Yalvaç Ural

Yalvaç Ural

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Mizahımızın dünya mizahlarından ayrılan ayrıcalıklı bir yanı vardır. Onu yalnızca bir “gülmece” başlığı altında toplayamayız. Kişi ve yörelere göre biçimlense de, Türk mizahının altında, aslında başka dünya ülkelerinde pek rastlanmayan farklı bir çeşitlilik yatar. Fıkra, taşlama, yergi, nükte, gülmece öyküsü gibi... Günümüzde değişen mizah anlayışıyla onun daha da çeşitlendiğini söyleyebiliriz. Nasrettin Hoca bile pek çok ülkenin kendine mâl etmeye çalıştığı Türk mizahının bir tiplemesidir. Bazı ülkeler, kendi mizah karakterleriyle Nasrettin Hoca’yı aynı öykülerde buluşturarak kendi kahramanlarıyla onu alt etmeye çalışırlar. Örnek isterseniz, Bulgar edebiyatındaki Hıtır Peter karakterini verebiliriz. Bekri Mustafa’sı, İncili Çavuş’u, Bektaşi fıkraları, Şair Eşref’i, Neyzen’i, Süleyman Nazif’i, Sakallı Celal’i, Borazan Tevfik’i, Aziz Nesin’i, Rıfat Ilgaz’ıyla kitaplıklara sığmayacak bir hazinedir mizahımız...
* * *
Karatepe, Osmaniye’nin bir köyüdür. Türk köylüsünün kendine özgü incelikleri, kimi zaman mantık dışı diyebileceğimiz kendi içinde tutarlı bir mizah anlayışına sahip insanları olan bir köy. Tabii bu tanımlama, fıkra ve öykülerdeki Karatepeliler için geçerli. Aynen Karadeniz fıkralarında olduğu gibi. Ne var ki, Karatepe öyküleri öylesine sıcak, öylesine içtenlik taşır ki, Aziz Nesin bile bu öykülerden etkilenerek aynı bakış açısıyla yoğrulmuş pek çok öykü üretmiştir. Örneğin, “başı küpe giren inek” öyküsüyle, “atla damat evine girmesi gereken gelin” öyküsünde.
Pertev Naili Boratav, “Az Gittik Uz Gittik” adlı masal derlemelerini topladığı kitabının son bölümünü Karatepe öykülerine ayırmıştır. Burada, daha çok bilinen, halk arasında anlatılanlar yer alır. Çünkü pek çok fıkra ve öyküde olduğu gibi, farklı yer ve yörelere ait öykülerin kişi ve yerlere mâl edilme alışkanlığı çok yaygındır. Nasrettin Hoca fıkralarında, onun mizah anlayışına uymayan pek çok fıkranın yazıldığını ve anlatıldığını biliriz.
* * *
Pertev Naili Boratav’ın derlediği öyküler içinde olmayan, Adanalı bir gençlik arkadaşım Vahan Özmıhçı’nın bana anlattığı ve bugüne kadar da hiç yazmadığım bir Karatepe fıkrasını size anlatayım: Kurtuluş Savaşı sırasında bir İngiliz jipi, Osmaniye bölgesinde bir yerden bir yere giderken, karşısına birden beş-altı devesiyle birlikte bir Karatepeli çıkmış. Sanırım develere vurmamak için direksiyonu kıran İngiliz askeri, jip ve içindekilerle birlikte uçurumdan aşağı düşmüş. Karatepe deyişiyle pek çok telefet (kayıp) vermiş. Karatepeliyi sorguya çekmişler. Olayla ilgili bildiklerini anlatmasını istemişler. O da olayı şöyle anlatmış: “Karatepelinin develeri aşağıdan gelirken, birden karşısına İngilizin jipi çıktı. Hayatında hiç deve görmemiş jip develeri görünce haliyle ürktü, kendini yardan aşağı attı.” İşte, olay bu kadar...
Bu fıkrayı Vahan’a babası anlatmış. O da 45 yıl önce bana anlattı. Bulabilirseniz, Pertev Naili Boratav’ın yukarıda adını yazdığım kitabını alıp okuyun. Bu öyküleri de, Karatepelileri de çok seveceksiniz.