Cadde Maske takmıyorum ukala da değilim

Maske takmıyorum ukala da değilim

19.02.2009 - 04:00 | Son Güncellenme:

Başrolünü oynadığı “Yağmurdan Sonra” adlı filmin ardından Murat Bardakçı ile birlikte yaptıkları TV programıyla adından söz ettiren Pelin Batu, Hafta Sonu’na konuştu. Batu “Hiç kimse siyah ya da beyaz değildir” diyor ve ekliyor “Rol yapmıyorum, maske takmıyorum. İnsanlar çok acımasız”

Maske takmıyorum ukala da değilim

12 Eylül dönemini anlatan “Yağmurdan Sonra” adlı filmde, Serhan Yavaş ve Turan Özdemir ile birlikte başrolü paylaşan Pelin Batu, filmdeki öpüşme sahnelerinin medyada çok fazla haber olmasından rahatsızlık duymuş ve tepkisini dile getirmişti. Batu, Hafta Sonu’na verdiği röportajda bu kez “Hepimiz 12 Eylülzedeleriz” diyerek, filmin ve toplumun politik durumunu masaya yatırdı...

‘Yağmurdan Sonra’ isimli filmde rol almanızdaki sebepler nelerdi?
Hikâyesi çok hoşuma gitti. Karakter olarak mutsuz bir evliliğin içinde, bir hapis hayatı yaşayan bir kadın. Genellikle bana güzel kız, ailemizin kızı rolleri geliyordu. Değişiklik açısından çok iyi oldu bu rol. Ayrıca siyasi boyutu çok önemliydi. Çünkü ne olursa olsun, roman olsun, müzik olsun, film olsun tarihimizle ilgili çok iş yapılması gerektiğini hissediyorum. Şu anda bile ‘12 Eylülzedeleriz’ diye düşünüyorum. Bizim jenerasyonumuzun apolitik olması, politikaya uzak durması, korkması onların ailelerinin çektikleri yüzünden. Politik olmasanız bile tarihle ilgili bir şeylerin yapılması gerekiyor. Çünkü bu yüzleşmenin bir parçası.

O dönemle ilgili bilgileri kimlerden aldınız?
En çok babamdan aldım. Okul zamanı yakın tarihle ilgili kitaplar okumuştum. O kitaplara tekrar döndüm.

Sizi kimileri ‘dobra dobra’ kimileri ‘ukala’, kimileri de ‘entelektüel’ buluyor. Siz hangisisiniz?
Hiçbiri değilim. Yer yer dobra olabilirim. Çünkü maske takmıyorum, gerçekten rol yapmıyorum. Ukala olduğumu düşünmüyorum. İnsanlar çok acımasız. Birazcık bir şey biliyorsanız ya da o bilgiyi paylaşmak istiyorsanız direkt bir damga yiyorsunuz. Hiç kimse bir renk, yani siyah ya da beyaz değildir. Hepimiz ister istemez grilik bulunduruyoruz. O griliklerin içinde birisine göre dobra, birisine göre ukala, birisine göre de entelektüel gelebilirsiniz. Sanıyorum şöyle bir ön yargı var; bir kadın modelleri var, bir kategori ile de bir kutucuğa sokmaya çalışıyorlar. Güzel kadın akıllı olmaz ya da akıllı olunca da ukala olur. Bunlara cevap bile vermeye gerek yok.

Katıldığınız programlardaki rahat görüntüleriniz dikkati çekiyor. Ve mini etekle çıkıyorsunuz, ayağınız altınıza alıp sanki evde sohbet ediyormuş gibi oturabiliyorsunuz. Program sıcak bir hava içinde geçsin diye mi böyle davranıyorsunuz yoksa başka bir sebebi mi var?
Ben de böyle düşündüm, neden böyle diye. İlk ‘Kısa Devre’ programından sonra yönetmenimiz, editörümüz “Ne kadar rahatsınız, hiç kamera yokmuş gibisiniz” dedi. Çocukluğumdan beri böyleyim. Doğduğum andan itibaren evimizde hep kameralar ve gazeteciler vardı, babamdan dolayı. O yüzden rahat hissediyorum kendimi.

Mini etek giymeyi çok mu seviyorsunuz?
Evet, gerçekten seviyorum.

Yoksa bir yerlere bir mesaj mı vermek istiyorsunuz?
Aslında biraz o tarafa çekildi. Biraz önce 12 Eylül’den bahsettik, ne kadar zorluklar yaşadığımızı konuştuk. İşin o kısmını bir tarafa bırakacak olursak kadın ve yaşam konusunda bir ülke geriye gidebilir mi? Bizim ülke geriye gidiyor. Ben burada türbanla ilgili bir mesaj vermiyorum. Çünkü türban da bir kıyafettir ve o kıyafeti seçen insanlara saygı duyuyorum. Üniversitelerde türban giyilmesine de karşı değilim ama sen türban giyeceksin ben niye mini etek giyemeyeceğim? Bu bana çok büyük haksızlık gibi geliyor. Canım mini etek giymek istiyorsa giyiyorum. Çok büyük bir şey değil belki, hatta saçma ve yüzeysel bir şey bir eteğin boyu ama özgürlükse bu, bunu sonuna kadar kullanıyorum. Bu, benim zevkimin ve isteğimin bir göstergesi.

Haberin Devamı

Altı kadın karakterin filmini çekeceğiz
Yakın gelecekte yeni bir film projesi var mı?
Birbuçuk sene önce bir arkadaşımla senaryo yazmıştık. Altı kadın karakterin oynadığı bir senaryo. Yelda Reynaud, Özlem Düvencioğlu ve ben ‘Başıbozuk’ isimli bir yapım şirketi kurduk. İlk yapacağımız iş de bu yazdığımız senaryonun filmini çekmekti. Ama onlar ‘Parmaklıklar Ardında’ dizisi için Sinop’talar. İster istemez her şey bölündü.

Program sayısı teke düştü
TV programı da yapıyorsunuz. Cem Mumcu ve Harun Tekin’le ‘Kısa Devre’, Murat Bardakçı ile ‘Tarihin Arka Odası’...
‘Kısa Devre’nin gününe ‘Tarihin Arka Odası’nı da aldılar. Ve dolayısıyla ben üç saat stüdyoda kalıp 15 dakikada dekor değiştirip sonra diğer programa devam edemeyeceğim. Şimdi sadece tarih programı devam ediyor.

Haberin Devamı

İkinci defa başıma geliyor
Çektiğiniz filmlerin konusundan çok öpüşme sahneleri gündeme geliyor.
Türkiye’deki bütün kadın oyuncuların başına bu geliyor. Filmi pazarlama mantalitesinin bir parçası. Yani bu sahneyi biz piyasaya sürersek, insanlar, medya ilgi gösterir ve film iş yapar. Ama bu hiçbir zaman işe yaramıyor. Medyada yer alıyor, evet ama o gün yer alıyor ertesi gün çöp oluyor. Filme gişe kazandırdığını düşünmüyorum. İkinci defa başıma geliyor. Birincisi Emre Kınay’la birlikte oynadığımız ‘Dün Gece Rüya Gördüm’de bir öpüşme sahnemiz vardı. Bu filmde de aynı şekilde. Bu kareleri filmi izlemeden bir ay önce gazetelerde gördüm. İnanılmaz mutsuz oldum.