Siyaset Atamalarda liyakat yerine postmodern kayırmacılık!

Atamalarda liyakat yerine postmodern kayırmacılık!

04.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Eğitim-Bir-Sen’in raporunda “Kamuda yapılan atamalarda liyakat yerine, kayırmacılığın modern ve postmodern yöntemlerinin uygulanmasına devam edilmiştir” denildi...

Atamalarda liyakat yerine postmodern kayırmacılık

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yetkili sendikası Eğitim-Bir-Sen, “Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer Sistemi” başlıklı dikkat çekici bir rapor yayımladı. Sendika, Osmanlı’dan bu yana 145 yıldır Türkiye’nin eğitim sistemi ve MEB’de düzgün işleyen başarılı bir atama yapısının kurulamadığını belirterek, “Eğitim yönetiminde temel problem, yönetici seçme ve atamada belirsiz ve kestirilemez politikaların izlenmesi, uzun vadeli bir perspektifin oluşturulamaması, neticede kalıcı bir modelin inşa edilememesidir” ifadesini kullandı.
Raporda, çok partili siyasal hayata geçilmesinden bu yana Türkiye’nin kamu personel yönetimi için yapılan çalışmaların başarısız olduğunu savunan Eğitim-Bir-Sen, 1960’da kurulan Devlet Personel Dairesi’nin “kayda değer tek başarısının” Devlet Memurları Sınavı (DMS) ve 2002’deki Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) olduğunu savundu.
‘Oy ticareti’
2002 sonrası döneme ilişkin ise, “Kamudaki bu olumlu gelişme, özellikle yönetici kadrolarına yapılan atama, yer değiştirme ve terfilere yansımamış, gelişmiş ülke örneklerinde başarıyla uygulandığı görülen liyakat ve kariyer sistemi yerine, geleneksel kayırmacılığın modern ve postmodern yöntemlerinin uygulanmasına devam edilmiştir. Eğitim yönetimi ve eğitim yöneticiliği için de durum farksızdır” eleştirisi yer aldı.
“Adalet” vurgusunun da yer aldığı raporda, “Özel veya kamu sektörü fark etmeksizin, tüm çalışanlar ve yöneticiler için örgütsel adaleti bozan korkulası virüs, kayırmacılıktır. Kayırmacılık, kamu görevini yerine getiren görevlinin, yakınlarını haksız yere ve yasalara aykırı olarak kayırması, arka çıkmasıdır. Kayırmacılığın, akraba kayırmacılığı, eş dost kayırmacılığı, siyasal kayırmacılık, hizmet kayırmacılığı ve oy ticareti, lobicilik gibi değişik türleri vardır. Kamu görevlisi çoğu zaman geleneksel ilişkilerin baskısı altında iş yapma eğiliminde kalmaktadır” değerlendirmesi yapıldı.

Yazılı sınav vurgusu

Atamaların nesnel, şeffaf ve yargı denetimine açık olması için demokratik metotlardan yararlanılması gerektiği vurgulanan raporda, “Liyakat ilkesinin gereği olarak, bilgi düzeyini ölçen yazılı sınavlar ile beceri ve tutumları değerlendiren sözlü sınav yapılmadan eğitim yöneticisi unvanı kimseye verilmemelidir. Sözlü sınav konusunda objektif kriterler belirlenmelidir” denildi.

‘Mülakata son verilmeli’

Hükümetin memur alımında kullandığı ve ciddi eleştirilere neden olan mülakat sisteminin de eleştirildiği raporda, “Son yıllarda milli eğitimde öğretmen ve yönetici seçiminde sık sık gündeme gelen, adaletsizliklere sebep olduğu ve kamu vicdanını yaraladığı yönünde ciddi eleştiriler alan konu mülakattır. Geride bıraktığımız dönemde kötü örnekleri görülen mülakatlar devam edecekse eğer, bu uygulamaya derhal son verilmelidir” ifadesi kullanıldı.