The Others Boşuna dememişler, 'Asılacaksan İngiliz ipiyle asıl' diye

Boşuna dememişler, 'Asılacaksan İngiliz ipiyle asıl' diye

26.06.2016 - 03:24 | Son Güncellenme:

Çok ilginç bir haftayı geride bıraktık. Önümüzdeki dönemde yaşayacaklarımız karşısında dönüp bakacağımız bir hafta yaşadık. Tam anlamıyla tarihe yön verdi.

Boşuna dememişler, Asılacaksan İngiliz ipiyle asıl diye

Boşuna dememişler, Asılacaksan İngiliz ipiyle asıl diye

Haberin Devamı

Milliyet Kıbrıs yazarımız Aziz Karaaziz'in yazısı...


Çok ilginç bir haftayı geride bıraktık.
Önümüzdeki dönemde yaşayacaklarımız karşısında dönüp bakacağımız bir hafta yaşadık.
Tam anlamıyla tarihe yön verdi.
İlk olarak Trodos’ta çıkan yangın var.
Büyük bir felaket.
Kavrulup giden ağaçları, yok olan doğayı gördükçe hepimizin içi yandı.
Felaketin boyutları büyüyünce yardım gerekti, “yardım edelim” dedik, kabul etmediler.
Felaket daha da büyüdü.
Bu sefer uzattığımız yardım elini tutmaya karar verdiler ama “ama” ekleyerek.
Şart koştular.
Rum Yönetimi Türkiye’nin uzattığı yardım eli için şartlar koştu.
“benim havaalanıma ineceksin, benim suyumdan kullanacaksın”
Bunun üzerine oturup düşünmek lazım.
Acısını bile paylaşmak istemeyen bir yönetim var Güney’de.
Aslında bile bile yapılmış diplomatik bir manevra söz konusu.
Şart koşarken Türkiye’nin bunu kabul etmeyeceğini aslında çok iyi biliyorlardı.
“biz kabul ettik onlar gelmedi” diyebilmek herşeyin önüne geçti.
Güzelim doğa mahvoldu.
Ama en önemlisi yıllardır suni olarak yaratılan Türkiye fobisinin önüne geçebilecek bir fırsat kaçırıldı.
Ya da kaçırtıldı.
Rum Yönetimi “hani Türkiye bize düşmandı” sorgusundan kurtuldu aklınca.
Yazık.
Çok büyük bir fırsat yitirildi.
*****
Bir de sosyal medyada yazılıp çizilenler var.
Bizim tarafta olmadı, en azından ben görmedim.
Ama öyle yorumlar oldu ki Güney’den gelen.
Hem de tamamen barışçı duygular içeren mesajlara yapıldı bu yorumlar.
Tehditler.
Hem de bir felaketin tam ortasından.
Yaşanan felaket bile engelleyemedi, ders olmadı.
Tüm topluma mal etmeli miyiz bunu?
Elbette hayır.
Ama oturup düşünmeliyiz.
Hem biz hem de Güneyli dostlarımız.
Daha yapılacak çok iş var.
*****
Bir de İngiltere konusu var ki haftanın sonuna yaklaşırken yaşanan.
Başbakan Cameron’un seçim vaadiydi.
AB üyeliğinin referanduma götürülmesi.
Cameron dediğini yaptı.
Yaptı yapmasına da çıkan sonuç istediği gibi oldu mu?
Bu soruya şu an hiç kimse yanıt veremez.
İstifa edeceğini açıklaması bile gösterge değil.
Yıllardır yaşadık ve gördük.
İngiliz dış politikası her zaman dolambaçlı olmuştur.
“böl yönet” şeklinde sembolleşmiş bir İngiliz politikasını hepimiz biliriz.
Dolambaçlı ama güçlüdür İngiliz dış politikası.
Dünyanın en buhranlı dönemlerinde bile İngilizler başı çekmiştir.
Peki şimdi durup dururken ne oldu da AB gibi bir oluşumdan çıkma kararı aldılar?
Bu bir hükümet kararı değil, halkın almış olduğu bir karardır.
Olanları yorumlamaya başlarken lütfen bunu unutmayalım.
Ve unutmayalım ki İngilizler her zaman sağlam iş yapmalarıyla ünlüdürler.
Boşuna dememişler, “asılacaksan İngiliz ipiyle asıl” diye...