MIRANDA’YLA ASENA’NIN ORTAK ‘DOĞRU’SU

Erkekler kimi zaman ilişkideki sorunları sizin giyiminize bağlayabiliyor. “Hayatım sen de biraz jartiyer giysen keşke” diyen adam çok. Peki, bu ne kadar doğru?

MIRANDA’YLA ASENA’NIN ORTAK ‘DOĞRU’SU

Bu cumartesi Hürriyet’in hafta sonu eklerinde sevgili Sibel Arna’nın Victoria’s Secret’ın en gözde meleklerinden Miranda Kerr’le yaptığı röportaj yayımlandı. Dünyanın en beğenilen kadınlarından biri olan Kerr, gezegenimizin en beğenilen erkeklerinden biri sayılan Orlando Bloom’la evli. Tam bir ‘rüya çift’ durumu yani...
Röportajı ilgiyle okudum ancak bazı yerlerde minik şoklar geçirmedim değil. Mesela Kerr, geçen hafta Asena’nın yaptığı bir açıklamanın benzerini yapıp lafı “Kadın dediğin evde erkeğine bakımlı, güzel ve seksi görünmeli. Erkeğe kendini erkek gibi hissettirmeli” demeye getiriyor.

Önemli olan üzerinizdekiler değil
Asena çok dobra bulduğum, tanıştığım zaman da epey sevdiğim biri. Ancak onun “Jartiyerden vazgeçmem. Evde yalnız olsam bile eşofmanla, pijamayla oturmam” şeklindeki açıklamasını yadırgamıştım. İçimden tam “Yapma be Asena” derken Miranda Kerr’den ikinci darbeyi yedim.
Şimdi düşünüyorum. Jartiyer insanı mütemadiyen kaşındıran, durmadan çekiştirmek durumunda kaldığınız kısacası giyene hiçbir rahatlık sunmayan bir aksesuar ve anlıyorum ki kimi kadınlar sırf eşleri kendilerini ‘erkek gibi’ hissetsin diye bu çileye razı oluyor.
Erkeklerin iç çamaşırı mağazalarının önünden geçerken attıkları ve “Hayatım pijamaların yerine şunlardan giysen keşke” anlamını taşıyan manidar bakışlar demek ki bazen işe yarıyor. Oysa keşke her sorunu bir jartiyerle çözebilseydik...
Yani diyeceğim şu; bence önemli olan üzerinizdekiler değil. Ağzımla kuş tutup amuda kalksam ya da evin ortasına kurduğum borunun etrafında striptiz yapıyor olsam dahi karşımdaki erkek beni her halimle beğendiğine ikna etmedikten sonra yaşanacak ‘seksi’ dakikaların zerre kadar anlamı yok. Sizce?

Haberin Devamı

DÜNYANIN SONU YAKINDIR!

Bu hafta ‘Behzat Ç.’yi izlerken bir yandan da Twitter’da birtakım insanlarla mücadele ettim. Efendim meselemiz Hazal Kaya ve aldığı kilolardı.
Sanki dünyanın sonu gelmiş, ayın 21’ini beklememize gerek kalmamış gibi ağızları zevkten köpürerek “Vay Hazal Kaya’ya bak ne hale gelmiş” şeklinde ‘şakalar’ yazılıyordu.
Bu acımasız tavrı anlamak mümkün değil. Sanki tüm kadınlar 34 beden olmak zorundaymış gibi önümüze gelene saldırmaktan ne zaman vazgeçeceğiz? Ya da şöyle sorayım: Sizce vazgeçebilecek miyiz?
Bir oyuncu rolü gereği kilo alınca yani o ‘güzel’ fiziğini bozacak kadar ‘cesur’ davrandığında ayakta alkışlamayı biliyoruz da‘kişisel’ sebeplerle yani ‘insan’ olduğu için kilo aldığında neden linç ediyoruz? Anlayan beri gelsin...
Bu arada Hazal’la kilo meselesini hafta içi, dizi yayınlanmadan da konuşmuştuk. Gülümseyerek sıradan bir şeyden bahseder gibi “Görüşmeyeli 10 kilo aldım yahu” demişti... Anlayacağınız durumu kafasına hiç takmıyor, yani Twitter’da isteyen istediğini yazabilir ama amaç Hazal’ı üzmekse bu çok zor!

Haberin Devamı

iDEAL AÇILIŞ MiSAFiRi: DERiN MERMERCi

Eğer ileride herhangi bir şey üretir ve kendi mağazamı açarsam hatırlatın da mutlaka açılışa Derin Mermerci’yi çağırayım. Baksanıza kadın Necdet Taciroğlu’nun Nişantaşı’ndaki mağaza açılışında 10 dakikada 10 bin TL harcamış. Ne diyoruz: Bazıları ‘doğuştan şanslıdır’!

Haberin Devamı