Murat Bozok

Murat Bozok

bozokmurat@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Salı günleri kurulan ve duyduğum kadarıyla Türkiye’nin en meşhur pazarı olan Tire Halk Pazarı, gerçek bir Anadolu mozaiğini tüm açıklığı ve tazeliğiyle sergileyen müthiş bir yer

Sabah erken saatlerde İzmir’den yola çıkarak uykulu gözlerle gittiğimiz Tire pazarından içeri girdik. Yavaş yavaş tezgahlar kuruluyordu. Çoğunlukla tezgahların başında kadınlar vardı. Bahçelerinde yetiştirdiklerini, torbalarından çıkarıp özenle bir bir tezgahlarına yerleştiriyorlardı. Ve o anda pazardaki eller havaya kalktı. Toplu halde dua edilmeye başlandı. Şükür ve bereketin sürmesi üzerine ettikleri bu dua, tüylerimi diken diken etti açıkçası. Senelerin ritüeliymiş. İzmir Tire’de, beyaz Türklerin memleketinde, Anadolu’nun gerçek manzarasını ortaya koyan farklı bir şölendi.
Bir başka ritüeliyse pazara gelmeden önce gerçekleştirdik. Yörede bir gelenek olan tandırları kahvaltı niyetine yiyerek başladık güne.
Pazar rehberliğimizi Kaplan Dağı’ndaki Kaplan Restoran’ın sahibi Lütfü Bey yaptı. Birçok çeşidin ve yeşilliğin bulunduğu pazar, ürünlerin tazeliği kadar ucuzluğuyla da dikkat çekiciydi.
Öğle yemeği için ise, 500 metre yükseklikteki muhteşem bir coğrafyanın içinde konumlanmış Kaplan Restoran’a gittik. Zeytinlikler arasında, gelin gibi bembeyaz çiçek açmış badem ağaçları, daha yukarılarda da kestane ağaçları... Mutlaka görülmesi gereken bir yer... Yemeklerse tek kelimeyle enfesti. Benim Ege otları arasında favorim şevketi bostan... Özellikle süt kuzusuyla birlikte harika gidiyor. Hazırlanması oldukça zahmetli olan bu otun kendine has bir lezzeti var. Hafif anasonumsu, biraz da rokamsı bir tadı var. Şu anda da tam mevsimi... Bir defa dahi olsa mutlaka tatmanızı tavsiye ederim. Beğenmemek mümkün değil... Bir de kavun çekirdeği ve şeker karışımı havanda dövülerek yapılan sübye, farklı ve şaşırtıcı bir lezzet... Pirinçten de yapılabiliyor. Karanfil veya damla sakızıyla aromalandırmak mümkün... Acayip ferahlatıcı bir içecek... İçindeki nişasta yoğunluğundan kremamsı bir kıvam ve renk alıyor.
Sonrasında, artık Tire’yle özdeşleştiğini düşündüğüm Zeytin İskelesi Tesisleri’ni gezdik. İşlerine aşık insanların kurdukları bu atölyenin, Türk zeytinyağcılığının geleceğinde iyi bir yere sahip olacağına inanıyorum. Özellikle de laboratuvarları... Sapla samanın sıkça karıştığı zeytinyağı sektöründe, tutku ve disiplinin el ele verdiği bu tesiste çok güzel yağlar tattık. Zeytinyağı sektöründen gelmiş Fatih Bey’in deneyimlerinin, butik ve vizyonu olan Zeytin İskelesi’nde etkilerini görmek mümkün... İlerleyen yıllarda çok daha fazla adlarını duyacağımıza eminim...
Tire, İstanbul’dan kaçmayı düşünenler için bulunmaz bir cennet... Yolculuk zamanı gelip sobanın üzerinde patlayan kocaman kestaneleri yerken herkesin içinde bir burukluk vardı. Çok kısa zamanda bu kadar haz aldığım ve bağlandığım çok az kasaba oldu. İtalya veya İspanya’da olsa turist akınına uğrayacak bu şirin ilçeye, çok kısa zamanda daha uzun bir seyahat için tekrar geleceğim.