Yılmaz Çetiner

Yılmaz Çetiner

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Hele bir kar yağsın hava temizlenir, virüsler ortadan kalkar diyorlardı. Ama ben karın yağmasını filan bekleyemeden çoğu yıl olduğu gibi bronşitin pençesine yakalanıverdim! Bir de üstüne üstlük astım illetim yok mu? İkisi el ele verince, nefes alamıyorsunuz ki bu hiçbir ağrıya sızıya benzemiyor! Yarım asırlık gazetecilik maceralarımla yaşadığım gençliğimde bu hastalıklarla haşır neşir oldum! Kongo'da, Vietnam'da, Çin'de, Balkan ülkelerinde dolaşırken çantamda oralarda bulunamayan antibiyotik iğnelerimi taşır, hastalandığım zaman iğneyi yaptırır yoluma devam ederdim!
Şimdi daha dayanıklı değil miyim acaba? Yoksa virüsler mi daha kuvvetlendi, bunca yeni ilaca rağmen!!!
* * *
Sabah önce hafiften bir hırıltı hissettim göğsümde. Haydi, bir antibiyotik alayım dedim her zamanki gibi. İki üç gün geçti fayda görmedim, göğsümde ıslıklar artıyor, nefes kapasitem azalıyor. Dayandım ama anladım ki, antibiyotik işe yaramadı, halbuki benim önce bir antibiyogram yapılması gerektiğini düşünmem gerekirdi, ihmal işte! Veya hemen doktoruma başvurmalıydım.
Bu hastalığın 40 yıllık müptelası bana hiç yakışır mı böylesine ihmal, böylesine cehalet! Bunları bilmeyenlere ders olsun diye anlatıyorum!
Ha geçer, ha geçer dayanıyordum ki... Baktım solunum sistemim bir akşam iyice pes etti. "Haydi hanım hastaneye, başka çare yok galiba" dedim bu yolda çok çilemi çeken vefakar eşime! Onun önerisi zaten kaç gündür bu yoldaydı. Yola çıkmazdan önce dostum, doktorum kalpçim Dr. Faruk Turnaoğlu'na telefonla durumu bildirdim. Hemen aynı anda değerli akciğerler uzmanı Dr. Ayşe Fidan Aykut'u da buldular. Meğer bu arada kızım Aslı, ailelerimizin sağlık bakanı Dr. Gürbüz Barlas'ı durumdan haberdar ediyormuş.
* * *
Nefes açan pompayı birkaç kez fıslattıktan sonra, yine de rahat değilim, otomobilin içinde robot gibi duruyorum. Panik korku! Ahh ne hata ettim daha önce davranmadım. Amerikan Hastanesi'ne geldiğimizde odamda hemen yüzüme oksijen maskesi takıldığını hissettim. Dr. Turnaoğlu eski bir by - pass'lı olduğum için önce kalbimi kontrol altına almıştı. Ayşe Fidan Aykut, Trabzonlu, Galatasaray Liseli tıp öğrenimini Fransa'da yapmış dikkatli, tedbirli bir doktor. Hemen kanımda oksijen oranını ölçmüş, 40'a inmiş oksijen ki, biraz daha azı beni yolculuğa götürebilirmiş! Ve sonra antibiyotik, kortizon ile kalp ilaçları, bunların içinde birbirini sevmeyenler de var!
* * *
Bazı okuyucularım niçin yazmadığımı soruyorlardı faks ile, kahrımdan ölüyordum, ilaçlardan özellikle kortizondan kafamı toparlamak mümkün değildi ki! Kortizon müthiş bir uyarıcı, hayal gördürüyor, güç veriyor, kişilik değiştirtiyor ne kafa bırakıyor, me kas! Dikkatli kullanmak gerek, doktor kontrolünde.
Şimdi ben 30 gün yatıp kortizon kullanmanın ve iyileşmenin karşılığı diyet verdiğim bacak kaslarımı güçlendirmeye çalışıyorum! Prof. Dr. Ender Berker'in ellerindeyim şu an. Fizyoterapist Ebru Dönen beni maça hazırlıyor. Nefes alıyorum, yazabiliyor, okuyabiliyorum ya! Allah hepinizi hastalıklardan uzak tutsun.
Yaşamak güzel şey!