Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sürprizleri sevmem ama bilmediğim bir yere gitmek üzere arabadayım. Arada arabayı durdurup kaçmak istesem de kendimi tutuyorum, çünkü biliyorum ki sonunda kendi başıma yapamayacağım bir program beni bekliyor

Kılıç Ali Paşa Hamamı’nın önünde duruyoruz. İlk tepkim, ‘Eyvah, hamamda ne işimiz var!’ oluyor, bizi karşılayan Bernaylafem’e. Meğer burnumuzun dibinde Karaköy’de Mimar Sinan eseri olan Kılıç Ali Paşa Hamamı yenilenmiş ve tam 20 gün önce hizmete açılmış.Pırıl pırıl hamamda halvet odası dedikleri bir özel bölüm var. ‘Muhteşem Yüzyıl’a kapılıp farklı şeyler düşünmeyin, burası başkalarıyla aynı yerde yıkanmak istemeyenlere özel hizmet veriyor ama kadın-erkek birlikte bu hizmetten yararlanamıyor. Burada Deniz Güngör’ü dinliyoruz, kendi buluşu olan ‘Aqua drum’ları öyle bir çalıyor ki etkilenmemek mümkün değil. Hepimiz ‘Aqua drum’ çalmayı deniyoruz. Bu, kedinlikle her evde bulunması gereken bir müzik aleti. Çocuklar da, benim gibi müzik kulağı hiç olmayanlar da ‘Aqua drum’la hoş sesler çıkarabilir.

NY ve Londra’dan sonra sıra İstanbul’da
Şimdi gelelim, burada bulunma nedenimize. MasterCard, dünyada ‘Priceless’ diye bir proje başlatmış. ‘Paranın satın alamayacağı şeyler vardır, geri kalan her şey için MasterCard’ sloganlarının devamı olarak. New York ve Londra’dan sonra şimdi Paris, Moskova ile birlikte İstanbul da bu paha biçilemez şehirler arasına girmiş. Paha biçilemez şehirler için gerçekten de parayla satın alamayacağınız özel programlar hazırlıyorlar. İşte, Kılıç Ali Paşa Hamamı’nın yeniden açıldığını da onlar sayesinde öğreniyorum. Hatta Cervantes’in de savaş sonrası esir düşüp Kılıç Ali Paşa Camisi inşaatında çalıştırıldığını da.
Davullarla vedalaşıp bir tekneye atlıyoruz, Boğaz turu yapmak üzere. Kitaplarını da çok beğendiğim ödüllü rehber Saffet Emre Tonguç başlıyor Boğaz yalılarını anlatmaya. Öyle sıkıcı tarihi bilgilerle değil. Düpedüz Osmanlı magazini yapıyor, hatta Osmanlı’dan günümüze eğlenceli bilgiler veriyor. Bu sayede öğreniyorum, Napoleon’un karısı Josephine ile 1. Abdülhamit’in karısı Nakşidiye Sultan kuzenmiş. Hatta küçükken kızlara, bir falcı ‘Biriniz Doğu’nun, biriniz Batı’nın kraliçesi olacaksınız’ bile demiş.

Serdar Gülgün’ün şahane evi
Kendimizi Çengelköy iskelesinde buluyoruz. Çengelköy’de yürüyoruz, ahşap bir köşk var karşımızda. Kapıyı Serdar Gülgün açıyor. Serdar Gülgün, Osmanlı sanatı uzmanı aslında ama çok yönlü, Herend’den Vakko’ya birçok markaya tasarım da yapıyor, Assouline’den ‘Grand Bazaar’ adlı Kapalıçarşı’yı anlattığı bir kitabı da var.
Serdar Gülgün’ün evi 1850’lerde yapılmış olan Macar Feyzullah Paşa köşkü. İki paşa aynı sokakta yanyana köşk yaptırınca sokağın adı Kalantor Sokak olmuş. Köşkün şu anki görüntüsü çok eskiden kalmış, her şey çok iyi korunmuş izlenimi veriyor. Oysa Serdar Gülgün köşkü kötü durumda aldığı için tamamen yenilenmiş, içini de yıllardır topladığı Osmanlı objeleriyle dekore etmiş. Evin bir katında karşınıza içi doldurulmuş dev bir aslan çıkıyor. 1. Abdülhamit’in aslanıymış, padişah saray doktoruna içini doldurtmuş, Gülgün de sonra onu elden çıkarmak isteyen bir aileden almış. Gülgün, sanat uzmanlığının yanı sıra çok zevkli olmasıyla da dikkat çekiyor. Asla hoşunuza gitmeyecek bir obje bile onun evinde güzel duruyor. Hiçbir parça o bütünlük içinde sırıtmıyor.
Serdar Gülgün’den öğreniyoruz, eski lale bahçelerinde kaplumbağaların üzerine mum dikip bırakılırmış, geceleri güzel görmek için diye. Gülgün’ün de kaplumbağalara özel bir merakı var. Kaplumbağa şelindeki mumlukları görülmeye değer. Meğer sofa, Türkçe’den yabancı dillere geçmiş bir kelimeymiş, koridorsuz evlerde odaların ortaya açıldığı oturma alanıymış. Serdar Gülgün’ün evinden ayaklarımız geri geri çıkıyoruz.
Programın üçüncü ayağı Rumelikavağı’nda balıkçı tekneleriyle balık tutmak ama ne yazık ki hava şartları el vermiyor. İtiraf etmeliyim, paha biçilemez İstanbul programı beni etkiliyor. Keşke hep devam etse derken bir bilgi daha geliyor, www.pahabicilemezistanbul.com internet sitesine üye olanlar sürekli yenilenen fırsatlardan yararlanabilcek. Yeme-içme, alışveriş-moda, kültür-sanat, müzik-eğlence, spor-kişisel bakım, seyahat-konaklama alanlarındaki bazı fırsatları MasterCard’ınızla satın alabileceksiniz, bazıları ise size MasterCard’ın hediyesi olacak. Ayrıca Nublu’dan Urart’a sevdiğimiz birçok yerde özel indirimler de olacak, paha biçilmez İstanbul sayesinde. Site açılalı 10 gün oldu, şimdiden 10 bin üye var. Ama daha da heyecanlısı, 2013’te yurtdışı kullanımı da açılacak, biz, diğer şehirlerdeki fırsatlardan da yararlanabileceğiz, yabancılar da İstanbul fırsatlarından yararlanabilecek. Hem İstanbul için, hem de bizim için güzel bir gelişme. Heyecanla bekliyoruz.