BU dünyanın her yerinde böyle. Bazı kadın hastalar kendilerini tedavi eden doktorlara aşık oluyor, tutuluyor. Özellikle psikolojik rahatsızlıkları olanların bu tür olayları daha çok.
İçinde birtakım ruhi depremler sürerken, kendisine yardım eden şifa vermek isteyen hekimi, kurtarıcı gibi görüyor bazı hastalar. Yavaş yavaş her şeyini beğenmeye başlıyor. Bu da ruhsal bir durum.
Profesör Korkut Alkan'ın suçlandırıldığı cinsel taciz olayında birçok şüpheli boşluklar var gibime geliyor. Elbette, bir hekim hastasına böyle davranmamalıydı, ne kadar tahrik edilse bile!. Ancak, olayın geçmişine hastanın şikaletlerinin ne olduğuna bakmak da gazetecinin ayrı bir araştırma görevi.
Olayın gerçek yanı olmakla beraber, tezgahlandığı da çok açık. Sabah yazarları, Necati Doğru ile Zeynep Göğüş arkadaşlarımız bu tip fabrikasyon, imalat habere gazetecilikte itibar edilmemesini istiyor, meslek kurallarına sığmaz diyorlar ama; Fato kural filan dinler mi?.. Ve zaten bu işi hep yapıyor, vazgeçemiyor.
Çünkü, eski ve ünlü bir artist; her olayı yazılmış senaryo gibi görmek istiyor ve bu nedenle de hemen kendine göre sahneler kuruyor.
* * *
Dikkat ederseniz, tartışılan, olayın doğru olup olmadığı değil, yapanın yani doktorun kim olduğu?.. Cinsel tacizi nasıl gerçekleştirdiği, önce hastanın neresinden başladığı, neresini ellediği.
İşin esası şu: Bir rahatsız kızcağız var. Yazıldığına göre, aile doktorları bu profesöre 10 yıldan beri gidiyor tedavi görüyor. 13 yaşın şikayetleri başlamış. Doktoru baba gibi görüyor. Ne oluyorsa 7 - 8 ay önce oluyor, genç kız muayene sırasında bayılıyor, kendisine geldiği zaman eteklerinin açık olduğu, doktorun soyunuk olduğunu görüyor ve şok geçiriyor.
Koşuyor erkek arkadaşına anlatıyor olayı. Anasına babasına bir şey söylemiyor. Arkadaşıyla beraber ilgili makamlara değil, Fatma Girik'e haber vermeyi tercih ediyor. Ne yapacak Fatma Girik? Tezgah hazırlayıp, tuzak kurup doktoru böyle bir cinsel taciz sırasında suçüstü yakalayacak. Gizli kamera ile. Polisiye roman gibi değil mi?..
Doktorun önüne yemlik bir manken hasta kız bulunup atılıyor. Gizli kameralar çalışırken kız, hasta rolünü gayet güzel oynuyor. Ne yapıyor ne ediyor işve, cilve doktoru da tahrik edip diğer sütunlarda okuduğunuz erotik konuşmaların, elleşmelerin zeminini hazırlıyor. Herhalde cinsel yönden pek iştahlı doktorumuz işveye cilveye dayanamıyor, mesleğinin kurallarını yıkıveriyor.
* * *
Bir gazetecinin, suçlu olsun olmasın hiç kimseyi ve dolayısıyla halkı böylesine aldatmaya hakkı yoktur. Böyle sahneler film dünyasında yapılır ama fabrikasyon haber üretmek, tezgahlamak hele böylesine bir olayda basın ahlak kurallarının dışına çıkar.
Olayda doktorun, kendisini tahrik eden manken kadını ellediği, erotik konuşmalar yaptığı ortada. Ancak, adamın tuzağa düşürüldüğü ve sahte hasta ile aldatıldığı da bir gerçek. Belli ki yeni dublör tahrik ediyor görevi gereği. Acaba doktorun diğerine, aile dostunun kızına yaptığı hareket ne?.. Araştırmaya, ispata değer.
Acaba 10 yaşından beri tedavi ettiği bir çocuğu 23 yaşına gelince neden böyle değişik gözle gördü?.. Hakikaten taciz etti mi etmedi mi?.. Şuyuu vukuundan beterdi ama bu böyle.
İşte bütün bu soruların cevapları boşlukta. Fato'nun ipi çekip, vatandaşı sallandırmasına bakmayın siz. Genel hukuk, ahlak kuralları, basının kuralları da var ki herhalde onlar da işleyecektir.
Gülay Göktürk'ün yazdığı gibi. "Doktor hapishaneye girmiştir bile. Ama bir kısım kamuoyu önce taciz sahnesini Fato'nun gizli kamerasından doya doya seyretmek, sonra da doktorun intiharı ile doruğa ulaşıp rahatlamak istiyor." Devam ediyor Gülay.
- Tam bir toplum cinneti yaşıyoruz. Ve bitiriyor: Fato'nun eline düşmeyi beklemeden toplumca intihar edin.