Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hiç önemsemiyor gibi görünsek de Eurovision’u gereğinden fazla taktığımız ortada. Şimdi Yüksek Sadakat’i yerden yere vurmak kolay ve anlamsız. Peki ama yarışmada asıl eleştirilmesi gereken kim?

Cumartesi gecesi bize kaldı. Şimdi biz bu gece ne yapacağız? Malum, Eurovision’a kilitlenecektik, olmadı. Ne kadar “Eurovision aslında önemli bir yarışma değil” diye konuşsak da, ne kadar “Eurovision’u hiç takip etmem” desek de, ne kadar “Burada müzik değil, politika yarışıyor” diye söylensek de aslında hepimiz içten içe biliyoruz. Kendi kendimize bile itiraf etmekte zorlansak da kabul etmeliyiz, biz hala Eurovision’u takıyoruz, hem de gereğinden çok daha fazla.
Tabii Eurovision’la büyüdük, bir kere içimize işledi. Bakınız Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış bile Eurovision sonucuyla ilgili, “Bir müzik yarışması Türkiye’nin AB sürecini etkilemez. Seneye daha çok çalışıp, cesur ve popüler olabilecek bir parça bulmak lazım” diye açıklama yapmak zorunda hissediyor kendisini.
“Hiç umrumuzda değil” havalarına rağmen dayanamıyoruz işte. Çarşamba gecesi yapılan yarı finali izlemeye hiç niyetim yoktu. Sonra Twitter’daki Eurovision ve Yüksek Sadakat tweet’lerini okudukça kendimi TV karşısında buldum. Daha önce Düsseldorf’a gidip finalde Yüksek Sadakat’i izlemek de istedim, sonra vazgeçtim. Eee, iyi ki de vazgeçmişim.

Haberin Devamı

Kötü sonuç alınca yarışma kötü

Biz hep kötü sonuç aldığımızda yarışmayı eleştirdik. Sertab Erener’le birinci olduğumuz geceyiyse unutamıyorum. Ortaköy Anjelique’teydim, o gece kaç kere ‘Every way that I can’ çaldığını hatırlamıyorum ama memlekette gerçekten bayram havası esmişti. Biz böyleyiz işte, sonuca göre anında dönüveriyoruz.
Yüksek Sadakat’te de aynı durum oldu. Müziğini beğenenler, başarılı bir grup diyenler son ana kadar grubu ve şarkıları ‘Live It Up’ı destekledi. Sonra finale kalamayınca bu sefer her kafadan ayrı bir eleştiri hatta hakaret yağmuruna tutuldular. Düşene bir tekme daha... Bunu da severiz zaten.

En kötü onlar değildi

Oysa Yüksek Sadakat o kadar kötü bir performans sergilemedi. Portekiz’in zaman tüneline girmişiz hissi veren, sirkten fırlamış gibi duran gösterisini de izledik. Behlül Eurovision’da dediğimiz Yunanistan’ı da...
Tamam, benim de favori Yüksek Sadakat şarkım bu değil. Hatta ‘Eurovision’daki ‘up’ takıntısını anlayamıyorum: Kenan-‘Shake it up’, Athena-‘I wanna bring you up’, Yüksek Sadakat-‘Live it up’. “Ama paso ‘going down’ be annem” tweet’ine de çok güldüm. Ama grup üyelerinin kıyafetinden yaşına her türlü detayla yerden yere vurulmasını da anlamıyorum. Yüksek Sadakat’i bilen biliyor, bu sonuçla ne onlar ne de hayranları değişir. Bu bir yarışma. Kazanmak da var, kaybetmek de. Yarışmayı her kazanan en iyidir diye bir şey de yok. Ayrıca yarışmayla ilgili asıl eleştirilecek şeyler başka. TRT’nin bu devirde telefondan yayın yapmasını, Bülent Özveren’in cızır cızır sesiyle söylediklerinin yarısını anlamadığımızı ne çabuk unuttuk. Eurovision’da eleştirilecek bir şey varsa, o da Yüksek Sadakat değil, TRT.

TASARIM ALATURKA

Bugün Akaretler’de ‘Art & Design Day’ var. Rampa’dan Derin’e sanat galerilerinden mağazalara hepsinde bir sanat ve tasarım kutlaması yapılacak. Günün beni en heyecanlandıran sergisiyse Tasarım Alaturka. Ayşe Bali ve Rafineri ekibinin fırlama tasarımlarından oluşuyor. Önce bir dergi olarak çıktı, şimdi de sergisiyle karşımızda. Favorim ‘Acıların stencili’ adlı mantının üstüne yoğurt ve pul biberle küçük Emrah çizen alet, ‘Bayandan temiz’ adlı üstü nakışlı örtülü araba ve fırlatınca geri gelen terlik ‘Bumerang’... Hepsi çok eğlenceli. Sergi, 30 Mayıs’a kadar Akaretler Sıraevler No.10’da.

İNTERNETİME DOKUNMA!

22 Ağustos’a sayılı gün kaldı. Aile, çocuk, yurtiçi ve standart paketlerinden birini seçmek zorunda kalmak istemiyorsanız, şimdiden harekete geçmek gerekiyor. İstediğiniz internet sayfasına girebilmek, istediğiniz kelimeyi internette arayabilmek, Youtube’da bir şeyler izleyebilmek için son günler belki de bunlar. İşte o yüzden sesinizi çıkardınız çıkardınız, yoksa çok geç olacak. Yarın saat 14.00’te ‘İnternetime dokunma!’ yürüyüşü Taksim Meydanı’ndan başlıyor. Aynı saatte tüm Türkiye’de protesto yürüyüşleri yapılacak.