‘Transit ülkeden tüketiciye geçtik’

Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu’nun tek Türk üyesi olan Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sevil Atasoy, birçok ailenin yaşamını alt üst eden uyuşturucu illetine karşı önemli uyarılarda bulundu. “Sentetik uyuşturu türevlerini kullanım yaşı 11-12’lere kadar düştü” diyen Atasoy, uyuşturucu baronlarının ortaya çıkartılması için para trafiğinin takibe alınması gerektiğini söyledi.

‘Arap ülkelerine giderdi’

Avrupa genelinde 5 bin suç örgütü olduğunu ve bu çetelerin 3’te 1’inin uyuşturucu kaçakçılığı yaptığını dile getiren Prof. Dr. Atasoy, “Küçük hücre organizasyonları halinde faaliyet yürütüyorlar. Uyuşturucu geliri, silah kaçakçılığından sonra ikinci gelir kaynağı. Uyuşturucu kaçakçılığı devlet eliyle değil ancak rüşvetsiz yapılamaz. Daha az ceza versin diye hakime, delili bulmasın diye polise, görmesin diye gümrükçüye rüşvet veriliyor. Uyuşturucudan elde edilen gelirin yüzde 60’ı kazanıldığı ülkede değil, başka bir ülkede aklanıyor. Türkiye, Afganistan’da üretilen morfin ve eroinin Avrupa’ya geçiş güzergâhında yer alıyor. Ancak hiçbir transit ülke kendi nüfusunu uyuşturucu bağımlısı olmaktan kurtaramıyor. İster eroin ister kokain taşınsın. Transit ülkelerde de bağımlı oranları artıyor. Türkiye de zaman içerisinde transit ülke olmaktan tüketici olmaya başladı. Türkiye artık Arap ülkelerine giden metanfetamin içerikli maddelerin hedefi haline geldi. Maalesef son yıllarda yeni psikoaktif maddeler diye tanımladığımız sentetik uyuşturucuların da tüketildiği bir ülke olduk. Yeni uyuşturucuların kolay üretilmesi ve ucuz olması nedeniyle uyuşturucu simsarlarının hedefi haline gelmiş durumdayız. Sentetik madde kullanım yaşı 11, 12’ye kadar düştü” diye konuştu.

‘Yılda 600 kişi ölüyor’

Erkeklere oranla kadınlarda uyuşturucu kullanımının 10’da 1 oranında olduğuna dikkat çeken Atasoy, Türkiye’de 5 yılda uyuşturucu madde kaynaklı ölüm oranında 3 kat artış yaşandığını söyledi. Yılda 600 kişinin uyuşturucu madde kullanımı nedeniyle yaşamını yitirdiğini dile getiren Prof. Dr. Atasoy, bonzai kullanımındaki artışı da şöyle açıkladı:
“Bonzai aslında şemsiye kavram ve içerisinde çok çeşitli maddeler var. Bağımlıların, bir öncesinde aldıkları uyuşturucu madde, bir sonraki seferde değişmiş, başka bir karışım haline gelmiş oluyor. Simsarlar, yasaklı kontrole tabii maddelerden yakalanmamak için moleküllerde ufak değişiklikler yaparak piyasaya sürüyor. Yani her seferinde yeni madde sentezliyorlar.”

‘Kriminalist eksiği var’

Üsküdar Üniversitesi bünyesinde Adli Bilimler Lisans Eğitimi’ni hayata geçireceklerini söyleyen Prof. Dr. Atasoy, Türkiye’de eğitimli kriminalist eksiği olduğuna dikkat çekerek, “Araştırmacı, meraklı, kuşkucu, gerçekçi, polisiye, fen dallarına meraklı, bilmece çözmeye meraklı olanlar Adli Bilimler eğitimine yönelmeli” dedi.

‘Çocukların dertleri dinlenmeli’

Prof. Dr. Atasoy’un, ailelere önerileri ise şöyle; “Uyuşturucu ile mücadelede mutlaka tüketici talebinin ortadan kaldırılması gerekiyor. Geçerliliği olan önleme teknikleri belli. Çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren problem çözme, ‘hayır’ diyebilme, kendi sağlığını önde tutabilme, güvenli ve sağlıklı yaşam sürme becerisini kazandırmamız gerekiyor. Risk taşıyan, yani anne veya babası cezaevinde olan, derslerinde başarısızlık gösteren, evde uyuşturucu kullanan, ailesinden biri cinayete kurban giden çocukları özel olarak desteklememiz gerekiyor. Bağımlılıkla mücadelede tüm dünya gördü ki, korkutma söylemleriyle bir sonuç alınamıyor. Bağımlılar için idam bile caydırıcı değil. Aileler çocuklarına arkadaş olmalı. Her evde çocukların dertlerini dinleyen biri olmalı.”