Gözde Yener Birman

Gözde Yener Birman

gozdeyener1@hotmail.com

Tüm Yazıları

Psikoterapistliğe yepyeni bir yorum katan Ferhat Aydın, işine olan aşkı, farklı olanı yaşama ve yaşatma arzusu ile zaman zaman meslektaşlarını karşısına alsa da o, şu an bir fenomen...

ODTÜ Psikoloji mezunu olan ve bir dönem mesleki depresyon yaşayan Ferhat Aydın, bu olumsuz deneyimi işe çeviriyor ve “Bar Psikologluğu” ile tüm Türkiye’yi dolaşarak insanların ruhlarına dokunuyor. Güldürürken yüzleştiren, muhteşem hitap gücü ve bilgi aktarımı ile büyük bir hayran kitlesine sahip olan Aydın ile Sevinç Pastanesi Sohbetleri’nde bir araya geldik. Sohbetin sonunda gülmekten yanaklarım ağrımış, beynim yeni fikirlerle kızışmıştı. Tavsiye eder, kaçırmayın derim!

Haberin Devamı

Dünyada ilk bar psikoloğu

- Bar Psikoloğu ne demek?

Ferhat Aydın: Psikolojinin 56 adet uzmanlık alanı var. Psikoterapi dediğimiz şey, bir odada iki kişinin ilişki kurarak girdiği süreçtir ve esasında klinik psikolojinin alanıdır. İnsanlara psikoterapi yapanlara da psikoterapist deniyor. Bunun eğitimi üniversitelerde verilmiyor bu arada, mezuniyet sonrasında ayrıca alınması gereken bir eğitim. Ben de psikoterapist olmak istediğimden dışarıdan bu eğitimi alma motivasyonu ile çalışma hayatına girdim. Biraz geçinebilmek, ayakta kalabilmek, biraz da para biriktirebilmek için çalışmaya başladım. Ama pek umduğum gibi olmadı bazı şeyler...

- Peki, bu fikir nereden çıktı?

İstanbul’da bir danışmanlık merkezine girip, “Ben terapist olacağım, bu işe yavaştan başlamak istiyorum” dedim ve bu süreçte çok zorlandım. Çünkü bizim toplumumuzda insanlar ekonomik kaygılar, önyargılar ve bazı kültürel sebeplerden dolayı terapiye gelmiyorlardı. Bununla birlikte, o süreçte hissettiğim bir mesleki yetersizlik kaygım da vardı. Kendi terapime de gitmem, eğitimlerime devam etmem lazımdı. Bu alan insanlar için olduğu kadar bizim için de lüksmüş onu fark ettim. O süreçte bana iyi gelen sosyalleşme ve muhabbeti hayatımda ön plana çıkarmak için barlara daha çok gitmeye başladım ve her şey böyle başladı aslında. Barda yaptığım gözlemler ve insanların mesleğimi öğrendikleri anda sordukları sorulardan yola çıkarak “Madem mesleğimizi bilmiyor ve merak ediyorlar, bu iş neden barda talk şov formatında olmasın?” dedim.

Haberin Devamı

- Gösterinizde kendi çıkmazlarınızı dile getirmeniz izleyicileri de rahatlatıyordur…

Muhtemelen. 2 saat süren gösterinin birinci perdesinde 1 saat boyunca kendimden bahsediyorum. Böylece 2. perdede gelen sorular da ona göre şekil alıyor ve benim de insan olduğumu fark ederek sorularını daha rahat sorabiliyorlar.

- Bunu yapmanızın amacı insanları rahatlatmak mı?

İnsanlar içsinler, rahatlasınlar gibi bir derdim asla yok. Daha ziyade “Madem psikoloğa gitmiyorsunuz, sırf gitme fikri bile sizi endişelendiriyor, ben size ne iş yaptığımızı, bizim hayatlarımızın nasıl olduğunu anlatayım. Gitmenize gerek var mı yok mu? ya siz karar verin…” demeye çalışıyorum. Bazen bazılarının sinirleri de bozulabiliyor. Aslında kafalarını boşaltmak için gittikleri barda onların kafalarını doldurmaya çalışıyorum, sağ gösterip sol vuruyorum.

OLİMPOS’TA KAMP

- Projeleriniz, hedefleriniz var mı?

Haberin Devamı

Çok. Bu bar psikoloğu fikri benim için bir başlangıç. Psiko-tatil bunun ikinci adımı oldu mesela. Bu tatil programının içinde psikodrama var, ilişki atölyesi, rüya atölyesi var. Bu yaz 7’ncisini Olimpos’ta yapacağız. Buna ilaveten, yeni sezondan itibaren girişimcilik yapmak isteyen meslektaşlarıma ücretsiz danışmanlık yapmak, onlarla tecrübelerimi paylaşmak gibi bir hayalim var.

- Çok hoşuma giden bir tanım yapmıştınız: 10 girişimse 9.5’u başarısızlık!

Kabaca girişimciliğin altın kuralı bu aslında. Bar Psikoloğu fikrinden önce mesela fal psikoloğu diye bir şey denedim. Benim derdim hep “Bu ülkede mesleğimi, mesleki tatmin yaşayıp eğlenerek nasıl icra edebilirim?” oldu.

- Mutluluğun dozajının çok mu abarttık?

İhtiyacımız olan şey mutlu olmak değil, ihtiyacımız olan şey bütün duygularımıza sahip çıkmak, onları fark etmek. Dolayısıyla duygulara sahip çıkarak yakın ilişkiler kurmak, yakın ilişkinin de beraberinde kırılmayı, çatışmayı getireceğini fark etmek ve bunu kabul etmek gerek.

- Size nereden ulaşabilirler?

Bar Psikoloğu ismiyle sosyal mecralardan, özellikle Instagram’dan takip edebilirler.

Eğitimler 4 yıl alıyor

- Size göre kimler hayatı çözmüş?

Hayatı çözmek diye bir şey yok bence. Sadece acı gerçekleri kabul etmek var, bu da biraz uzun sürüyor.

- Yaşam koçları, aile dizilimleri vs... Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bar psikoloğunda anlatmaya çalıştığım tam olarak bunların ayrımı. Terapist kimdir, kişisel gelişimci kimdir, yaşam koçuyla nerde ayrılıyoruz? Yönetici koçluğu mantığa yatkın gelebilir, kişisel gelişimci anlaşılabilir ama travmayla ilgili hiçbir eğitiminiz olmadan müdahale etmeye kalkıştığınızda kişilere fark etmeden zarar verme ihtimaliniz çok yüksek. Bu yüzden terapist olmak bu kadar uzun sürebiliyor. 3-5 sene sürebilen sadece teorik eğitimleri var.

- Bar psikologluğunu kaç yıldır yapıyorsunuz?

4 yıldır yapıyorum. 3 yıldır da her ay İzmir’e geliyorum. 28 şehirde 300 üzerinde sahnem oldu. İstanbul-Ankara-İzmir ise düzenli gerçekleşiyor.

- Meslektaşlarınızın sizi eleştirdiği oluyor mu?

Başlarda biraz oldu ama gelip izleyenlerden aldığım dönütler, özellikle de meslektaşlarımın ve alanında bilinen akademisyenlerin beni izleyip olumlu geri bildirimde bulunmaları beni daha çok motive etti. Çünkü barda yaptığım şeyin terapi olmadığını, insanlara keyifli ve mizahi bir şekilde psikoloji bilimini anlattığımı gördüler.

- Bence bir ekol yaratıyorsunuz...

Ekol iddialı olur tabi, girişimcilik ve çalışma alanı diyebiliriz.

- Peki sizce de çok didiklemiyor muyuz kendimizi?

Bilgiye, özellikle de sağlıkla ilgili bilgilere kolay ulaşıldığı bu dönemde bence bazı mecralar tarafından insanların kendileriyle ilgili kaygıları tetikleniyor diye düşünüyorum. Özgüven mesela, modern şehirli ebeveynin derdi, kırsal kesimde öyle bir dert yok. Genel geçer bir normal tanımı üzerinden herkes kendini “Acaba ben normal miyim?” diye didikleyip duruyor. Normal olmanı isteyen kim? Normal kim? Norm ne? Bunları konuşmuyoruz.

Dünyada ilk bar psikoloğu