Yazarlar Urfa - Nemrut hattı...

Urfa - Nemrut hattı...

01.11.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Urfa - Nemrut hattı...

Urfa - Nemrut hattı...


Nilgün CERRAHOĞLU

       "Yeryüzünde bu anıtın benzeri yok" diyor Maurice L. A. Crijins: "Hiç olmazsa şu aslan heykelinin promosyonunu yapın. Astroloji, astronomiye meraklı milyonlarca insan var. Buraya akarlar..."
       Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun Urfa yöresini tanıtmak üzere davet ettiği yerli, yabancı gazeteciler; Nemrut'un tepesindeyiz.
       Sarp kayalıklar, vadiler, meşe palamutları, ardıç ağaçları, çınarlar arasında kıvrılıp giden kuş uçmaz kervan geçmez yollar; kiremit, kızıl, kahve, sarı, çömlek - sonbahar renklerinin tüm tonları; masmavi gökyüzü ve ufukta sıra dağlar üzerine düşen bulutların gölgesi herkesi hemen teslim alabilecekken; "Uluslararası Nemrut Vakfı" Başkanı Crinjins yüreği sıkışarak konuşuyor:
       "(Batı terasında Kral Antiochos ve tanrı başlarının yanıbaşındaki) heykelin üzerinde müthiş bir astroloji tarihi var. Yıldızlar ve gezegenlerin gökyüzündeki yerine göre tespit edilmiş olağanüstü bir kayıt göze çarpıyor: 14 Temmuz, M.Ö. 109. 19:30. Gün batımından hemen birkaç dakika sonra yapılmış bir antik törenin kaydı - kralın taç giyme töreninin tarihi. Dünyada eşi yok. Herhangi bir ülkede hemen korumaya alınır. Siz - sıradan bir şeymiş gibi - bu heykelle kucaklaşıyor, dokunuyor, üstüne çıkıyor, yaslanıp resim çektiriyorsunuz. Mark Antonius, Kleopatra, Kral Herod, Pompeius gelmiş geçmiş buradan. Mezar ise arkeologlar için en az Tutankamun'unki kadar değerli. Muhteşem bir insanlık mirası bu..."
       Gazetecilerin tarih takıntısı böylesine derin hassasiyetlerle bezenmiş olmasa da onlar program sıkışıklığı; zaman kıtlığı nedeniyle arzuladıkları fotoğrafları çekememekten şikayet ettiler.
       "Düşünebiliyor musunuz?" dedi örneğin sinirden gözü dönmüş bir fotoğrafçı: "Binlerce dolar harcayarak dünyanın dört yanından bizi getirdiler. ABD, Japonya, Rusya, Kanada'dan saatler süren bir uçak yolculuğuyla geldik. Neden? Fotoğraf çekmek için. Şu anda şehir içi otobüsü kadar kalabalık burası. Bakanı izleyen kalabalık kafile, ellerinde kol uzunluğunda makineli tüfeklerle dolaşan korumalar arasında şahsen ben tek bir turistik kare çekemedim. Niye buraya silahların gölgesinde geldiğimizi de anlamadım. Amaç eğer; 'Türkiye'de terör bitti. Burası güvenli bölge' demekse; bu kadar askere ne gerek var?"

Kurbanlı tanıtım...

       Turizm Bakanı Erkan Mumcu'yu bir saniye yalnız bırakmayan ANAP kafilelerinin yol boyu kestiği kurbanlar da, hayvansever Batılılar arasında şok yarattı. GAP - Kahta güzergahı üzerinde yol ortasında kesilen bir düzine koçun bıraktığı kan gölü üzerinden geçen araç lastiklerinin; asfalt üzerinde yüzlerce metrelik kanlı şerit gibi uzanan lastik izleri hiç bitmeyecekmiş gibiydi.
       "Ben" dedi bu sahneleri dehşet ve şaşkınlık içinde izleyen bir Batılı gazeteci: "Kurban kesen başka ülkelerde de bulundum. Endonezya'da bu iş için ayrılan özel yerler var. Turizm promosyonu için düzenlenen bir gezide asfalt ortasında litrelerce kan dökmenin anlamını kavrayamadım..."
       Urfa - Harran - Nemrut turuna katılan yazar, fotoğrafçı, gazeteciler; gezinin asıl maksadı olan "dış tanıtım" yerine önceliklerin; seçim konvoyu gibi bakanın peşinden ayrılmayan ANAP kafileleri için planlandığını düşündüler. İç politikaya dönük siyasi bir gösterinin parçasına dönüşmeyi beklemediklerini söylediler.
       Dut, ceviz ağaçları, selviler, çamlarla kuşatılmış Urfa'nın "Balıklı Göl"ünde cıvıl cıvıl kuş korosu ve ezanla batan güneşi; iki günlük süper hızlı gezinin unutulmaz anlarından biri olarak belleklerine kaydettiler şüphesiz. Ancak orada da deklanşöre basabilmek için; gezi fotoğrafçılarının tamı tamına 25 dakikalık zamanları olabildi. Eski şehri gezemediler, tarihi çarşıya esnafın kepenk kapandığı saatte ulaşabildiler ancak.
       Aksaklıkları hiç yadırgamayan Akdenizli gazeteciler, gezinin en mutlu mensuplarıydı. İspanyol gazeteci Manuel Charlon Urfa'nın tarihi dokusunda Granada'nın Endülüs mimarisini; "İsrail'in Urfalı Yahudilerini" yazan Yaron Avitov, Doğu Kudüs'ün baharat kokan dar sokaklarını buldu Urfa'da. İtalyan gazeteci Graziano Cappanago'nun yargısı ise hepsinden coşkulu ve mutlaktı:
       "Bu muhteşem doğa ve tarih zenginliği ile Akdeniz'de İtalya ile yarışabilecek tek ülke var: Türkiye. İlk fırsatta döneceğim!"
       DÜZELTME: Sinan Çetin'in "Film Gibi" adlı TV programı üzerinde yapılan pazar sohbeti girişinde, "gözlemci baskısı" olarak yer alan sözler "gözlemci bakışı" olacaktır.



Yazara E-Posta: nilcer@turk.net