Bu kitabı okuduktan sonra köpeklerimden özür diledim

Özgün Öztürk, ‘Her Şey Bitti Sıra İtlere Geldi’yle, insanı insanlığından utandırıyor, evcil hayvanlarının gözlerine bakamaz hale getiriyor

Elinizde sıcak kahveniz, Facebook’un karşısına geçmiş haftalık dedikoduların peşine düşmüşsünüz. Kim kiminle, nerede ne yapmış? Kim yeni fotoğraf koymuş? Birazdan öğreneceksiniz. Eee dolayısıyla keyfiniz pek yerinde.
Fakat o da ne, profilinizde bir fotoğraf var. Bakmakta zorlanıyorsunuz. Karnı yarılmış, daha doğmamış bebekleri kan içinde karnından çıkarılmış, kendisiyse belli ki çok acı çekerek öldürülmüş bir sokak köpeğinin fotoğrafı bu. İçinizden “Bu kızı da niye ekledim ki listeme. Varsa yoksa hayvan fotoğrafı koyuyor, başka işi yok galiba” diyorsunuz.

Tarif ettiğim durum tanıdık geldi değil mi?
İşte bendeniz o kızlardanım. Sosyal medyada hayvanlarla ilgili her iletiyi paylaşan, hemen hemen her dilekçeyi imzalayan ve imzalatmak için arkadaşlarının başına üşüşen cinstenim. Birçok kez “Başka işin mi yok Allah aşkına?” ya da “Pelin sanırım özel hayatında sorunlar var, kendini hayvanlara verdin” gibi tatlı(!) tepkiler aldım. Cevabım: “Facebook’cuğumun nasıl ekleme tuşu varsa silme tuşu da var, buyurunuz sizi sağ üst köşeye alalım” oldu. Anlayacağınız ben yola hep “Kalan sağlar bizimdir” diyerek devam ettim.
Bugün de size bu yolda benden kat be kat daha özveriyle ilerleyen birinden bahsetmek istiyorum. Özgün Öztürk. Özgün, 2001’den beri aktif bir hayvan hakları savunucusu. Yeniasır gazetesinde bunu konu ettiği bir köşesi var ve www.yasamhakkinasaygi.com sitesinin kurucusu. Hani bizim zırt pırt “Ne olur bir imza atın” diye paylaştığımız dilekçeler var ya, onları kendisi kaleme alıyor.
Özgün daha önce üç çocuk romanı da yazmıştı ancak bu defa köşe yazılarından derlediği kitabı “Her Şey Bitti Sıra İtlere Geldi”yle karşıma çıktı. Kitabın ismi bana çok tanıdık. Eminim bu yazıyı okuyan birçok hayvansever de şu an gülümsüyordur çünkü bizler bu cümleyi çok sık duyarız. Etliye sütlüye karışmayan, ona dokunmayan yılan değil bin, yüz bin yıl yaşasa umursamayan, göbeğini kaşımakla meşgul adam ve kadınlar “Efendim memlekette her şey tamam da bir hayvan hakları mı kaldı?” derler. Kendileri bir meselenin ucundan tutmuş mudur? Bir şeyleri değiştirmek için çaba sarf etmişler midir? Meçhul tabii...
Her neyse lafı uzatmayayım; kitap Ozan Yayıncılık’tan çıktı. Alınız, okuyunuz ve okutunuz. Bu ülkede kaç kedi yavrusunun gözleri çay kaşığıyla oyuluyor, “Aman köpek canım o, ne anlayacak?” diye hayvan tecavüzü nasıl ‘normalleştiriliyor’ bir kez de kendi gözlerinizle görünüz.
Ben utandım, utançtan ağladım, evdeki köpeklerimin gözlerinin içine bakamadım ve bakabildikten sonraysa ancak özür dileyebildim... Kim bilir belki size de aynısı olur. Ve umarım ki olur!

Haberin Devamı

Mutfakta bol vakit geçirenlere

Haberin Devamı

Malum, birçok kişinin işinden gücünden sıkıldığı, “Kendime ait bir şeyler yapabilsem keşke” dediği ama her nedense iş yerindeki koltuğa japon yapıştırıcısıyla yapıştırılmış gibi bir türlü ayağa kalkamadığı bir dönemdeyiz.
Bu yüzden internette kendi işini yapanlara, bir şeyler yaratıp onları başkalarına sunanlara ayrı bir saygı besliyorum.
‘www.mutlumutfakonlukleri.com’- da bu sitelerden biri. Girin bakın. Hepsi el emeği göz nuru önlüklerle, şapkalarla ve servis örtüleriyle karşılaşacaksınız.
Benim mutfakla pek işim olmaz. ‘Yemeksepeti.com’ ile beslenen, çay ve kahve yapmak dışında mutfağa ilişmeyen biriyim. Ama fikri beğendim, sitenin sahibi Nihan İşler Çingitaş’ın cesaretini sevdim ve ürünlerini pek eğlenceli buldum. Tavsiye ederim.

Haberin Devamı