04.02.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yavuz Donat
NECMETTİN Cevheri ile buluştuk.
Önce bir fıkra...
Cevheri de, biz de bu fıkrayı bir zamanlar Demirel'den "değişik vesilelerle" dinlemiştik.
Köylünün bir genç kızı var.
Ama isteyeni yok.
Köylü üzgün, "ya evde kalırsa" diye düşünüp, duruyor.
Günün birinde köyün köşkeri (ayakkabı tamircisi) kızı ister.
Köylü de "kısmet köşkere imiş" der, kızı verir.
Bir süre sonra sağdan, soldan "niye böyle yaptın" diyenler köylünün kapısını çalmaya başlarlar:
- O güzelim kız, köşkere verilir mi?
Sonunda köylü dayanamaz:
- Ne yani, kunduracı istedi de vermedik mi?
Cevheri ile sohbetimiz "bu fıkrayla" başladı.
"Yorum" serbest...
* * *
KOALİSYON nasıl gidiyor?
Cevheri dedi ki "koalisyon, uzlaşı demektir."
Ve hemen ekledi:
- Uzlaşı... Farklı düşünceleri aynı hizmet hedefinde ve sorumluluk çizgisinde birleştirmek esastır, gereklidir. Ama bu gerek" Devletin gereklerinin" üstüne çıkamaz.
* * *
DEVLETİN gerekleri...
Cevheri'den "bu konuyu açmasını" istedik.
Yanıtı şöyle:
- Devletin gerekleri... Yani Cumhuriyet'in temel ilkeleri... Cumhuriyet'in ve hatta Cumhuriyet'ten önce devletin çizdiği ana hedefler... Demokratik, laik, sosyal, milli ve manevi değerlere saygılı, çağdaş, Batı dünyası içinde, aydın Türkiye...
* * *
CEVHERİ Demokrat Parti döneminin ilçe başkanı, il başkanı...
Adalet Partisi'nin milletvekili, bakanı.
DYP'nin kurucularından...
"Alkışı görmüş, ihaneti tatmış" bir siyasetçi.
"Güne" nasıl bakıyor?
"Sorun" nerede?
Cevheri:
- Sorun bizden çıkmadığına göre... Senin sorduğun sorunun muhatabı biz değiliz. Ama bunu "hiç sorun çıkarmayız, her şeye evet deriz" diye de anlamamak lazım.
- Yani?
- Sözlerim yeterince açık değil mi?
- Değil.
- Ne söylememi istiyorsun?
- Laiklik tartışılıyor... Atatürk tartışma konusu yapılmak isteniyor. Bu kavramlar "ameliyat masasına mı" yatırılıyor?
- Laiklik de, Atatürk de ameliyat masasına yatırılamaz. Ne gerek var, ne de imkan.
* * *
NECMETTİN Cevheri'nin elinde bir "şablon", bir "kalıp", bir "terazi" var.
Her şeyi "hükümet protokolü ile" tartıyor, ölçüyor.
Cevheri'ye göre "protokole uyuluyorsa sorun yok."
Soru:
- Uyuluyor mu?
- Olayları "hükümetin topyekün icraatlarından" ayırmak lazım. Hükümet içindeki arkadaşlarımız gerekli düşüncelerini ifade ediyorlar.
Bu yanıttan sonra Cevheri yerinden kalktı.
Odanın içinde bir tur attı.
"Yanıta" devam etti:
- Partinin bir başı vardır.
- Yani?
- Ne yanisi?
- Partinin bir başı vardır dediniz.
- Dedim.
- Gerisi...
- Neyin gerisi?
- Sözlerinizin.
- Partinin bir başı vardır. Ve düşünceler onun vasıtasıyla ifade edilmelidir.
* * *
NECMETTİN Bey'le Meclis'te konuştuk.
Sohbetimiz birbuçuk saat sürdü.
Şimdi denilebilir ki "birbuçuk saatte köşker fıkrası ile, yukarıdaki sohbet dışında birşey konuşmadınız mı?"
Konuştuk tabii...
Örneğin Necmettin Cevheri'nin "bugünlerde" Prof. Çiller'le buluşup, buluşmayacağını konuştuk.
Cevheri dedi ki "görüşeceğiz."
- Ne zaman?
- Bugün, yarın.
- Prof. Çiller'e neler söyleyeceksiniz?
Necmettin Bey konuyu değiştirdi.
"Galiba duymadınız" diyecek olduk.
Cevheri:
- Duydum.
- Ne dedik öyleyse?
- Dedin ki "Prof. Çiller'le ne konuşacaksınız?"
- Doğru... Yanıtınız?
Necmettin Bey yine konuyu değiştirdi.
Dün "düşünceli bir Cevheri" gördük...
"Herşey tıkırında... Millet gülüp oynuyor... Olayları medya abartıyor" demeyen ve gerektiğinde "özeleştiri" yapabilen bir Cevheri.