Dünya Gladyatör kanı içen de var ceset yiyen de! Tarihte görülen en ilginç 5 tedavi yöntemi

Gladyatör kanı içen de var ceset yiyen de! Tarihte görülen en ilginç 5 tedavi yöntemi

28.01.2023 - 06:42 | Son Güncellenme:

Bilim dünyası her geçen gün yeni bir gelişmeyle insan sağlığına katkı sağlıyor, hastalıkların tedavi yöntemleri giderek daha da gelişiyor. Ancak tarihe baktığımızda bu sürecin hiç de kolay yaşanmadığını net bir şekilde görmek mümkün. Öyle ki tedaviler arasında gladyatör kanı içirmekten ceset yedirmeye kadar pek çok uygulama var. İşte her detayıyla şaşırtan en garip 5 tedavi yöntemi.

Gladyatör kanı içen de var ceset yiyen de Tarihte görülen en ilginç 5 tedavi yöntemi

Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - Modern tıp her geçen gün ilerlemeye devam ediyor. Ancak tıp bugün olduğu gibi adını tarihe sadece başarılarla yazdırmadı. Yanlış yorumlanan hastalıklardan dolayı birçok kişi hayatını kaybetti, birçoğu günümüzde tuhaf karşılanacak garip eylemlerle karşılaştı. Üstelik hastalıkların tedavisi oldukça korkunçtu. İşte ölmüş gladyatör kanı içirmekten toplumda lanetlenmeye kadar tarihte görülen en ilginç tedavi yöntemleriyle iyileştirilmeye çalışılan 5 hastalık.

Haberin Devamı

Gladyatör kanı içen de var ceset yiyen de Tarihte görülen en ilginç 5 tedavi yöntemi

1- BİR KADIN HASTALIĞI SANILAN HASTALIK: FRENGİ

Antik dünya bugünlerde frengi (sifiliz) olarak adlandırılan hastalığı veba olarak kabul etti ve bu hastalığı tıpkı veba gibi tedavi etmeye çalıştı. Frengi cinsel yolla bulaşan bir bakterinin neden olduğu bir enfeksiyon olsa da o dönemlerde doktorlar hastalık hızla yayıldığı ve bazıları ölümle sonuçlandığı için ne olduğunu anlamadı. Takvimler 1400'lerin sonlarını gösterdiğinde Amerika kıtasını bulan kişi olarak anılan Kristof Kolomb ve denizcilerden oluşan mürettebatının Avrupa'ya sifiliz getirdiği iddia edildiğinde bunun cinsel yolla bulaştığı anlaşıldı. Çok kısa bir zaman sonra ise bu hastalığı özellikle hayat kadınlarının yaydığı iddia edildi. Tıp bilimi frengi de dahil olmak üzere tüm zührevi hastalıkların kaynağında kadınların yer aldığını dikte etmeye uzun yıllar boyunca devam etti.

Haberin Devamı

20'nci yüzyıla gelindiğinde hem Avrupa'da hem de ABD'de uzmanlar hayat kadınlarını temiz kalmaya teşvik ederken erkeklere aynı şeyi tavsiye etmediler. 19'uncu yüzyılın ortalarında ise doktorlar, bağışıklık geliştirmeleri umuduyla yalnızca hayat kadınlarına düzenli olarak frengi bulaştırdılar. Ancak asıl sorun şuydu: Üzerinde deney yaptıkları kadınların hepsi olmasa da birçoğu zaten frengi hastasıydı. 1947 yılına gelindiğinde artık penisilin bulunmuştu ve frengi bu şekilde tedavi kanıtlandı.

2- KÖTÜ HUYLARDAN KAYNAKLANAN HASTALIK: KANSER

Çağımızın en büyük sağlık problemlerinden biri olan kanser aslında insanlık tarihi kadar eski. Geçmişte insanlığı en çok şaşırtan hastalıklar arasında ölümle sonuçlanan kanserler de var. O dönemlerde kadavra incelemesi yapmak yasaktı ve mikroskop gibi aletlerin eksikliğiyle birlikte tıpla ilgilenenler insan vücudunun içinin gerçekte nasıl göründüğüne dair hiçbir şey bilmiyordu. Bu durum tıbbın kurucusu olduğu iddia edilen Hipokrat'ın bile kanserin kötü huylardan kaynaklandığını iddia etmesine sebep oldu.

Hipokrat, hastalıkları açıklamada 'humor' adı verilen 4 sıvı teorisini kullandı: Kan, siyah safra, sarı safra ve balgam. Bu sıvıların dengesi sağlıklı durumun korunması için önemliydi ve bu dengenin bozulması hastalıklara sebep oluyordu. Bu sebeple çok fazla kara safranın kansere neden olduğunu düşündü. Ancak modern mikroskobun ortaya çıkmasıyla birlikte bilim, kanserin kontrolsüz hücre bölünmesi olduğunu keşfetti ve aynı zamanda kanserin ilerlemesini yavaşlatacak tedaviler tasarlanmaya başladı.

Haberin Devamı

Gladyatör kanı içen de var ceset yiyen de Tarihte görülen en ilginç 5 tedavi yöntemi

3- TANRININ CEZALANDIRDIĞI KİŞİLERİN HASTALIĞI: EPİLEPSİ

Kanser gibi epilepsi de insanlık tarihi kadar eski bir hastalık. Epilepsi nöbetleri genel olarak herkesin başına gelebilir ve birçok nedenden dolayı olabilir. Bu nöbetler sadece bilinç kaybını değil, uzuvların ve başın sarsılarak hareket etmesini de kapsıyor.

Ancak modern tıp henüz gelişmemişken tarihteki birçok epilepsi hastası oldukça korkunç suçlamalarla karşışıya kaldılar. Birçok kişi epilepsi krizlerini şeytani bir ele geçirme olarak gördü. Öyle ki bu inanış İncil'den öncesine kadar dayanıyordu. Çünkü ilk dini inançlar, iblislerin acı çekenleri ele geçirdiğini ve Tanrı'nın bireyi bunun için cezalandırdığını savunuyordu. Şeytani ele geçirme ve Tanrı'nın cezası korkusu eski toplumlara o kadar derin bir şekilde yerleşmişti ki sara hastaları izole edilmiş, dışlanmış ve bugün bizim tüyler ürpertici olarak kabul edilen muameleye maruz bırakılmıştı. Romalılar tarafından tasarlanan bu ilk 'tedaviler', hastanın ölmüş gladyatörlerin kanını içmesini ve cesetlerin etini yemesini içeriyordu. Bu tedaviler daha sonra şeytan çıkarma ayinlerini etkileyecekti.

4- İNCE RUHLULARIN HASTALIĞI: TÜBERKÜLOZ

Mikrop teorisinin tanıtılması, tüberküloz (verem) olarak bilinen bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığı hakkında büyük bir adım atmış olsa da 19'uncu yüzyılın başlarında ve öncesinde doktorlar hastalığa 'tüketim' adını verdiler. Doktorlar, 'tüketim'in büyük ölçüde kederli tutkulardan, o dönemde dünyada meydana gelen hızlı değişimlere atfedilen hüzünlü bir zihinden ve duygusal bir kişilikten kaynaklandığını söylüyordu. Bu nedenle hızlı kentleşme ve sanayileşme, hastalığın sebebi olarak görülüyordu.

Haberin Devamı

Birçok doktor kalabalık caddelerin ve artan kirlilik seviyelerinin insanları solunum yolu enfeksiyonuna maruz bıraktığını ve bu enfeksiyonun da her yerde mevcut olduğu için kelimenin tam anlamıyla hastaları tükettiğini öne sürmüştü. Fransız doktorların yaygın teorileri, tüberküloz gibi hastalıkların insanın özünden ve karakterinden kaynaklandığını iddia ediyordu. Ancak kısa bir süre sonra 19'uncu yüzyılın sonlarında modern tıpta yerini alan mikrop teorisi, tüberküloz gibi durumların bulaşmasını daha iyi açıklamayı başardı. Artan hijyen uygulamalarıyla birleşerek tüberküloz düşüşe geçti ve bir sonraki yüzyılda penisilinin ortaya çıkışı hastalığı ortadan kaldırdı.

Gladyatör kanı içen de var ceset yiyen de Tarihte görülen en ilginç 5 tedavi yöntemi

5- BİR CEZA OLARAK GÖRÜLEN HASTALIK: CÜZZAM

Cüzzam belki de tarihteki en trajik biçimde yanlış anlaşılan hastalıklardan. Kendisinden önceki birçok hastalık gibi tıp uzmanları da başlangıçta bunun ya kalıtsal bir şey olduğuna ya da şekil bozukluğuyla ortaya çıkan bir ceza biçimi olduğuna inanıyorlardı. Her iki durumda da cüzzamlı hastalar dışlandı, karantinaya alındı ​​ve Hawai'nin Molokai Adası'ndaki gibi hayatlarının geri kalanını tecrit içinde yaşayacakları cüzzamlı kolonilere gönderildi.

Haberin Devamı

İlk başta Tanrı'nın cezası olduğuna inanılan bazı hastalıkların aksine cüzzamlıların damgalanması, araştırmacıların hastalığın nedenini keşfettikten sonra bile devam etti. İnsanlar cüzzam hastalığına yakalanmaktan çok korktukları için bazı Avrupa köyleri, civarda cüzzamlı bir kişinin bulunduğunu halkı uyarmak için çan çalarak haber veriyordu.

Hastalar tedavi için sanatoryumlara veya kolonilere gönderildi, birçoğu ise hayatının geri kalanını gözlerden uzak yaşadı. Ancak 15'inci yüzyılın sonlarına doğru cüzzamın Avrupa'da yaygınlığını kaybetmesi üzerine hastalar tekrar sosyal haklarına kavuşmaya başladılar. Nihayet 16. yüzyılın ortalarında H. Fracastoro'nun çalışmalarıyla cüzzamın bir hastalık türü olduğu fikri kabul gördü ve 1873 yılında Norveçli G. A. Hansen'in mikrobunu bulmasıyla da bu hastalık tam bir bilimsel çözüme kavuştu.