YazarlarYekta Kara’yı harcamayın...

Yekta Kara’yı harcamayın...

23.07.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yekta Kara’yı harcamayın...

Yekta Kara’yı harcamayın...


Ne zamandır duyuyorsunuz, orada burada okuyorsunuzdur. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü Yekta Kara’nın adı, çarkların dişlileri arasında ezilmeye çalışılıyor...
Önce kişisel düşüncemi söyleyeyim: İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin başına Yekta Kara getirildiğinden beri, bu kurum sonsuz bir atılım yaptı. Hemen satırbaşlarıyla birkaç noktayı belirteyim:
Yekta Kara’nın kurumun müdürlüğünü yaptığı sekiz yılı aşkın süre içinde İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin repertuvarı genişledi. Sezon için temsil sayısı arttı. Hem nitelik hem nicelik açısından büyük adımlar attı.
Tüm temsiller, olağanüstü bir izleyici ilgisiyle karşılaştı. Daha önce boş kalan sıralar, koltuklar, her temsilde doldu taştı...
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, kuruldu kurulalı ilk kez yurtdışına gidip temsiller verdi.
Yabancı basın, yabancı opera dergileri İstanbul Opera ve Balesi’nden söz eder oldu.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, kapılarını yalnız geniş kitlelere değil, uluslararası çapta ün yapmış sanatçılara da açtı. Kendi içine kapanmaktansa dışa açıldı. Uluslararası alanda isim yapmış sanatçılara hem sahnede hem de yaratıcı ekipte (yönetmen, tasarımcı, vb.) yer verdi.
Bugüne dek repertuvara hiç alınmamış eserleri repertuvara aldı, bunların ilk temsilini gerçekleştirdi.
Belki de en önemlisi genç sanatçılarımıza fırsat verildi, bunlar kadroya alındı ve bu gençler oynadıkları başrollerle operamız için büyük kazanç oldu.
Daha da önemlisi Opera çalışanlarına bir coşku kazandırdı.
Opera ve bale sanatını yaygınlaştırdı.
Bunların yalnız birini bile gerçekleştiren bir kurum yetkilisi bence “başarılı" diye nitelenir.
Yekta Kara, bunların tümünü gerçekleştirdi. Ve...Ve...Nisan ayında Kültür Bakanlığı Yekta Kara hakkında soruşturma açtı.
Bu yazıyı yazmadan önce Kültür Bakanı İstemihan Talay’ı aradım ve hem soruşturma gerekçesini sordum hem de “Yekta’ya kıymayın!" dedim. İstemihan Talay, Yekta Kara’nın sanatçı kişiliğine saygı duyduğunu belirttikten sonra özetle şöyle dedi: “Etik kavramlar benim için çok önemli. Yekta Kara, kendi sanatsal yetkinliğini kendi kurumu dışında kullanmıştır, sanatsal birkimini özel bir şirketin hizmetine vermiştir... O birikimi, kendi kurumuna aktarabilirdi... Kurumun elemanlarını ve olanaklarını kullanmıştır, haksız kazanç söz konusudur."
Söz konusu olay, her izleyeni derinden etkileyen “Lirik Tarih Gösterisiödir.
Hayır, Yekta Kara’yı arayıp, ne dediğini sormadım, çünkü hâlâ devlet memuru olduğu için o konuşmuyor ve konuşmayacak. Ama bütün bu olayların içinde ben vardım, yanıtları biliyorum.
Hiç unutmuyorum. 1996’da Habitat hazırlıklarının ilk toplantısında benim de masa başında bulunduğum bir toplantıda, Toplu Konut İdaresi Başkanı Yiğit Gülöksüz istemişti böyle bir gösteriyi. Farklı disiplerin bir araya geleceği, kültürel zenginliği ortaya koyan bir mozaik, bir şölen... Olay böyle doğdu.
Ve bu işin yönetimi, rejisi, yaratıcılığı iki sanatçıya, Ali Taygun ve Yekta Kara’ya ait. İstanbul Devlet Opera ve Balesi elemanları kullanıldığında, tümüne paraları ödendi. Başbakanlık izin istedi, Kültür Bakanlığı izin verdi. (Agah Oktay Güner dönemi)... AGİT zirvesinde olsun, Lizbon’daki Expo ‘98 Dünya Fuarı’nda olsun, Cumhuriyet’in 75. Yıl kutlamalarında Taksim Meydanı’nda olsun, hep farklı bir şölen yaratıldı. Her birinde de siparişi veren ya Başbakanlık ya Dışişleri Bakanlığı ya da Devlet Bakanlığı idi. Yani maliyeye karşı hesaplar, bunların denetiminde gelişti. O zaman Yekta Kara’ya sorduğumu ve eserin sahibi, iki yaratıcısından biri olarak yüzde 4 telif hakkı aldığını biliyorum. (Operalarda telif hakkının yüzde 80’lere kadar çıkabildiğini hatırlatırım.)
Ne zaman ki “Lirik Tarih Gösterisi" olağanüstü başarı kazanmaya başladı, Kültür Bakanlığı biz de yaparız diye, benzerlerini, kopyalarını sunmaya başladı. (Bu nedenle Ali Taygun ve Yekta Kara “Sanat ve fikir eserlerini koruma" yasasına dayanarak bakanlığa dava açıyor) Bakanlık, İstanbul Opera Bale sanatçılarının Yekta Kara ile Ali Taygun’un eserinde rol almalarına izin vermeyince, Uluslararası İzmir Festivali kapsamında İş Bankası’nın desteğiyle kurum dışından sağlanan sanatçılarla antik Efes’te gerçekleştirildi gösteri. Ve Milliyet’in 50. yıldönümünde akıllardan çıkmayacak o muhteşem gösteri de yine Yekta Kara, Ali Taygun imzasını taşıyordu.
Hayır! Yekta Kara ile Ali Taygun sayın bakanın dediği gibi bu temsilleri İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde gerçekleştiremezdi. Çünkü işin özüne aykırıydı. Kimi zaman Ajda Pekkan ya da Sezen Aksu’yu, kimi zaman Balık Ayhan ya da Rum Ortodoks İlahi Heyeti’ni, Semazendeleri opera sahnesine taşıyamazsınız...
Bakanlığın basına yolladığı bir de açıklama var ki, iki sanatçı o açıklama nedeniyle de bakanlığa maddi ve manevi tazminat davası açmaya hazırlanıyor...
Ve bu arada ben haykırmaya devam ediyorum: Bir kez olsun başarıyı engellemeyin, yok etmeyin!


Yazara E-Posta: zoral@milliyet.com.tr

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler