MODA MARATONUNA YAKIŞAN KAPANIŞ
Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un son günü, moda haftasına ilk kez katılan Bashaques’ın ‘An’ adındaki koleksiyonunun defilesiyle başladı. ‘Giyilebilir sanat’ iddiasıyla yola çıkan modacı, Fırat Neziroğlu’nun el dokumaları ve Murathan Özbek’in fotoğraflarından oluşan giyilebilir bir koleksiyon sundu. Oversize uzun paltolar, crop üstler ve cepli deri yeleklerin öne çıktığı tasarımlar, aksesuarlarla zenginleştirilmişti.
Podyumda bir başarı hikayesi
Meme ve lenf kanseri tedavisi devam eden modacı Gülçin Çengel, haziranda ameliyat olacak... Ancak ne koleksiyonunda, ne de defile sonunda konuklarını selamlamasında hastalığın ya da karamsarlığın izi vardı. Müthiş enerjisi, güleryüzü ve güçlü duruşu hayranlık uyandırıcıydı.
İlk koleksiyonunu üç sezon önce, yine Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’da sergileyen tasarımcı, şimdiden moda dünyasında kendine özgü tarzıyla yer edindi. Üç boyutlu detaylar, düğüm ve örgü formları, mimari kalıpları imzası haline geldi. Patagonya seyahatinde ziyaret ettiği Perito Moreno buzullarından ilham alarak hazırladığı koleksiyonda, buzul teması hem ana renk ve dokularda, hem de aksesuar ve deri detaylarda ağırlığını hissettirdi. Renk paletindeyse soğuk mavi tonlarına eşlik eden yeşil ve turuncular göz kamaştırıcı kontrast yarattı.
Sanat başroldeydi
Beyaz gömlek modasına farklı ve dinamik bir bakış açışı getirmeyi amaçlayan Bashaques’ın mini runway sunumuna; güçlü kadın imajının temsilcileri, İstanbul Devlet Opera ve Balesi balerinleri eşlik etti. Bir ilke imza atan defile, izleyenlere etkileyici bir deneyim yaşattı.
5’inci yıla özel koleksiyon
Tarkan, Murat Boz ve Murat Dalkılıç’ı giydiren Serdar Uzuntaş, sadece 80 davetliye sunduğu koleksiyonla sektördeki beşinci yılını kutladı. Uzuntaş, gündelik yaşamda bile şık ve zarif olmayı isteyen erkeğin gardırobunda bulunması gereken parçaları koleksiyonunda bir araya getirdi. Yün, işlenmemiş denim, koton ve yıkanmış ipek satenin özel teknikler kullanılarak sergilendiği koleksiyona lacivert, eflatun, yeşil, bordo, ekru, gri ve siyah hakimdi.
Davetlilerin marka aşkı!
Moda haftasının kapanış defilesini gerçekleştiren Les Benjamins, önce bir kokteyl ardından da parti düzenledi. Davetlilerin yoğun ilgi gösterdiği markanın etkinlikleri, moda haftasının katılım rekorunu kırdı. 2011’de baskılı tişörtler yaparak sektöre giren Les Benjamins çok kısa sürede ‘lovemark’ oldu. Yani insanların tutkuyla, aşkla bağlandıkları bir marka haline geldi. Sıradan parçalardan oluşan koleksiyonu ve “Les Benjamins bu sefer ne yaptı acaba?” sorusunun cevabını kendi gözleriyle görmek için bine yakın insan bir araya geldi. Defilenin antrepoda değil, Sultanahmet Binbir Direk Sarnıcı’nda olduğunu düşünürsek ve buz gibi yağmurlu geceyi de hesaba katarsak marka gerçekten bir lovemark olmuş. Ama ben daha çok tişört görmek istiyorum. O ayrı...
Defileyi izleyen Sinem Kobal ve Naz Elmas’ın Les Benjamins’e yakışacak şekilde spor tarzda giyinmeleri, markanın insanlar üzerindeki etkisini kanıtlar gibiydi.