Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cartier gibi tarihi olan bir saat ve mücevher markası, Norman Foster küratörlüğünde Londra Tasarım Müzesi’nde sergi açıyor haberini duyar duymaz Norman Foster’la röportaj talebinde bulundum.

Az sayıda röportaja giderken bu kadar heyecanlandım, hakkında her bilgiye hakim olmak için ‘sürdürülebilirlik’ konulu TED konuşmasından röportajlarına her şeyi dinledim, okudum, hatmettim.

Hem yaşına, tecrübesine, yaptıklarına saygı duyduğum için hem de tam olarak neyle karşılaşacağımı bilmediğim, her an karşımda bilgi ve birikimiyle bana tepeden bakabilecek biri olacağını düşündüğüm için.

Haberin Devamı

Oysa daha kapıda tanışır tanışmaz belli oldu.

Röportaj öncesi Foster and Partners’ın iletişim müdürü Katy Harris, ne kadar uzun yıllardır Norman Foster’la birlikte çalıştığını anlattı, zaten partnerlerden biri de ta kendisi.

Norman Foster’ı Cartier’yle bir araya getiren ise Tasarım Müzesi’nin direktörü Dejan Sudjic.

Kendisi daha önce İstanbul’da da sergi küratörlüğü yaptığı için İstanbul’u iyi biliyor ve hatta son kitabı ‘Şehirlerin Dili’nde İstanbul’a, Taksim Meydanı’na geniş yer vermiş.
Dejan Sudjic, Norman Foster’ı nasıl ikna edeceğini de iyi biliyor, daha önce biyografisini de yazdığı için.

Foster’ın havacılık tutkusundan giriyor konuya ve Cartier’nin ilk kez bir pilot için yaptığı ilk kol saati modeli Santos’u anlatıyor uzun uzun.

Daha sonra dönemin Paris’i, Eyfel’in yapılışı derken mimariye de bağlanıyor konu.
Sonuç, Norman Foster - Cartier işbirliği doğuyor ve Cartier in Motion, (Cartier hareket halinde) sergisi başlıyor.

‘Koşu bandında bir hamster gibiyim’

Norman Foster röportajını yarın Milliyet Pazar’da okuyacaksınız, ama öncesinde hakkında biraz bilgi vereyim.

81 yaşında, hem kanser hem kalp krizi atlatmış ama hâlâ cross country kayak maratonuna katılıyor, yoga yapıyor.

Uçaklardan sonra şimdi de 15 yaşındaki oğlu Eduardo’yla drone’lara ve uzaya ilgi duymakta.

Eduardo sayesinde Instagram hesabı da açmış, kendi fotoğraflarını kendi paylaşıyor.

Röportaj sonrası bundan sonrası için ne hayal ettiğini de konuşuyoruz. “Sürekli devam etmeyi hayal ediyorum” diyor.

Haberin Devamı

“Koşu bandında bir hamster gibiyim, hiç durmuyorum, duramam ki” diyor.

Zaten istese de duramaz bu saatten sonra.

Onu efsaneleştiren de bu özelliği zaten.

Bu hafta en çok hangi partiler konuşuldu?

Röportajın  perde arkası
Bünyamin Aydın’ın kurduğu Les Benjamins’in Lucca’ya özel sınırlı sayıda tasarladığı kapsül tişört koleksiyonu önce Akmerkez WEPUBLIC’de, hemen akabinde de Lucca’da düzenlenen iki özel davetle tanıtıldı.

Bünyamin Aydın, Cem Mirap ve Ayşe Boyner ev sahipliğindeki partide DJ Efe Kantel çaldı.

Çok beğenilen tişörtleri les Benjamins mağazalarından, Lucca ve WEPUBLIC’den almak mümkün.

Cem Yılmaz’ın son filmi Arif V 216 için Türkiye’de ilk kez yapılan ve sınırlı sayıda davetlinin olduğu okuma provası çok eğlenceli geçti.

MFÖ konserine dönüştüğü anlar oldu.

Film kadrosu da sahnede şarkılar söyledi.

Muzaffer Yıldırım’ın DasDas adlı mekânı bu geceyle daha da popüler oldu.