Eğitim Yeni YÖK taslağında en çok 'dil şartı' tartışıldı

Yeni YÖK taslağında en çok 'dil şartı' tartışıldı

05.12.2012 - 09:14 | Son Güncellenme:

Kurumun taslak hakkındaki görüş ve önerileri aldığı internet sitesinde akademik yükselme kriterleri, dil şartı ve araştırma görevlilerinin özlük haklarına ilişkin maddeler en çok tartışılan konuların başında yer aldı.

Yeni YÖK taslağında en çok dil şartı tartışıldı

Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK), taslak hakkındaki görüş ve önerileri aldığı internet sitesinde akademik yükselme kriterleri, dil şartı ve araştırma görevlilerinin özlük haklarına ilişkin maddeler en çok tartışılan konuların başında yer aldı.

Haberin Devamı

Yeni YÖK tasarısına ilişkin görüş ve önerileri almak için 5 Kasım’da hayata geçirilen ”yeniyasa.yok.gov.tr” internet sitesinde açılan ”Ne düşünüyorsunuz” bölümünde bugüne kadar yaklaşık 3 bin görüş yazıldı.

Görüşler arasında araştırma görevlilerinin statüleri, akademik yükselme kriterleri arasında yer alan dil puanı, doçentlik sonrası 5 yıl bekleme şartı, rektör atamaları en fazla tartışılan konular arasında yer aldı.

Meslek yüksek okullarının durumu, uzaktan eğitim, idari personelin sorunları, araştırma görevlilerinin maaşları ve rektör atamasını düzenleyen maddelere ilişkin de birçok görüş sıralandı.

”İngiliz dili ve edebiyatına mı yardımcı doçent olunacak”

Akademik yükselme kriterleri arasında yer alan dil puanı, en çok ifade edilen sorun olarak göze çarparken, akademisyenlerin bir kısmı evrensel kriterleri yakalamak için dil şartının zorunluluğunu, bir kısmı ise dil şartının kaldırılması ya da dil puanının düşürülmesi gerektiğini savundu. Görüşlerden bazıları şöyle:

Haberin Devamı

”-Bu yasa tasarısında akademisyenleri en fazla ilgilendiren konu yabancı dil meselesidir. Yardımcı doçentlik için dil puanını son üç yılda almış olmak ve doçentlik için doktoradan sonra dil puanı almış olmak şartının anlamı ve amacı nedir? Amaç kaliteyse bu şartların kaliteyi artırmak şöyle dursun, azaltacağı kesindir.

-Doktoraya giriş için ÜDS puanı 50’ye çekilmeli. Bu hem daha önceki dönemlerle aradaki haksızlığı giderecek hem de doktora yapacaklar için zaman kaybını önleyecektir

-Dil puanının yükseltilmesinin son derece gerekli olduğunu düşünüyorum. Hatta tasarıdaki gerekli puanları halen düşük buluyorum. Global eş güdümden söz ediyorsak yabancı dil problemini tamamen ortadan kaldırmak zorundayız.

-Yabancı dil bir insanın bilime katkı sağlaması için zorunlu olmamalı fakat artı değer katmalıdır.

-Yabancı dil şartları, süre kısıtlamasıyla çok ağırlaştırılmış. Lütfen cevap verir misiniz doktorasını bitiren bir insan sürekli İngilizce çalışıp İngiliz dili ve edebiyatına mı yardımcı doçent olacak? Yoksa kendi alanında bilimsel çalışmalarını mı yapsa daha iyi? Bizler zaten önceden 65 ÜDS barajını geçtik. Bizi tekrar niye ÜDS ile uğraştırıyorsunuz.

Haberin Devamı

-”Taslak bilimsel çalışmaların önünü tıkıyor”-

Taslakla ilgili diğer görüşlerden bazıları şöyle:

-”Araştırma görevlilerinin statüleri tek bir çatı altında toplanmalı ve atamaları ÖYP benzeri bir usulle merkezi olarak yapılmalıdır.

-Araştırma görevlileri ve yardımcı doçentlerin yurt dışına çıkmaları teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.

-Yeni YÖK Kanunu çalışmaları doğrultusunda ortaya konulan taslak, ne yazık ki bilimsel çalışmaların önünü fazlasıyla tıkamaktadır. Çünkü bu taslak form, yıllardır süre gelen ve herkesin oyuncağı olan akademik yükselme sürecini daha da belirsizliğe itecektir.

-Öğretim üyelerinin ek gösterge tablosu değiştirilmeli ve güncellenmelidir. Ayrıca üniversite tazminat puanları da güncellenmelidir.

-Yeni YÖK Yasası’nda yapılması gereken en önemli değişikliklerden birisi de yüksek öğretime olan talebi tamamen karşılayabilmek için tüm üniversitelerimizin kaliteli uzaktan eğitim sistemine geçmesi ve hatta girişlerin kayıtsız şartsız yapılmasıdır.

Haberin Devamı

-”Kırmızı plakalı makam araçları zamanın ruhuna aykırı”-

-Rektör, Yükseköğretim Kurulu’nca önerilip cumhurbaşkanı tarafından atanmalıdır. 2023 yılına kadar rektörler merkezden atanmalıdır. Çünkü 1993 tarihinden bu yana uygulanan rektör adaylarını belirleme temayül yoklamaları, üniversite öğretim üyeleri arasında çok ciddi kırıklıklar ve husumetler oluşturmuştur.

-Rektörlerin kırmızı plakalı makam araçlarına sahip olması zamanın ruhuna aykırı.

-YÖK Yasa taslağındaki rektörlük seçimi maddesi, daha dolaylı bir seçimi öngörüyor, daha fazla gerilim ve bölünmelere yol açma potansiyeli taşıyor.

-Yasa taslağı önerisinde dekana yöneticilik görevi verilmiştir, kaldırılmalıdır. Üniversiteyi bölüm başkanları ve ana bilim dalı başkanları yönetir. Üniversitede, akademik yapıda amirlik/memurluk olmaz. Bu nedenle ’en üst amir’ terimi kaldırılmalıdır.

-Öğretim üyelerinin haftada 10 saat ders verme mecburiyeti derhal kaldırılmalıdır ek ders vermek ve ek ders ücreti kavgasına derhal son verilmelidir. Öğretim üyelerinin doktora ve bilimsel çalışma alanları dışındaki dersleri vermelerine müsaade edilmemelidir

Haberin Devamı

-Üniversitelerde işlev ve yetkiler kurulların ortak aklına bırakılmalıdır. Yöneticilik değil bilim adamlığı ve bilimsel çalışmalar özendirilmelidir.

-ÖYP kapsamında araştırma görevlilerinden yüksek öğrenimin herhangi bir aşamasında başarısız olması durumunda geri ödeme yapması istenmektedir ve belli bir katsayının maaş katsayısı ile çarpımı şeklinde hesaplanacağından bahsedilmektedir, bu uygulama bizleri ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Artık lütfen ÖYP araştırma görevlilerini diken üstünde yaşamaktan kurtarın.

-50/D ile çalışan araştırma görevlisinin, bilime katkı sağlayabileceğine inanmıyorum, sırf beden emekçilerinin dahi iş güvencesinin esas olduğu iş hayatında zihin emekçilerinin iş kaygısı güderek bilime katkı sağlaması beklenemez.

-Öğretim elemanları arasında nicelik olarak en büyük sınıfı kapsayan araştırma görevlileri konusunda aynı unvan ve iş tanımına sahip olmalarına rağmen iş güvencesi ve eğitim hakları açısından eşitsizliklerin yeni yasa ile devam ettirilmesi kabul edilemez.

-Kusura bakmayınız ama devlet üniversiteleri açısından yasanın yeni bir tarafı yok. 1981 yılından bu yana gelişmiş ve çorbaya dönmüş bir yasanın yeniden yazılması gibi bir şey olmuş. Dinamik bir yasa olmamış. Bunun için lütfen 1750 ve 1765 sayılı eski yasalara bir kere daha dönüp bakar mısınız?

-”Akademisyen erkeklere askerlik şartı kaldırılsın”-

-Bilim, teknoloji ve sanatla vatanın daha iyi korunabileceğine inanan biri olarak akademisyen erkeklere askerlik şartı kaldırılsın.

-Doçentliğe yükseltilmede alan bilgisini ölçen sözlü sınavı çok onur kırıcı buluyorum. Doçentlik, bir bilim alanını bilmeye değil bu alanda araştırmalar yapıp bilgi üreterek alana katkıda bulunma yeterliliğine verilen bir unvan olmalı.

-Doçentlik için doktora sonrası 5 sene bekleme süresi bana hiç mantıklı gelmiyor. Bilim süreyle sınırlanamaz.

-Taslakta temel özlük haklarıyla ilgili herhangi bir düzenlemeye rastlanmamaktadır. Akademisyenlerin her düzeyde maaşları düzeltilmelidir.

-Yeni taslakta doçentlik jürileriyle ilgili bir düzenlemenin olmadığı da gözlemlenmektedir. Söz konusu jüriler sırasında keyfi uygulamaların, bilimsel kriterler dışında seçme davranışların önlenmesi gerekmektedir. Bilimsel kriterleri geçmiş bir doçent adayı, bilim dışı gerekçelerle tekrar çalış gel, biraz daha oku, benim çalışmalarımı da incele vb. gerekçelerle geri çevrilmemeli, uzmanlık alanıyla ilgili kriterlere bakılmalıdır.

-Doçentlik kadrosu verilmesiyle ilgili ilgili üniversitede boş kadro olması zorunluluğunun getirilmesi, birçok mağduriyeti de beraberinde getirecek, birçok boşluğun doğmasına neden olacaktır. Yardımcı doçentlerin tümünün, doçent ve profesörlerin bir kısmının sözleşmeli olması anlayışı da öğretim üyelerinde gelecek kaygısı oluşmasına, bilimsel çalışmalarına yeterince konsantre olamamasına, verimliliğin düşmesine neden olacaktır.

-Taslak bu ay Bakanlığa gönderilecek-

Tarafların önerilerinin alınmasının ardından son şekli verilerek YÖK Genel Kurulu’na sunulacak taslak, aralık ayında Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderilecek.