Cumartesi Tavuk edebiyatı üzerine çeşitlemeler

Tavuk edebiyatı üzerine çeşitlemeler

19.11.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Tavuk edebiyatı üzerine çeşitlemeler

Geçtiğimiz hafta bir arkadaşım, "Okunmuş kitaplar satan bir kitapçıdan 'Tavuk Suyuna Çorba' serisinin 'Tadı Damağınızda Kalacak Öyküler' adlı kitabını aldığını," söyledi. Bu kitabı çok merak ediyormuş. Bugüne kadar da hiç okuma fırsatı bulamamış: "Büyük bir hevesle aldım. Ama tam okumaya başladım, kuş gribi nedeniyle Çin'de altı milyon tavuğun itlaf edildiğini öğrenince hevesim kaçtı, bıraktım," dedi. Görüyorsunuz, hastalanan bir tavuk, okurunu etkileyebiliyor. Öykülerin tavukla ilgisi olmasa bile... ***"Yarka"yı tanır mısınız? Bazı yörelerde "yarga" da derler. Okul söyleşilerimde fast-food beslenmeden söz açılırsa, kesinlikle "yarka"dan söz ederim. Çünkü insanın yediği bir canlının adını bilmemesi kadar komik bir şey olamaz. Gerçi canlılar içinde yediğini en az sorgulayanlardan birinin insan olduğu bir gerçek. Kendisine sunulan her şeyi sorgulamadan yiyen tek canlı. Üreticinin ürün arkasına yazdığı yazılara, ürün içindeki katkı maddelerine hiç bakmayan yine o. Her canlı doğar, büyür, gelişir, yaşlanır, yaşamını tamamlar ve ölür. Ve geçirdiği her evrede bir başka adla anılır. Bu bazı canlılar için "kuzu-koyun" gibi kısır bir anlatımla tanımlanırken, bir inek için "buzağı-dana-inek" gibi üçlemeyle anlatılır. Ama tavuklar için, insanlarda olduğu gibi daha parçalı bir adlandırma vardır: Önce yumurta gelir, sonra civciv. Civciv bebektir, büyür, piliç olur. Piliç büyür, genç yani yarka olur, yarka büyür, tavuk olur. Tavuk da büyür büyür, annelerimizin kaynata kaynata bir türlü pişiremediği o kart tavuk olur. Bu tavuk ailesinin sıralanmasıdır. ***Yaşamla ilgili en ilginç bilmecelerden birisi, yine tavuklara aittir. Hani şu hepimizin bildiği, ama yanıtını hâlâ bulamadığımız bilmece: "Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?.." Yumurta tavuktan çıkar, tavuk da yumurtadan. Çıkmasaydı yumurta tavuktan, çıkamazdı tavuk da yumurtadan. ***Dünyanın en ilginç tatlılarından birisi bence tavukgöğsü. Günümüzde çocukların damak tatlarını geleneksel tatlardan elbirliğiyle uzaklaştırmış olsak da, tavukgöğsünün sütlü tatlılar arasında yine de ayrıcalıklı bir yeri var. Doğrusunu söylemek gerikirse ben, 17-18 yaşıma kadar tavukgöğsünün renginden, görünüşünden dolayı bu adı aldığını sanırdım. Onun gerçekten, tavuk etinin haşlanıp lif lif didiklendikten sonra pirinçunu, nişasta ve şeker karıştırılarak yapıldığından; üzerine süt ilave edilip ateşte koyulaşıncaya kadar pişirildiğinden, sonra da soğutulup sofraya sunulduğundan haberim yoktu. Sanırım tavukgöğsü tatlısının, evlerden daha çok pastane ve tatlıcılardan alınıp yenilmesi yüzünden içindeki malzemeden habersizdik. Bugün evlerde annelerin artık oturup pek tavukgöğsü filan yaptıklarını sanmıyorum. ***Bir davette Dursun, önüne konulan nar gibi kızarmış bir tavuğu elleriyle yemeye başlayınca, davetli kadınlardan biri Dursun'u uyararak,- Biliyor musunuz, beyefendi? Biz tavuğu böyle yemeyiz, der.- Nasıl yersiniz, hanımefendi?- Bir elimize çatalı, öteki elimize de bıçağı alırız... Bunun üzerine Dursun dayanamaz, - Peçii, hanımefendi, tavuğu hangi elunuza alırsınız, diye sorar. ***Meraklılarına not: Tavuğun vatanı Asya'dır. Tavuk sözcüğü Moğolcadan gelmektedir. "Tauguk"tan-tağuk, ondan da "tavuk"a dönüşmüştür. Bugün Anadolu'da halk ağzında hâlâ "tağuk" diye söylenir. "Yarka" da dilimize Slavcadan geçmiştir. Tavuk deyip geçmemek gerekir. Dilerseniz, siz de araştırabilirsiniz. İşin sonu, inanın tavukkarasına kadar gider... yural@milliyet.com.tr Üç-dört sene önce, "New York Times Bestseller" kitapları başlığı adı altında sunulan "Tavuk Suyuna Çorba" serisi, yanlış söylemeyeyim, 12-13 kitaplık bir diziydi. Özellikle gençler, hatta yetişkinler arasında çok konuşulan, herkesin bir diğerine, "Okudun mu?" diye sorguladığı, okumayanların birbirini ayıpladığı kitaplardı. Ben de, bilgisiz kalmayayım, diye bir-ikisini şöyle evirip çevirip okumuştum. Benim için bu kitapların ilginç yanı, içeriğinin gençlerin yazdığı öykülerden oluşmasıydı. Yani, gençlerin yüreğinden başka gençlerin yüreğini ısıtacak öykülerdi bunlar. Kitabın yazarı (bence derleyen demek daha doğru), Bettie ve Jennifer Youngs, yayıncı bu dizinin tanıtımını böyle yapıyorlardı.