır. Her ne kadar milletvekili sayısı, oy oranı artsa da rakibi olan partinin oyunun yükselmesi, CHP’nin yükselişini değersiz kılmıştır.
Peki bu manzaraya rağmen kurultay isteyenler haklı mı? Amaçlarına ulaşabilirler mi?
Kararı CHP’nin kurultay delegeleri verecek elbette. Ancak aday gösterilmeyen eski milletvekillerinin bayraktarlığını yaptığı bu hareketin çok önemli bir sorunu var:
İnandırıcılık!
Hangisi başarı?
Yüzde 19’larda olan oyu 2007 seçimlerinde 20 küsurlara taşımayı “başarı” olarak göstereren Deniz Baykal-Önder Sav ekibinin şimdi kalkıp yüzde 26 ’ya kadar çıkmış oy artışını “yetersiz” görmesi ve yönetimi “başarısız” sayması inandırıcı mı?
Üstelik partinin başında, daha iki yılını bile doldurmamış bir lider olduğunu da not edelim.
CHP örgütleri, Kılıçdaroğlu’nun parti başkanı olmasıyla birlikte hiçbir şey görmedilerse, Baykal’ın ve çevresinin ne kadar tembel olduğunu gördüler. Hem öyle bir gördüler ki, sırf bu nedenle bile Baykal’ın yeniden CHP’nin başına geçmesi söz konusu bile olamaz.
CHP’nin iktidara geldiğini görmeden bu dünyadan göçüp gitmek, onlar için sorun değilse başka tabii ki...