YazarlarViagra nasıl denetlenecek?

Viagra nasıl denetlenecek?

04.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Viagra nasıl denetlenecek?

Viagra nasıl denetlenecek

HalkImIz Viagra’yı bekliyor. Hani şu cinsel isteği artıran, iktidarsızlığı gideren ünlü ilacı. Zaten daha şimdiden el altından pazarlarda, bazı eczanelerde karaborsa fiyatlardan Viagra bulmak mümkün. Sağlık Bakanlığı’nın izni ve denetimiyle eczanelerden normal (!) fiyatla almak için biraz daha beklemek gerekecek. O zaman Viagra’nın bir tableti 3 - 4 milyon liraya satılacak. Şu sırada fiyat çok daha yüksek... Bu, dışarda da böyle. Viagra, mafyanın yeni pazarlarından biri oldu. Örneğin Venezuela’da bir TIR’dan 3.5 milyon dolarlık Viagra çalındı. Boşuna değil...
Viagra konusunda yabancı basında yayımlananları bize abartılı bir magazin haberiymiş gibi aktardı medyamız. Viagra’nın nasıl bir ilaç olduğunu hiç bilmeyen, bunu sadece bir sansasyon konusu olarak gören birçok meslekdaşımız bu konuyu gazetelere, dergi ve televizyonlara taşıdı. Hâlâ da taşımaya devam ediyor.
***
İlaçlar ve Viagra konusunda hiç unutulmaması gereken iki nokta var: Her ilaç bir zehirdir. Önemli olan, bu zehrin ne ölçüde, nasıl bir denetimle, ne amaçla kullanıldığıdır. Bunu doktor, reçete yazarak belirler. Yazdığı reçeteyi eczacı uygular. İlacı hastaya reçetesine karşılık satar.
İkinci nokta şu: Viagra, cinsel isteği, bütün vücut sistem ve organlarını etkileyerek kamçılar. Kan damarlarını açarak, tansiyonu yükselterek, malûm bölgenin performansını artırarak... Ama bazı ilaçları kullananlar, kalbi yetersiz olanlar için Viagra intihar demek. Yabancı basında çıkan "Viagra’dan ölüm" haberleri, bu ilacın hatalı kullanılmasının mecburi sonucu...
Türkiye’de ilaç, leblebi çekirdek gibi ve çoğu kez reçetesiz kullanılıyor. Oysa ilacın reçeteyle satılması gerek. Sağlık Bakanlığı’nın üç değişik renkteki reçetesinden sadece ikisi için böyle bir gereklilik var, biri için adeta yok. Kırmızı reçeteyle satılan ilaçların başında morfin, kokain gibi güçlü uyuşturucular, yeşil reçeteyle satılanların başında sinir sistemini durgunlaştıran uyku ilaçları ve sakinleştiriciler gelir. OTC (İngilizce over the counter) denilen, yani tezgah üzerinden serbestçe satılan pastil, vitamin vesaireler dışında kalan bütün diğer ilaçlar beyaz reçeteyle satılır. Ama bunun denetimi yok gibi bir şey. Onun için de bu ilaçlar reçetesiz de alınabilir. Örneğin bizde en çok tüketilen antibiyotik ve ağrı kesiciler için hiç de reçete gerekmez.
***
Viagra da beyaz reçeteyle satılacak (mış).
- mış diyorum, çünkü en azından şimdilik, Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda farklı bir uygulama hazırlığı yok. Bilgisine başvurduğum Eczacılık Genel Müdürü Kemalettin Akalın, Viagra hakkında kamuoyunu bilgilendireceklerini, ilacın nasıl ve ne amaçla kullanılması gerektiğini anlatacaklarını ve eczanelere sıkı denetim getireceklerini söyledi... Gerçekleşmesi güç bir niyet.
Sağlık Bakanlığı şunun farkında mı? Viagra’yı, bir sağlık gereği olsun olmasın, malûm bölgesine düşkün milyonlarca kişi kullanmak isteyecek. Malûm bölgesi uğruna mafya fiyatları ödemeye hazır. Hatalı kullanım sonucu ölmeye bile...Yeter ki malûm bölge kalkınsın!..

Bİlgİsayar danışmanlığı yapan Probil Grup, ünlü fotoğraf sanatçımız Ara Güler’in 70. doğum yılı nedeniyle nefis bir kitap hazırladı: Üç dilde İngilizce, Almanca, Türkçe olarak Avrupa pazarına yönelik, "Ara Güler’e Saygı" albümü. Bizde de bu tür konularda ne kadar titiz ve ne kadar estetik iş çıkartılabildiğinin çok yetkin bir örneği.
Albümün 42 sayfası Ara Güler’le (üç dilde) mülakata, 68 sayfası "klasik" fotoğraflarına, 14 sayfası hakkındaki yorumlara, 17 sayfası Ara Güler’in aile fotoğraflarına ayrılmış. Ayrıca yine üç dilde ek bilgi sayfaları, bibliyografya ve kaynakça da var. Toplam 180 sayfalık kibar ve Batılı bir eser.
Ama sayılı basılmış. Elbette her kitap sayılı basılır. Ama bu, iyice sayılı. Ve bulanın elinde kalacak. O kadar az sayılı. Arayan, bulamayacak.
***
Bilgi toplumuna geçmiş toplumlarda yayıncılıkta yavaş yavaş başlayan bir uygulamayı burada özetliyorum: Sayılı basılan bir kitaptan arayıp bulamayan müşteri için yayınevi, müşteri sayısı kadar baskı yapıyor! Artık elektronik ortamda hazırlanmayan kitap kalmadığına göre, kitabın bütün bilgisi elektronik olarak saklı olduğuna göre, böyle bir hizmet sunmamak için hiçbir neden yok.
Müşterinin talebi üzerine baskı işine kısaca POD (İngilizcesi print on demand) deniliyor. Tek bir müşteri için bile bunu yapmak mümkün. Ve bu, bilim kurgu falan değil. Henüz çok yaygın ve alışılmış bir yöntem değilse de, olma yolunda. Örneğin IBM, dakikada 25 sayfa basabilen hızlı tekniğiyle bu tür yayıncılığa girişen yayınevlerine yardımcı oluyor. Çünkü müşteriye kitabını 48 saat içinde iletmek, yayınevi için bir ayrıcalık ve rekabet özelliği. Bu yöntemi bizde bakalım deneyen çıkacak mı?

Köpeklere emniyet kemeri fantazi değil. Magazin haberi de değil. Nedeni, şu sorunun yanıtında: 45 kilometre hızla giden bir araba aniden fren yaptığı veya çarptığı anda, arka koltukta oturan sadece 20 kilo ağırlığında bir köpeğin öne fırlama hızı nedir?
Yanıt: Kilo başına 300 metre! Yani köpek 20 kiloysa, demek ki 6 bin metre. Yani 6 kilometre.
İkinci soru: Sürücünün tam arkasında oturan bir köpek, çarpma anında havalanıp sürücünün başına veya ön cama 6 kilometre hızla çarparsa ne olur.
Yanıt: Ne olur dersiniz?
***
Biz, hâlâ ön koltukta emniyet kemerini polis zoruyla ("ceza yazar abi") kullandıkça, küçük çocuğumuzu ön koltukta birinin kucağında taşıdıkça, arkada ayakta durmasında bir sakınca görmedikçe emniyet kemeri yabaniliğimiz yüzünden çoook facia yaşarız.
Batı’da ise trafik güvenlik önlemleri, çocuk kadar değerli köpekler için de geçerli olmaya başladı. Köpekler için emniyet kemeri satılıyor! Ve bu, hiç de fantezi değil.
***
Gazetemiz yazarlarından Meral Tamer’in girişimiyle Milliyet’in başlattığı Trafik Kampanyası inşallah akademik bir iyi niyet çabası olmakla kalmaz. Ve fikir masasından, uygulama alanına dökülen somut eylemlerle donanır.
Somut eylem derken, yine artırılan trafik cezalarını kasdetmiyorum. Parası neyse öderizci kaç yüzbinlerce trafik magandası kent içi cadde ve sokakları yarış pisti sanıp, yayayı "gereksiz bir ayrıntı" olarak görürken trafik felaketimize çözüm bulmak çok zor. Çünkü bizim trafik sorunumuz, eğitim bile değil, bir zihinsel yetersizlik sorunu. Emniyet kemeri kadar basit bir önleme dahi tahammül edemeyenler, bunun bedelini nasıl ödüyor görüyoruz. Emniyet kemeri, sadece önde değil arkada da gerekli. Trafik önlemini bir yaşam biçimi olarak kabullenmiş bilgi toplumlarında emniyet kemeri, arka koltukta da itirazsız takılıyor. Fenni otobüslerde koltuklarda kemer var. İnsanlar bunu, polis ceza yazar diye değil, gerçek bir güvenlik önlemi olarak kullanıyor. Eh, ne de olsa bu bir zihniyet sorunu...



EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler