Son zamanlarda izlediğim en ilginç film; Ivory Tower. Hayır, heyecandan kımıldamadan yerinize mıhlanacağınız bir aksiyon ya da ‘beklediğimiz kadar gülemedik’ diyeceğiniz bir komedi filmi değil. Amerikan üniversiteleri ile ilgili bir belgesel. THY sayesinde uçakta izledim; başka zaman olsa, belki aklıma bile gelmezdi...
EĞİTİM Mİ, TESİS Mİ ÖNEMLİ?
Film, Amerikan üniversitelerinin eğitim kurumu olmaktan çıkıp nasıl birer şirkete dönüştüğünü anlatıyor.
Daha iyi eğitimden çok, daha iyi tesise odaklandıklarını örneklerle kanıtlıyor.
Zaman içinde bir okulun kaç yüzme havuzu olduğu, kaç profesörü olduğundan daha önemli hale gelmiş durumda. Boşuna eğitim sisteminin bu durumuyla ilgili,
‘Paying for the party - Partilemek için para ödemek’ başlıklı bir kitap bile yazılmamış!
Bazı üniversiteler, fonlara yatırım
yapmış ekonomik krizde paraları batırmış, bazıları ise inşaata o kadar büyük bütçeler ayırmış ki, işin içinden çıkamaz hale gelmişler. Bunun sonucunda da okul aidatları uçmuş. New York’ta 154 yıldır ücretsiz eğitim veren ‘Cooper Union’ bile bu yıl
itibariyle ücretli hale gelmiş.
1 TRİLYON DOLARLIK BORÇ
Şu anda ABD’de tam 1 trilyon dolarlık öğrenci eğitim kredisi borcu var. Yanlış okumadınız; kredi kartı borçlarından bile daha büyük bir rakam bu. Buna rağmen, üniversite mezunları arasında işsizlik oranı da tırmanışta. İş sahibi olanların çoğunun ise ödedikleri eğitim masrafını geri kazanmaları neredeyse imkansız.
Bizde de durum çok farklı değil aslında.
Bizde ilkokul aidatları bile üniversitelerle yarışır durumda. Ayrıca sürekli yeni özel üniversiteler kuruluyor. Oysa, ne kadar iyi bir eğitim verdikleri konusunda çoğu kendini kanıtlamış değil.
Bizde aileler, çocukları diploma sahibi olsun diye eğitim kredisi yerine kendi imkanlarını zorluyor. Buna rağmen üniversite mezunları arasında işsizlik ya da iş sahibi olup da eğitim masraflarını karşılayamayacak kadar az para kazananlar çok.
ABD’de çeşitli çözümler deneniyor. İnternet üzerinden ücretsiz eğitim ile bu sorun aşılabilir mi diye çalışmalar yapılıyor. Şimdilik sınav sonuçlarına bakınca, öğrencilerin bu sistemde başarısız olduğu görülüyor.
Silikon Vadisi’nin yer aldığı San Francisco’da ise ‘Hacking Education’ adlı bir sistem kurulmuş. Bilgisayar yerine eğitimi hackliyorlar. Bir fikri olan kişilere, eğitim
yerine 100 bin dolar sermayeyle kendi
işlerini kurma şansı veriliyor. Başarılı olanlar da var, olmayanlar da.
Üniversiteyi yarıda bırakıp milyar dolarlık internet şirketleri kuranları gördükçe, artık üniversite eğitiminin ne kadar gerekli olduğu tartışılıyor. Üniversitenin iyi vakit geçirilen bir yer olmasının yanı sıra üç önemli getirisi var: Bilgi, çevre edinme ve başkaları tarafından onaylandığınızı gösteren bir diploma. Peki ama sırf ABD’de 1 trilyon dolarlık bir kredi borcuna değer mi? Eğitim daha ulaşılabilir bir hale getirilemez mi?
BU GECE NELER OLUYOR?
* Moda haftasının merakla beklenen defilesi ve tabii after party’si Zeynep Tosun’a ait. Malum, Zeynep Tosun tasarımlarını İstanbul’a geldiğinde Lady Gaga bile giydi. Yeni koleksiyon ise bu akşam Emirgan Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki Seed’de sergilenecek; sonrasında ise iddialı bir parti var.
* Şehrin ilk çağdaş sanat fuarı Contemporary Istanbul, 13-16 Kasım’da gerçekleşecek. Öncesinde sanat buluşmaları düzenlemeye devam ediyorlar. Bu akşam Muse Istanbul’da gerçekleşecek partide, Türkiye’nin önde gelen illüstratörlerinden ‘Cins’de canlı performans sergileyecek.
* Bomonti’deki yeni yerini heyecanla bekliyorduk ama hepimizi şaşırttı. Babylon, yakında renove edilmesi planlanan Asmalımescit’teki yerinde yeni sezonu bu akşam açıyor.
Geleneksel Jukebox partisi yapacak. Mekan haftaya hızlı başlıyor; perşembe günü New Yorklu Neo-Disco grubu Hercules&Love Affair, cuma günü Blues ve Funk gitaristlerinden Keziah Jones, cumartesi günü ise elektronik müziğin temsilcilerinden Pantha Du Prince sahnede olacak.
