Ankara Yükseköğretim Kanunu Da Üretim Reform Paketi'ne Dahil Edildi

Yükseköğretim Kanunu Da Üretim Reform Paketi'ne Dahil Edildi

11.05.2017 - 18:54 | Son Güncellenme:

.

Yükseköğretim Kanunu Da Üretim Reform Paketine Dahil Edildi

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı M. A. Yekta Saraç, YÖK Kanunu ile ilgili 10 civarındaki madde teklifinin Üretim Reformu Paketi’ne dahil olduğunu belirterek, "Aslında tam da yerini buldu bu maddeler. Zira bu değişiklikler ülkenin kalkınma yolunda ilerlemesini hedefleyen üretim paketinin amacına yönelik maddelerdir. Bu maddeler aslında yükseköğretimde sessiz bir devrimdir" dedi.
YÖK Başkanı Saraç, yükseköğretim alanında yakın zamanda yasallaşacak olan reform niteliğindeki bazı düzenlemeleri düzenlediği basın toplantısında ilk kez paylaştı. YÖK’te gerçekleştirilen toplantıda Saraç, yaklaşık iki yıl önce yükseköğretimdeki sorunların çoğunluğunun uygulamadan kaynaklandığını ifade ettiğini ve bundan dolayı da öncelikle uygulamada değişiklikler yapacaklarını ifade ettiklerini hatırlatarak, “Geçen bu süre zarfında yetkimizi şeffaf, katılımcı, bilimsel ve rasyonel bir tarzda en cesaretli bir şekilde kararımızı uyguladık. İyileşme için büyük ve kapsamlı reformlar gerekir diyerek ’yapmamak’ için mazeret üretmedik. Tıp, hukuk, mühendislik, mimarlık, öğretmenlik programları için başarı sıralaması şartları getirdik. Doktora ve doçentlik kriterlerini yükselttik. Temel bilimler, ziraat, orman su ürünleri için yeni düzenlemeler yaptık ve önümüzdeki ay çok daha yeni düzenlemelerde bu alanlar için gerçekleştireceğiz” diye konuştu.

“10 civarındaki YÖK Kanunu ile ilgili madde teklifi Üretim Reformu Paketi’ne dahil oldu"
Yükseköğretimin gündemine kalite, ihtisaslaşma, öncelikli alanlar gibi kavramlar soktuklarını ve faaliyetlerini bu ana kavramlar etrafında sürdürdüklerini söyleyen Saraç, şunları kaydetti:
“Bu değişiklikler sistemde hissedilir bir iyileşme meydana getirdi. Fakat bu yaptığımız değişikliklerin çoğu girdi odaklı idi. Daha üst planlama gerektiren çıktı odaklı iyileştirmelere de ihtiyaç vardı. Onun için Türk bilim hayatının önüne üç ana hedef koyduk. Üniversitelerde ihtisaslaşma, Kalite Kurulu ve doktoralı insan sayısını artırmak. Yeni YÖK ilk defa Türkiye’nin bilim hayatında öncelikli alanlarını tespit etti ve doktoralı insan gücünü artırmak için 100/2000 Projesi’ni başlattı. Fakat ilk iki hedef için, yani ihtisaslaşma ve Kalite Kurulu için yasal düzenlemeler gerekiyordu. Yine göreve başladığımızda bir müddet sonra uygulamadaki aksaklıkları giderdikten sonra mevzii alanlara yönelik yasa değişikliği tekliflerimizin olacağını da beyan etmiştik. Kalite Kurulu teklifimiz hükümet programına girdi, ihtisaslaşma ile ilgili bakanlıklarımız tarafından tasvip ve destek gördü. Kalite Kurulunu tam manası ile bağımsız hale gelinceye kadar mevzuatı tamamlamak ve bu kültürü oluşturmak için yönetmelikle YÖK bünyesinde bu kurulu oluşturduk ve faaliyete geçirdik. Ama diğer taraftan da bunun YÖK’ten tam bağımsız hale gelmesi, idari ve mali açıdan özerk olabilmesi için her düzeyde girişimde bulunduk ve yasa taslağı teklifi hazırlayıp hükümete sunduk. Aynı şekilde ihtisaslaşma için de düğmeye bastık ve bölgesel kalkınma odaklı ihtisaslaşmaya yönelik üniversitelerimizi ilgili bakanlıklarımızla belirledik. Araştırma odaklı ihtisaslaşma da önümüzdeki ay sonuçlanacak. Türk bilim hayatı bambaşka mecraya doğru yol almaya başlayacak. Fakat bunlar yeni YÖK yönetiminin inisiyatifi ile ortaya çıkan projelerdir. Yasal dayanağının oluşturulması ve kurumsallaşması icap ediyordu. Bu düşünceden hareket ederek bu ve benzeri düzenlemelere ilişkin bir dizi yasa teklifi önerimizi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza sunduk. Sayın Bakanımız Faruk Bey’in ve hükümetimizin tasvibi ile bu 10 civarındaki YÖK Kanunu ile ilgili madde teklifi Üretim Reformu Paketi’ne dahil oldu. Aslında tam da yerini buldu bu maddeler. Zira bu değişiklikler ülkenin kalkınma yolunda ilerlemesini hedefleyen üretim paketinin amacına yönelik maddelerdir. Malumdur, kalkınma ancak üretim ile üretim de ancak nitelikli bilgi ve insan gücü ile olabilir. Bu maddeler bu amacın akademik ayağını oluşturmaktadır.”

“Bu maddeler aslında yükseköğretimde sessiz bir devrimdir”
“Bu maddeler aslında yükseköğretimde sessiz bir devrimdir” diyen Saraç, “Onlarca yıldır beklenen, dillendirilen ama gerçekleştirilemeyen, üniversitelerimizi her düzeyde daha rekabetçi bir ortama yöneltecek, kaliteyi yükseköğretimdeki büyümenin merkezine oturtacak, YÖK’ün bazı yetkilerinin devredilerek, kararlarının dış paydaşlara da açık, daha paylaşımcı bir şekilde alınmasını sağlayacak, üniversitelerimizin bilgi üretimi ve araştırmacı insan kaynağı yetiştirme süreçlerini teşvik edecek, üniversitelerimiz ile iş dünyası arasındaki ilişkileri geliştirecek, bu şekilde yükseköğretimde bir sıçrama meydana getirecek maddelerdir” açıklamasında bulundu.

“İdari ve mali açıdan özerk bir yapıya sahip Kalite Kurulu oluşturulacaktır”
Saraç, konuşmasında Üretim Reform Paketi’ndeki Yükseköğretim Kanunu ile ilgili 11 maddeyi anlattı. Bu maddelerin ilkinin Kalite Kurulu olduğunu söyleyen Saraç, “Gelişmiş ülkelerdeki yükseköğretim kurumlarının çıktı odaklı kalite süreçleri değerlendirmesi idari ve mali özerkliğe sahip bağımsız kalite ajansları vasıtası ile gerçekleştirilmektedir. Ülkemiz yükseköğretim sisteminde ise bu yetki yasal olarak YÖK’e verilmiştir. Yeni YÖK, yükseköğretim sistemimizin küresel rekabeti ve sürdürülebilirliği için yetkilerini ilgili kurumlara devretme anlayışı içindedir. Bu kapsamda YÖK bünyesinde 2015 yılında karar alma süreçlerinde YÖK’e bağlı olmayan ama yasal mevzuat gereği YÖK ile ilişkili Kalite Kurulu oluşturulmuştur. Bu yasal düzenleme ile dünyada rekabet ettiğimiz ülkelerdeki kalite ajansları ile benzer yapıda idari ve mali açıdan özerk bir yapıya sahip Kalite Kurulu oluşturulacaktır. YÖK’ün almış olduğu kararların sonuçlarının değerlendirilmesi bu Kurul tarafından yapılacaktır. Bu değişiklik YÖK’ün çıktı kontrolü ve akreditasyona ilişkin yetkilerinin bu Kalite Kuruluna devredilmesi sonucunu doğuracaktır” dedi.

Yükseköğretim kurumlarında misyon farklılaşması ve ihtisaslaşması
İkinci hususun yükseköğretim kurumlarında misyon farklılaşması ve ihtisaslaşması olduğunu kaydeden Saraç, Türkiye’nin 2023 yılı hedefleri kapsamında yükseköğretim kurumlarına önemli görevler düştüğünü ancak, mevcut kanunun üniversitelere farklılaşmaya yeterince imkan sağlamadığını ifade etti. Saraç, “Üniversitelerimiz bunun sonucu genellikle birbirinin benzeri hatta aynısıdır. Bu yasal düzenleme ile YÖK’e üniversitelerin ihtisaslaşmasını temin görevi de verilecek olup ilgili bakanlıklarla iş birliği ile yükseköğretim kurumlarımızın ihtisaslaşması sağlanacak ve bu şekilde rekabet teşvik edilecektir; bu da ülke hedeflerine ulaşmada önemli katkılar sağlayacaktır. Misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma süreçlerinin değerlendirilmesi ise bu yasal düzenleme ile oluşturacak Kalite Kurulunca yapılacaktır” ifadelerini kullandı.

“Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulu bu yasayla gerçekleşecek"
“Yükseköğretim Eğitim Programları Danışma Kurulu bu yasayla gerçekleşecek” diyen Saraç, "Üniversiteli işsizler ile ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlardaki iş gücü yetersizliği, ülkemizin yakın dönemde önündeki en önemli çözümlenmesi gereken öncelikli konuların arasında yer alacaktır. Bu kapsamda mezun-istihdam ilişkisi ülkemizin küresel rekabeti açısından büyük önem taşımaktadır. Bunun için de üniversitelerimizin kontenjan planlamalarının ilgili bakanlıklar ve özel sektörle birlikte yapılması gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

“Meslek Yüksekokulları Koordinasyon Kurulu kuruluyor”
Bir diğer hususun da Meslek Yüksekokulları Koordinasyon Kurulu kurulması olduğunu bildiren Saraç, “Ülkemizin küresel rekabet odaklı kalkınması için sanayinin ve özel sektörün ihtiyaç duyduğu insan kaynağı profili sadece 4 yıllık üniversite mezunları ile sınırlı değildir. Ülkemizde beceri odaklı insan kaynağına çok daha fazla ihtiyaç olmasına rağmen bu ihtiyacı karşılayacak meslek yüksekokullarının ve bu okullardaki programların izlenmesi ve geliştirilmesine bugüne kadar yeterince odaklanılmadı. Bu yasal düzenleme ile oluşturulacak kurul, bu sürecin iyileşmesine ve geliştirilmesine önemli katkı sağlayacaktır. Bu kurulda Bilim, Sanayi Bakanlığı, MEB, MYK yanı sıra TOBB da, yani dış paydaşlar ve iş dünyası da yer alacaktır” şeklinde konuştu.

Meslek yüksekokullarının Organize Sanayi Bölgelerinde açılmasının teşvik edilmesi
Meslek yüksekokullarının Organize Sanayi Bölgelerinde açılmasının teşvik edilmesi maddesine ilişkin ise Saraç, “Meslek yüksekokullarında yetişen insan kaynağı profili daha fazla sanayi ve iş dünyası odaklı olmasına karşın bu okulların iş dünyası ile ilişkileri zayıftır. Bu yasal düzenleme ile MYO’ların Organize Sanayi Bölgelerinde açılması teşvik edilecektir. Burada açılacak okullar, okuttuğu öğrenci sayıları dikkate alınarak desteklenecektir” dedi.

“Fen ve mühendislik programlarında 1 yarıyıl süresince iş yerinde eğitim yapılması teşvik edilecek”
Saraç, iş yeri odaklı eğitiminin teşvik edilmesine ilişkin, “Üniversitelerimizin özellikle fen ve mühendislik bilimlerinde öğrenim gören öğrencilerimizin mezuniyetleri sonrasında büyük çoğunluğu sanayide çalışma eğilimindedir. Ancak bu öğrencilerimizin eğitimleri sürecinde beceri odaklı yetkinlikleri yeterince kazandırılmadığından, mezuniyetleri sonrasında istihdam süreçlerinde güçlükler yaşanmaktadır. Bu yasal düzenleme ile fen ve mühendislik programlarında bir yarıyıl süresince iş yerinde eğitim yapılması teşvik edilecek. Bu şekilde beceri yetkinliği yüksek mezunlar iş dünyasına kazandırılacak, aynı zamanda da üniversitelerin iş dünyası ile işbirlikleri geliştirilebilecektir. Bu öğrenciler maddi açıdan desteklenecektir” ifadelerini kullandı.

Bilimsel araştırma projelerinde görevlendirilecek öğrencilerin bursiyer olarak desteklenmesi
Bir diğer maddenin bilimsel araştırma projelerinde görevlendirilecek öğrencilerin bursiyer olarak desteklenmesi olduğunu kaydeden Saraç, “Halen mevcut yasa ve yönetmelik dahilinde bilimsel araştırma projelerinin bütçeleri ancak bina, cihaz ve sarf malzemelerine harcanırken, ülkemiz küresel rekabeti açısından büyük önem arz eden insan kaynağına ödeme yapılamamaktadır. Bu yasal düzenleme ile Bilimsel Araştırma Projelerinde görev alacak tezli yüksek lisans ve doktora öğrencilerine burs verilebilecektir” diye konuştu.

"Emekli öğretim üyelerinin sözleşmeli olarak istihdam edilmesi”
“Bir diğer husus da emekli öğretim üyelerinin sözleşmeli olarak istihdam edilmesi” diyen Saraç, şöyle konuştu:
“Öğretim üyesi ihtiyacı sadece yeni kurulan üniversitelerimizde değil, özellikle ülkemiz için öncelikli alanlarda tüm üniversitelerimizde de bulunmaktadır. Bu yasal düzenleme ile emekli öğretim üyelerinin ilgili bölümün ihtiyacı ve üniversitenin talebi üzerine 75 yaşına kadar çalışabilmesi mümkün olabilecektir. Bu şekilde ülkemiz yükseköğretiminin öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması yönünde de önemli bir adım atılmış olacaktır. Bu sadece yeni kurulan üniversitelerde ve belli bölgelerdeki üniversitelere has bir durumdu. Şu an yeni düzenlemeyle bu bütün yükseköğretim sistemini kapsayacak şekilde öncelikli alan ve ihtiyaç kriteriyle bütün üniversitelere bu imkan tanınacaktır.”

“Üniversitelerimiz, sermaye şirketi statüsünde teknoloji transfer şirketi kurabilecekler”
Teknoloji Transfer Ofisi maddesine ilişkin Saraç, “Ülkemizin 2023 yılı hedefleri kapsamında orta üstü ve özellikle de yüksek teknoloji ürünlerinin geliştirilmesi sürecinde üniversitelerde proje tabanlı bilgi üretimi, bilginin teknolojiye dönüşümü ve takibinde teknolojinin ticarileştirilmesi büyük önem arz etmekte. Bu yasal düzenleme ile üniversitelerimiz, sermaye şirketi statüsünde teknoloji transfer şirketi kurabilecekler, bu şekilde üniversitelerimizin başta sanayi olmak üzere iş dünyası ile iş birliği geliştirme sürecine önemli katkı sağlayacaktır. Bu da özellikle devlet üniversitelerimizi daha rekabetçi duruma getirecektir” dedi.

Ücretli araştırma izni (Sabbatıcal)
Saraç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bir diğer yenilik de ücretli araştırma izni sabbatıcal’dır. Dünyada gelişmiş ve hızlı gelişmekte olan ülkelerde 6. yıldan sonra proje tabanlı araştırma izni (sabbatical) kullanılmaktadır. Akademisyenin maaşı devam ederken, üniversitenin izni ile proje amaçlı yurt içi veya yurt dışında üniversite veya araştırma merkezlerinde faaliyette bulunabilmesi imkanı. Bu süreç hem öğretim üyelerinin kariyerlerinin gelişimi sürecine, hem de aynı zamanda da kurumsal işbirliği geliştirilmesi süreçlerine katkı sağlayacaktır. Bu yasal düzenleme ile sabbatical süreci üniversitelerimizde de uygulanacak, bu da yükseköğretim kurumlarımızın araştırma kapasitesini ve ayrıca da ulusal ve uluslararası işbirliklerini de arttıracaktır.”

Doktora sonrası araştırmacı istihdamı (Post-Doc)
Doktora sonrası araştırmacı istihdamına (Post-Doc) ilişkin Saraç, “Dünyada gelişmiş ve hızlı gelişmekte olan ülkelerde doktora eğitimi sonrasında, doktora sonrası araştırmacı (post-doc) olarak çalışmasına yönelik olarak araştırma süreçleri odaklı esnek kariyer geliştirme profilleri bulunmaktadır. Bu yasal düzenleme ile post-doc uygulama süreci ülkemiz üniversitelerinde de uygulanabilecek, bu şekilde yükseköğretim kurumlarımızın araştırma kapasitesini arttırılacak ve ayrıca ülkemizin öncelikli hedefleri arasında yer alan daha fazla doktoralı insan kaynağı geliştirilmesi mümkün olabilecek. Doktorasını tamamlayanlar için 3 yıla kadar üniversitelerimizde yeni bir istihdam imkanı sunulmuş olacak” şeklinde konuştu.

“Bu değişiklikler gerçekleştiğinde yükseköğretimde bir sıçrama meydana geleceğine dair umutlarımız çok güçlüdür”
Saraç, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Bu 10 civarındaki yasal değişiklik gerçekleştiğinde, Mecliste yasalaştığınd, artık yükseköğretimde diğer pek çok örnek alınan ülkelerde olduğu gibi yükseköğretimde daha rekabetçi kaliteyi merkezine oturtan bir anlayış kurumsallaşmış olacak. Bundan dolayı biz yükseköğretimde bu gelişmeyi sessiz bir devrim olarak niteliyoruz. Bu değişiklikler gerçekleştiğinde yükseköğretimde bir sıçrama meydana geleceğine dair umutlarımız çok güçlüdür.”
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Saraç, iş yeri odaklı eğitimin teşvik edilmesi maddesiyle ilgili soruya, “Bütün yükseköğretim sistemini zorlamalardan azade kılmak istiyoruz. Bunu teşvik etmek istiyoruz. Üniversitelerimizi bir yarıyıl iş yeri odaklı eğitim gerçekleştirmesi için teşvik yapılacak. Bu öğrenciler maddi açıdan desteklenecek. Üniversitelerimize tepeden inme, hepsine aynı anda zorlama yerine teşvik edici ve kapasiteleri oluştukça bu modele geçici bir süreç hedeflendi. Biz mümkün olduğunca yeni YÖK olarak yetkilerimizi üniversitelere devretmek istiyoruz. Artık üniversitelerin kendi marka değerlerini oluşturabilmelerine imkan tanımak istiyoruz. Mühendislik eğitiminde endüstriyle dış paydaşların talep ettiği yetkinlikleri kazanmasını önceleyen üniversitelerimiz, bu yönde karar alıp adım attıklarında devletimiz de bu öğrencileri destekleyecek. İşsizlik Sigortası Fonundan YÖK hesabına ödenecek. YÖK bütçesine gelir ve ödenek kaydedilerek ilgili yükseköğretim kurumlarına aktarılmak suretiyle karşılanacak. Uygulamalı eğitimleri süresince öğrencilere asgari ücretin net tutarının yüzde 35’i ücret olarak ödenir” cevabını verdi.

Araştırma üniversiteleri
İhtisaslaşmanın ilk ayağının bölgesel kalkınma odaklı olduğunu bildiren Saraç, “2006’dan sonra kurulan 5 üniversiteyi bölgesel kalkınmaya katkı sağlamada pilot üniversite olarak belirledik. O alanlara ilişkin pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Daha büyük hedefte araştırma üniversitelerinin belirlenmesi. Sisteme baktığımızda bütün üniversitelerimiz araştırma üniversitesiyiz diyor. Bu aslında bütün üniversitelerin araştırma üniversitesi olma çabası kamu kaynaklarını plansız bir şekilde harcanması ve israfı sonucunu doğuruyor. Araştırma üniversiteleriyle ilgiil süreci başlattığımızda bu hususta yetkin sıralamaya giren üniversitelerimizin rektörleriyle başlatmıştık. Bütünüyle niyet esasına bağlı ve belli parametreleri olan çıktılara dikkat edilerek belirlenecek bu üniversiteler. Bu sürecin son aşamalarına doğru yaklaşıyoruz. İlk eleme niyet beyanında bulunanlara bu parametreler açısından 20’yi aşkın üniversitemizi belirledik. Bunları çağıracağız. Daha sonra bunlara ödev vereceğiz. Bu sunularını yaptıktan sonra da ikinci bir elemeye tabi tutulacaktır. Çok kısa süre içerisinde bunu gerçekleştireceğiz. 5 üniversite araştırma üniversitesi olabilir diye düşüncemiz vardı fakat geldiğimiz noktada 10 üniversiteyi tespit etmenin doğru olduğu hususu ortaya çıktı. 10 araştırma üniversitesi 5’te aday üniversite olarak ikinci bir lig oluşturacağız” dedi.

"İhracın yoğun yaşandığı üniversitelerdeki rektörlerimiz bize geliyorlar"
İhraç edilen akademisyenlerin yerinin emekli öğretim üyelerinin sözleşmeli olarak istihdam edilmesi ile mi doldurulacağının sorulması üzerine YÖK Başkanı Saraç, “Bizim bu projelerimiz göreve gelir gelmez kurguladığımız, yazdığımız çizdiğimiz, kurguladığımız projeler, ihraçlarla alakası yok” karşılığını verdi.
Saraç, “İhracın yoğun yaşandığı üniversitelerdeki rektörlerimiz bize geliyorlar. Biz onların kadro ihtiyaçlarını temine çalışıyoruz. Bu hususta yardımcı oluyoruz. Eğitim öğretimin aksamaması yönünde tedbirlerimizi alıyoruz. Üniversitelere kadro takviyesi nasıl yapıyoruz, gidip hükümetten yeni kadrolar talep etme yerine mevcut yetkilendirildiğimiz kadro sayılarını daha rasyonel bir şekilde ayarlama yapıyoruz. O üniversitelere o ihtiyaçların eğitim öğretimin aksamaması yönünde takviye ediyoruz. Orada bir sıkıntımız yok” açıklamasında bulundu.
Sayıları 400 bine varan İİBF ve öğretmenlik bölümü mezunları için tasarıda bir düzenleme yer alıp almadığının sorulması üzerine Saraç, yükseköğretim eğitim programları danışma kurulu olmasını istediklerini kaydederek, burada Bilim ve Sanayi Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu olmak üzere 7 üyeden oluşacağını ve bunların istihdam odaklı politikaların oluşturulmasını sağlayacağını ifade etti.